Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/67 E. 2019/624 K. 29.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/67
KARAR NO : 2019/624
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/06/2018
NUMARASI : 2016/1161 – 2018/617
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/03/2019
İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, HMK’nın 352.maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 792.maddesinde düzenlenen çekin rızası dışında elden çıktığı iddiasına dayalı menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesince “çek üzerindeki ciro silsilesi tam olup, davalının yetkili hamil olduğu anlaşılmaktadır. Anılan yasa maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde belirtilmektedir. Bu madde hükmüne göre, davalının çeki edinme nedenini kanıtlama yükümlülüğü yoktur. Davalının çekin rıza dışında elden çıktığını bilmesi veya bilebilecek durumda olması gerekir. Çekin rıza dışı elden çıkması halinde, davalının iyi niyetli olmadığını ispat yükü, TMK 3. maddesindeki iyi niyet karinesi gereği çekin rızası hilafına elinden çıktığını ileri süren davacıya ait olup, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Somut olayda davacı taraf yargılama boyunca çekin rızası dışında elinden çıktığını kanıtlama gayretinde olmuş ise de davalının kanunda tanımlandığı haliyle iyi niyetli olmadığını veya ağır kusurlu olduğunu kanıtlama çabası göstermemiştir. Dinlenen tanıklar da davalıyı tanımadıklarını beyan etmişlerdir. Davalının dava konusu çeki davacıya yönelik iddia edilen haksız eylemlerden sonra iktisap etmiş olması ve cirantası ile ticari ilişkisi bulunmadığını ve davalının çeki iktisapta ağır kusurlu olduğunu göstermemektedir. Bu nedenlerle ve davalının yürütülen ceza davasında sanık olmadığı da gözetilerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir. (Emsal içtihatlar: 11. HD; 23.12.2014, 2014/10768 E ve 2014/20288 K; 29.11.2011, 2010/6075 E ve 2011/16057 K)” şeklinde hüküm tesis edilmiştir. Her ne kadar 16. Hukuk Dairesince, konusu suç teşkil eden haksız eylem nedeniyle kambiyo senedinin verildiği iddiasına dayanılarak haksız fiil çerçevesinde Dairemizin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik karar verilmiş ise de; iddia ve savunmanın ileri sürülüş tarzı, davanın ticaret mahkemesinde çekin ciro silsilesinin ve geçerlilik unsurlarının tartışılarak hüküm kurulması verilen hükümde Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal içtihatlarına atıf yapılması,(Yargıtay 19. HD’nin 2018/364-4653,2016/12455 Esas,2017/6761 Karar sayılı ilamları da bu yöndedir.) uyuşmazlığın Ticaret Kanunundaki düzenlemeler ışığında karara bağlanması karşısında Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 13/02/2018 tarihli ve 208 sayılı kararı ile yapılan iş bölümü gereği; istinaf başvurularını inceleme görevi 16. Hukuk Dairesine ait olduğundan, dosyanın görevli Daireye gönderilmesine karar vermek gerekmiş ancak anılan Daire tarafından görevsizlik kararı verildiğinden görev uyuşmazlığının çözülmesi amacıyla dosyanın Başkanlar Kurulu’na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulune GÖNDERİLMESİNE,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 29/03/2019 tarihinde, oy birliği ile karar verildi.