Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/790 E. 2021/757 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/790
KARAR NO : 2021/757
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2018
NUMARASI: 2017/958 – 2018/1353
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı banka tarafından İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/847 D.İş sayılı dosyasından alınan kararın İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile infazının talep edildiğini ve Bakırköy …. İcra Müdürlüğüne yazılan talimat ile müvekkilinin menkullerinin haczedildiğini, haczedilen malların yeddiemine teslim edildiğini, ancak takip dosyasında ve ihtiyati haciz kararında da görüleceği üzere takip borçlularının iki gerçek kişi ve bir şirket olduğunu, davacı müvekkili şirketin hiçbir alakasının olmadığını, esas icra müdürlüğü tarafından vaki istihkak iddiası üzerine resen İİK 99. maddesi kararı vermeyip takip dosyasının icra hakimliğine göndererek takibin taliki ve devamı hakkında karar verilmesini istediğini, İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/792 E – 871 K. sayılı kararı ile gerekçeleri de belirtilerek takibin ertelenmesine, alacaklı tarafa yedi günlük sürede istihkak davası açması için süre verilmesi yönünde İİK 99 maddesi uygulaması yapılması gerektiği yönünde kesin karar vererek dosyayı esas icra müdürlüğüne iade ettiğini, esas icra müdürlüğünce verilen kararı gereğince menkul malların iade alındığını, ayrıca alacaklı banka vekiline gönderilen İİK 99.maddesi yazısının 14/09/2017 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen aradan geçen yedi günlük süreye rağmen 3. şahıs adına istikhak davası açılmayarak yapılan vaki istihkak iddiasının kabul edildiğini, bu hali ile alacaklı davalı bankanın haksız haciz yapmış olduğunun şeklen ve madden ortaya çıktığını, davalı bankanın haksız haciz yapmasından kaynaklı olarak maddi ve manevi zararlarının oluştuğunu, Bakırköy …. İcra Müdürlüğüne malların teslimi için müvekkili şirket temsilcisi tarafından yapılan işlem masraflarının yanı sıra davalı banka tarafından yapılan haciz nedeni ile müvekkilinin ticari komşularına mahcubiyet duyduğunu, ticari isminin zarar gördüğünü, müvekkili şirketten mal alım satımı yapacak olan firmaların yapacakları iş ve işlemlerden müvekkilini mahrum bıraktıklarını, kredi notunun düştüğünü ileri sürerek 881,60 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi zararın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; istihkak iddia eden 3. şahıs … akrabası … ve dosya borçlusu … San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklarından olup bu durumun iki şirket arasında organik bağ olduğuna işaret ettiğini, tatbik edilen haciz işleminin haksız haciz olarak nitelendirilemeyeceğini, İİK 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlendiğini, manevi tazminat yönünden ise kusur sorumluluğunun söz konusu olduğunu, haksız ihtiyati haciz sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için B.K.’nun 49. maddesindeki koşulların oluşması gerektiğini,hacze gidilmesinde İİK.nun 97/a ve 99.maddeleri gereğince hukuka aykırılık bulunmadığından, maddi tazminat talebinin BK 50 ve 63.maddeleri gereğince haksız ve hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat talebinde toplam talep edilen miktarın ne kadarının hangi davacı için ve hangi fiil nedeniyle talep edildiğinin dava dilekçesinde açıklanmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Somut olayda, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası üzerinden başlatılan icra takibi nedeni ile davacının menkul mallarının haczedildiği, davacının istihkak iddiası üzerine İstanbul 13. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/792 Esas sayılı kararı ile takibin talikine İİK 99. maddesi uyarınca alacaklı davalı …ye istihkak davası açmak üzere süre verilmesine karar verildiği, davalı alacaklı tarafından süresi içinde istihkak davası açılmadığı anlaşılmakla birlikte, davalı alacaklı tarafından süresi içinde istihkak davası açılmamasının haczin hukuka aykırı olduğunu göstermediği, sadece alacaklının İcra İflas Hukuku kapsamında korunmasını engellediği, istihkak davasının davacı taraf lehine sonuçlanmasının dahi tazminata hükmedilebilmesi için yeterli olmadığı, İİK 259/1. fıkrasındaki, ihtiyati haciz isteyen alacaklının hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlemesinin TBK 49, 50 ve 63.maddeleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği, davalı alacaklının kusurlu ve hukuka aykırı bir fiilinin bulunduğunun ve böyle bir fiil sonucu davacının zarara uğradığının kabul edilemeyeceği, davacının, zararını ve davalının kusurunu kanıtlayamadığı, kaldı ki davalının talebi