Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/836 E. 2021/744 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/836
KARAR NO: 2021/744
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2018
NUMARASI: 2018/281 – 2018/1162
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde ; Davacılardan …’ın … poliçe numarası ile 22/06/2011 ve 22/06/2012 günleri arasında geçerli olmak üzere sahip ve işleticisi olduğu un fabrikasını sigorta ettirdiğini, 07/12/2011 ve 08/12/2011 günlerinde riziko ve hasar gerçekleştiğini, … bu akdin kendisine yüklediği tüm vecibeleri yerine getirdiği gibi, risk ve hasarın oluşmaması için de, depolama yaparken tüm bilimsel kurallara uyduğuna, davalı şirketin yapmış olduğu suç duyurunda davacıların kasten hileli işlemlerle sigorta şirketini dolandırmaya çalıştığı yönündeki iddialarının gerçek olmadığını, açılan ceza dosyasında beraat kararı verildiğini, davalının haksız şikayette bulunduğunu, bu durumun davacıların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini belirterek … için 500.000,00-TL, … için 250.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak müvekkillerine verilmesine, haksız fiil tarihinden itibaren alacaklarına avans faizi hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; başvuruya konu uyuşmazlığın tamamen haksız fiilden kaynaklandığını, davacı tarafın tazminat talebinin zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermesinin söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin yargılama masrafları ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, bu taleplerinin kabul edilmemesi durumunda, dava dilekçesinde bahsedilen haksız ve hiçbir yasal dayanağı bulunmayan iddiaların değerlendirmeye alınmamasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Bu açıklamalar kapsamında davacının manevi tazminat talebi değerlendirildiğinde ekonomik ve sosyal durum araştırması yönünde ve TBK nın 56 (BK 47) maddesi hükmüne göre zarara uğrayan da manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün niteliği ve bir ceza olmayıp, mamelek hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiş olması, zarar görenin zenginleşmemesi ve zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekleri, olayın oluş şekli, Yargıtay bozma ilamında yer verilen müterafik kusura dair açıklamalar, fiilin ağırlığı durumları birlikte değerlendirilmek suretiyle hak ve nesafet kuralları uyarınca takdiren davacı sigortalı yönünden 50.000,00-TL ve diğer davacı eşi yönünden de 25.000,00-TL manevi tazminat takdirinin uygun olacağı ve davalı yanın şikayetinin kamu davasına dönüştüğü iddianame tanzim tarihi faiz talebine başlangıç kabul edilerek davanın kısmen kabulü gerektiği kanaatine varılarak açıklanan bu sebeplerle davanın kısmen kabulüne, davacı … için takdiren 50.000,00-TL ve davacı … için de takdiren 25.000,00-TL manevi tazminatın 13/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, ” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; cevap dilekçesini tekrar ile, davacılar kusurlu davranışları ile olayı şüpheli hale getirdiklerinden manevi tazminat talep edemeyeceklerini, hasarın meydana geldiği zamandan 3 gün sonra ihbarda bulunulması, ihbarda zarar miktarının çok düşük söylenmesi, ayrıca tespit yapmak isteyen eksperlere zorluk çıkarılması ve davacı … tarafından tehdit edilerek kovulması, oluşan hasar nedeni ile ilgili kurumlara ihbarda bulunulmaması durumlarının şüphe uyandırması sebebi ile suç duyurusunda bulunulduğunu ve bunun olağan olduğunu, hükmedilen tazminat bedelinin fahiş olduğunu, davacının açmış olduğu hasar bedeline ilişkin davada davacının müterafik kusurunun belirlenmesi bakımından bozma sonrası yargılama devam ettiğinden dosyanın bekletici mesele yapılmasını beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava , haksız şikayet nedeni ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir. Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. Somut olayda; davalının Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış oldukları şikayet başvurusu içeriğinde, dışarıdan su sıkarak ve ıslak buğdayları depoya koyarak hileli işlemlerle buğdayları nemlendirdikleri ve bu surette sigorta şirketini dolandırdıkları iddiası ile şikayette bulunduğu, Çanakkale Ağır Ceza Mahkemesince 2012/149 esas sayılı dosyada yapılan yargılama sonucunda CMK 223/2-e maddesi gereğince davalı olan sanıklar hakkında beraat kararı verildiği; davalı şirket şikayetinde aynı mahiyette olay nedeni ile davacıların daha önceki zamanlarda meydana gelen aşırı yağış ve su basmasından dolayı farklı sigorta şirketlerinden tazminat alması, ayrıca tespit amacı ile gönderilen eksperlerin davacı Selim tarafından tehdit edilmesi ve kovulması olaylarının yaşanması nedeni ile şüpheye düştüklerini bildirmekle; davacının hasar nedeni ile açmış olduğu tazminat davası bakımından Yargıtay 17. HD’nin 2018/442 esas- 2018/8109 karar sayılı karar içerinde de belirtildiği üzere, davacılara ait fabrikanın daha önce dört kez su baskınına maruz kaldığı ve benzer sebeplerle davacıların tazminat aldıkları, bu hususun tarafların kabulünde olduğu, ayrıca Çan Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/137 esas- 2014/72 karar sayılı dosyasında tespit yapmak için gelen eksperlerin tehdit edilmesi ve incelemenin sağlıklı yapılmadığı yönündeki tespitleri de dikkate alınarak davacıların şikayet edildiği, davaya konu söz ve şikayetlerin yasal şikayet hakkı kapsamında sarf edildiği, eksperin görevini yeterince yapamaması ve daha önceki sürelilik arzeden su baskınları yönü ile davalının şikayetini haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığının bulunduğu, yeterli şüphe ile ceza davasınında açılmış olması, davacıyı salt zararlandırmak için bu hakkın kullanılmadığı, diğer sigorta şirketlerininde aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği, anlaşıldığından davalının eylemi kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmayıp hak arama özgürlüğü kapsamında şikayet hakkının kullanılması şeklindedir. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-b-2. Maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/12/2018 tarih, 2018/281 Esas – 2018/1162 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, yeniden hüküm oluşturularak; 1-Davanın REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 12.808,13-TL harçtan mahsubu ile bakiye 12.748,83-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 6-Yargılama sırasında gider avansı yatırılması halinde arta kalan kısmın yatıran tarafa iadesine, B- İstinaf incelemesi bakımından ; 1-Davalı tarafından peşin yatırılan 1.280,81-TL istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde kendisine iadesine, 2-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf aşamasında istinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 361 gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/04/2021