Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/815 E. 2021/921 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/815
KARAR NO: 2021/921
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2017/590 – 2018/1264
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 28/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile dava dışı … arasında genel faktoring sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme kapsamında yine dava dışı … Ltd. Şti’nin keşide ettiği 20.000,00-TL bedelli çek iktisap edildiği ancak tahsil için bankaya ibraz edilen çekte İstanbul 26. ATM’nin 2013/67 Esas sayılı dosyasından davalının aldığı ödeme yasağı kararı nedeniyle tahsil edilemediğini, davalı yanca icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde tedbir kararı alınmamış olsa keşideci tarafından 30/01/2014 tarihinde 27.360,24-TL olarak icra dosyasına ödenen paranın 30/01/2014 tarihi itibariyle davacı müvekkile icra dosyasından 24.802,10-TL reddiyat yapılabileceğini, müvekkilinin 30/01/2014 tarihi itibariyle icra dosyasından tahsil edebileceği tutarın işbu dava tarihine kadar ticari faaliyet neticesi elde edeceği muhtemel getirisinden tedbir kararı nedeniyle mahrum kalındığını, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik tedbir kararı nedeniyle uğradığı zarardan 9.200,00-TL tutarın bir kısmının dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan ve davalının İstanbul Bakırköy 7. ATM’nin 2014/424 E. Sayılı dosyasına depo ettiği teminattan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davanın yetkisiz mahkemede açılmış olup Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri’nde görülmesi gerektiğini, takip konusu yapılan … Ltd. Şti’ne ait 16/11/2013 keşide tarihli … no’lu 20.000,00-TL bedelli çekteki ilk ciranta kısmında müvekkili adına bulunan kaşe ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, cevap dilekçesi ekinde sunulan imza sirkülerinden ve diğer emsal imza örneklerinden bu durumun anlaşılabileceğini, takip alacaklısına müvekkilinin herhangi bir borcu olmayıp haksız ve hukuka aykırı bir takip yapıldığını, takibe konu çekin yasal ve meşru hamilinin müvekkili olup çek bedelinin kendilerine ödenmesi gerektiğini, taraflarınca açılan dava dosyalarının yargılama bitinceye kadar çek bedelinin davacıya ödenmemesi konusundaki tedbir kararı yerinde olup bununla ilgili davacının herhangi bir zararı olmadığını, zira davacının icra takibine koyduğu ve yasal hamili olan müvekkilinin çek bedelini tüm ferileriyle birlikte tahsil ettiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davanın reddine” karar verilmiştir.
Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesini tekrar ile, açılan takip sonrasında çek bedelinin çekin keşidecisi tarafından icra dosyasına yatırıldığını, davalı tarafından bir bedelin yatırılmadığı, bu nedenle açılan menfi tespit dosyasında tüm borçluları kapsayacak şekilde ödeme yasağı alınamayacağını, davalının haricen bu çekten dolayı keşideciden çek bedelinin tahsil ettiğini, bu nedenle de istirdat talep edemeyeceğini, hakkını kötüye kullandığını, alınan tedbir kararı ile diğer sorumlulardan tahsil imkanının önüne geçilmiş olduğunu, ve bu paranın işletilmesinden mahrum kalması nedeni ile zararının oluştuğunu, davalı firmanın sahtelik yönüyle menfi tespit kararı almasının çekteki ciro silsilesini bozmayacağını, atılan imzaların bağımsız olduğunu, davacının iştigal faaliyeti nedeni ile parayı kullanamamasından kaynaklı doğrudan ve dolaylı zararının oluştuğunu, bilirkişi raporunun hükme esas alınmamasının gerekçede açıklanmadığını belirterek aleyhe kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava, haksız ihtiyati tedbir uygulanmasından doğan zarar ilişkin maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut olay; 20.000,00 TL bedelli çek için davacının Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile başlattığı icra takibine karşın, davalının Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/424 Esas sayılı dosyası ile açtığı menfi tespit davası kapsamında talep ettiği tedbir yönü ile, mahkeme tarafından teminat mukabili icra dosyasına yatırılan paranın alacaklı (davacıya) verilmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararının bulunduğu, bu nedenle davacının keşideci tarafından yatırılan bedele ulaşılmadığı, esas yönelik verilen kararında davalı lehine kesinleştiği; davacının bedele ulaşamamasından kaynaklı kar mahrumiyeti talebinin reddine ilişkin mahkemece karar verildiği anlaşılmaktadır. Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/424 Esas sayılı dosyasında davalı Şirket tarafından davacı … firmasına karşı açılan istirdat – menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkeme tarafından davacı … firmasının çeke yönelik sahtelik iddiası yerinde bulunarak, dava konusu çekteki imzanın davacıya (yetkilisine) ait olmadığından bahisle çekin ödeme aracı oluşu ve başka borçlular olduğu da göz önünde bulundurularak çekin iadesi söz konusu edilmeksizin davacı …’nin davalı firmaya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir ve karar İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin 2017/351 Esas 2017/1819 Karar sayılı ilamıyla kesinleşmiştir. Davaya konu sahtelik iddiası kesinleşmiş mahkeme hükmüyle yerinde görülmüş ve davalı … firması haklı bulunmuştur. Bu suretle çekteki şekli yönden düzgün görünen ciro silsilesi de bozulmuştur. Uyuşmazlığa konu çekin keşidecisinin dava dışı … firması olup lehdarın davalı … olarak gözüktüğü, açılan menfi tespit davasındaki karar ile davacının hak sahibi olmadığı anlaşılmakla, hak sahipliği tespit edilmeyen kişinin parayı kullanma hakkınında bulunmayacağı, bu nedenle mahkeme kararına istinaden verilen tedbirin uygulanmasında hukuki bir yanlışlığın bulunmadığı, ayrıca mahkeme kararının uygulanmasının da haksız tedbir niteliği taşımadığı, kaldı ki İİK 72/3-4 maddesi düzenlemesinde; “…İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü gereğince tedbir talebi bakımından taraf ayrımı yapılmaksızın paranın ödenmesinin durdurulmasına ilişkin karar verilebileceği belirtildiğinden, tedbir kararı ve uygulamasının yerinde olduğu değerlendirilmiştir. Diğer bir husus ise bilirkişi raporunun taktiri delil olması ve mutlak bağlayıcı nitelikte bulunmaması, delillerin değerlendirilmesinin mahkemenin taktirinde olması dikkate alınarak mahkemece raporun aksi yönde değerlendirme yapılmasında hukuka aykırı bir durum söz konusu değildir.
Açıklanan nedenlerle davacı vekilin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1. Maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/11/2018 tarih, 2017/590 Esas – 2018/1264 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile kalan 14,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28/04/2021