üzerine yapılan haczin kanunun verdiği yetkiye dayandığının ve bu yetkinin sınırları içinde kaldığının kabulü gerektiği, zira adresinde haciz talep olunan davacı üçüncü kişi ile icra dosyasının borçlusu arasında organik bağ olduğu düşüncesi ile haciz uygulatılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, bu itibarla maddi tazminat talebinin yerinde olmadığı, manevi tazminat yönünden de kusur sorumluluğunun söz konusu olduğu, haksız ihtiyati haciz sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için öncelikle TBK 49.maddesindeki koşulların oluşması gerektiği, bu itibarla manevi tazminat talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmış…” denilerek davanın reddine reddine karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; aşamalardaki beyanlarını tekrarla yapılan ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız fiil (haksız haciz) iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davalı Banka dava dışı 3. Şahıslar aleyhine aldığı ihtiyati haciz kararı ile takip başlattığı, 14.08.2017 tarihinde davacı tarafından borçlu adresi olarak gösterilmesi üzerine takip borçlusu olmayan davacının iş yeri adresine hacze gelindiği, hacze başlanmadan adresin borçlulara ait olmadığının bildirilmiş, vergi levhası ve adresteki menkullerin davacıya ait olduğuna dair faturaları ibraz edilmiş, adreste borçlu şirket ile ilgi herhangi bir belge bulunmamış, davalı banka vekilinin adreste faaliyet gösteren firma yetkilisi ile takip borçlusu firma ortaklarının biri ile aralarında akrabalık olabileceği ve şirketler arasında organik ilişki bulunabileceği ileri sürülerek davacıya ait menkuller haczedilip muhafaza altına alınmış, davacının istihkak iddiası çerçevesinde dosya İcra Mahkemesine tevdi edilmiş İcra mahkemesince Haciz sırasında borçlunun hazır olmadığı, haciz mahallinde bu yerin borçluya ait olduğunu gösteren bilgi ve belge bulunmadığını, haczin 3. Kişinin adresinde yapıldığını kabul ederek takibin talikine, muhafaza altına alınan menkullerin yediemin olarak iadesine, İİK m 99 uyarınca alacaklıya istihkak davası açmak üzere süre verilmesine karar verilmiş, alacaklı banka istihkak davası açmamıştır. 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız ihtiyati haciz koyduran alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından olup, manevi tazminat yönünden 818 sayılı BK’nın 49. maddesindeki (6098 sayılı TBK’nın 58.maddesi) koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d). (Emsal Yargıtay 4. HD nin 24.10.2018 gün ve 2016/9599 E – 2018/6494 K. Sayılı ilamı)Somut olayda davacının iş yerinde yapılan hacizde alacaklı vekili takip borçlusu firma ile haciz yapılan firmanın aynı iş kolunda faaliyet gösterdiklerini her iki firmanın ortakları arasında akrabalık olduğunu ileri sürerek İİK m 99 uyarınca haciz yaptırılmıştır. İİK m 99 uyarınca ;Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır. Alacaklı tarafından süresinde açılan dava sonuçlanıncaya kadar, haczedilen malın satışı yapılamaz. Haczin, üçüncü kişinin yokluğunda yapılması ve üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır.Takip borçlusu firma haciz mahallinde faaliyet gösterirken 4-5 ay önce bu adresten taşınmış, ve takip borçlusu firma ile ortakları arasında akrabalığı bulunduğu ileri sürülen davacı firma aynı iş kolunda haciz adresinde faaliyete başlamıştır. Bu durumda davalı alacaklı vekilinin İİK m 99 uyarınca haciz talep etmesi ağır kusur yahut kötü niyetli olarak nitelendirilemez. İlk derece mahkemesince manevi tazminat talebinin reddinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Haciz, İİK m 99 uyarınca yapılmış olup kanun maddesi uyarınca Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. Haciz tutanağında belirtildiği üzere haczedilen menkuller 3. Şahıs …’ün yedieminliği kabul etmemesi üzerine muhafaza altına alınmıştır. TBK m 52 uyarınca Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Davacı, İİK m 99 uyarınca kendisine yediemin olarak bırakılması gereken haczedilen menkulleri kabul etmemesi üzerine muhafaza işlemi yapıldığı anlaşılmakla her ne kadar İİK m 259 uyarınca alacaklı maddi zarardan kusursuz sorumlu ise de muhafaza ve yediemin masrafının doğmasına davacının malları yediemin olarak kabul etmemek suretiyle kendisi sebep olduğundan ilk derece mahkemesince maddi tazminata hükmedilmemesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/958 Esas – 2018/1353 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 44,40-TL’nin düşümü ile eksik kalan 14,90-TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,5- HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin Dairemiz tarafından yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/04/2021