Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/973 E. 2021/1247 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/973
KARAR NO: 2021/1247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2018/3 Esas – 2018/1319 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Rücuen Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin … Demir Çelik Fabrikası’ndaki 6 ve 7 nolu buhar kazanları projesinde çelik konstrüksiyon işlerinin yapılması işini üstlendiğini; müvekkili şirketin sigortalı işçisi dava dışı …’ın boya işçisi olarak çalıştığı esnada İskeleden düşmek suretiyle ölümüyle sonuçlanan iş kazası sebebiyle, eşi ve çocukları tarafından İskenderun 2. İş Mahkemesi’nde 2013/57 E. sayıyla ikame edilen davada maddi ve manevi tazminatların karar altına alındığını; yargılama sırasında alınan kusur raporunda, dava dışı …A.Ş.’nin % 20, … A.Ş.’nin % 30, ihbar olunan huzurdaki davalı şirketin % 30, iş kazasında vefat eden işçinin % 20 kusurlu olduğunun belirlendiğini; hükmün infazı için İskenderun … İcra Müdürlüğü’nde … E. sayıyla 334.183 TL üzerinden takip başlatıldığını, hükmün tehiri icra istekli olarak temyiz edildiğini; ilamın Yargıtay.21.HD’si tarafından 02.11.2015 günü onandığını; bunun üzerine takip dosyasına ihbar olunan … Sigorta A.Ş. tarafından 08.10.2015 günü 176.347,14 TL ödendiğini; bakiye 201.183,62 TL’nin de, müvekkili tarafından 13.11.2015 günü icra dosyasına ödenmek suretiyle borcun kapatıldığını; davalının % 30 kusur oranına isabet eden tazmin borcunun belirlenerek fiili ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; Bahse konu davanın İskenderun 2. İş Mahkemesi’nde 2013/57 Esasına kayden ikame edildiğini; bozma sonrasında 2015/213 Esas numarasını aldığını; her ne kadar işçi işveren ilişkisinde, iş kazasına bağlı açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında 10 yıllık zamanaşımı söz konusu ise de, dava dışı işçinin, davalı müvekkili şirkete karşı sorumluluğunun işçi işveren ilişkisi kapsamında değerlendirilemeyeceği; TBK.m.49 ve devamı hükümleri ile aynı Yasa’nın 66. maddesi kapsamında 2 yıllık zamanaşımı söz konusu olduğunu; iş kazasının 17.01.2008 tarihinde meydana geldiğini; davacı şirketin 13.11.2015 tarihinde takip dosyasına ödeme yaptığını; rucu davasını ise, 2018 tarihinde davasını ikame ettiğini; 2 yıllık süre geçtiğinden bahisle, öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine; İş Mahkemesi’ndeki kusur oranlarının işbu dava için bağlayıcı olmadığını; anılan davada vefat eden işçinin kusurunun belirlendiğini; diğer davalıların kendi iç ilişkilerindeki sorumluluk durumunun tartışılmadığını; İş Mahkemesi görevi dışında kalan konu olması sebebiyle, anılan dosyada belirlenen % 30 kusur oranının bağlayıcı niteliği bulunmadığı; öte yandan, aynı kaza sebebiyle SGK tarafından bağlanan aylıkların peşin değerinin rücusu amacıyla Dörtyol 1. İş Mahkemesi’nde 2013/561 Esasına kayıtlı davada yaptırılan kusur İncelemesinde, davacı şirketin % 50, İsdemir’in % 10, müteveffa işçinin % 20, müvekkili şirketinde % 20 oranında kusurlu olduğunun belirlendiğini; meydana gelen iş kazasında müvekkili şirketin herhangi bir kusuru bulunmadığını; bu kapsamda yeniden tanık dinlenerek, keşif yapılması ve ehil bilirkişi aracılığıyla taraflar arasındaki ilişki bağlamında kusur oranlarının tespiti gerektiğinden bahisle, yerinde olmayan davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince;”… kesinleşen davada davacı şirketin % 30 davalı şirketin % 30 dava dışı … A.Ş nin % 20 , ölenin % 20 kusur oranının belirlendiği ve bu kusur oranın da kesinleştiği, olayın meydana geldiği tarih itirabı ile BK 51 maddesinde haksız fiil de değişik sebeplerle sorumlu bulunanların sorumluluk sıralarının belirlendiği, düzenlemeye göre sorumlu bulunan kişilerden ödeme yapan kişinin sorumluluk bakımından kendisinden önceki sırada yada kendisi ile aynı sırada bulunan kişilere kusurları oranında ödemeyi rücü edebileceği… Davanın kabulü ile, 60.355,97 TL’nin ödeme tarihi olan 13/11/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine…”şeklinde karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; TBK m. 73/1 maddesinde: “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak 2 yılın ve her halde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak 10 yılın geçmesiyle zaman aşımına uğrar.” hükmünün yer aldığını, davacının dava dilekçesinde kabul ve beyan ettiği gibi hak sahiplerine tüm tazminat bedelini 13/11/2015 tarihinde ödediğini, diğer tazminat sorumlusu olan davalının kim olduğunu uzun yıllar öncesinden kazanın ilk vuku bulduğu tarihten itibaren bilen davacının huzurdaki davayı 02/01/2018 tarihinde yasal 2 yıllık zaman aşımı süresinden sonra ikame etmiş olması nedeni ile davanın esasa girilmeden zaman aşımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; rücuen tazminat istemine ilişkindir. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. maddesi gereğince haksız eylem nedeniyle açılacak tazminat davaları failin ve zararın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl, herhalde zararı doğuran olayın gerçekleşmesinden itibaren on yıllık zamanaşımına tabidir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72/1 maddesine göre de zamanaşımı süresi zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak 10 yıldır. Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun rücu isteminde zamanaşımını düzenleyen 73. maddesinde; “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar” hükmü düzenlenmiştir. Rücu hakkı başkasına ait borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde bir talep hakkıdır. Davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihlerinde gerçekleşmiştir. Davacı, ödeme tarihi itibariyle fiil ve faili bildiği gibi zarar da tam anlamıyla gerçekleşmiştir. Davanın niteliğine göre zamanaşımının başlangıç tarihi zarara neden olan haksız fiil tarihi olmayıp sonucu doğan zararın zarar görene ödendiği tarihtir. Çünkü ortaya çıkan zararı ödeyen kişi ancak bu ödeme tarihinden sonra talep edebilme hakkına kavuşur ve bu süre yukarıdaki açıklamalar ışığında bir yıldır. Somut olayda, olay tarihinin 17/01/2008 olduğu, davacı tarafından dava dışı üçüncü şahsa 13/11/2015 tarihinde ödeme yapıldığı, eldeki rücuen tazminat davasının ise 02/01/2018 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Şu durumda, rücuen tazminat davalarında olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Borçlar Kanunu’na göre zamanaşımı süresinin iki yıl olduğu, zamanaşımı süresinin ödeme tarihinden başlayacağı ve davanın açıldığı tarih itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde birleşen davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediği görülmekle (Emsal; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/1301 Esas – 2019/5219 Karar) davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddi yönünde yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/3 Esas – 2018/1319 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA; yeniden hüküm oluşturularak; 1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gerekli 59,30-TL harcın peşin alınan 1.030,73 TL harçtan mahsubu ile bakiye 971,43-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT uyarınca davalı lehine 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 4-Hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansından artan tutarın talep halinde davacıya iadesine, B- İstinaf incelemesi bakımından 1-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden yatırmış olduğu 1.030,73-TL istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde kendisine iadesine, 2-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf aşamasında istinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin takdiren üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/06/2021