Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/384 E. 2019/781 K. 18.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/384
KARAR NO : 2019/781
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/03/2017
NUMARASI : 2016/38 – 2017/240
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 18/04/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili yerel mahkemeye vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkili ve dava dışı … aleyhine İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …Esas Sayılı dosyasında icra takibi yaptığını, takipten haberdar olmamaları nedeniyle takibin kesinleşmesi üzerine dosya borcunun haciz baskısı nedeniyle ödendiğini, davacı şirketin diğer takip borçlusu … ile hiçbir ilişkisi ve sözleşmesi olmadığını, icra takibinin işveren sıfatı ile … hakkında yapılmış olduğunu, işin yüklenicisi sıfatı ile davacının … yüklenicisi ve hizmet yürüteni olduğunun davalı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, … davacı şirket ile bir sözleşmesi bulunmadığını, hasar bedelinin maddi gerçeği yansıtmadığını ve fahiş olduğunu ileri sürerek, davacının davalı şirkete borcu olmadığı halde ödemek zorunda olduğu 5.320,12 TL’nin istirdadına, haksız takip nedeni ile davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili yerel mahkemeye vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanca talep edilen bedelin fahiş olduğunu, menfi tespit davasının 1 yıllık süre içerisinde açılması gerekirken bu süre içerisinde açılmadığını, söz konusu hasara …Tic Ltd Şti’nin sebebiyet verdiğini belirterek, açılan haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İlk derece mahkemesince; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 22.3.1944 Tarih E. 37, K. 9, RG. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus” Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet dâvası bir ticarî dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Davalı … şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmakta olduğu için davanın görevsizlik nedeni ile reddine, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, Dosyanın göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca Usulden Reddine, Mahkemenin Görevsizliğine, Kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin talep etmesi halinde dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine Gönderilmesine, şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalının sigorta şirketi olmasının bile davayı tek başına mutlak ticari davaya dönüştürdüğünü, aksi düşüncede de dava konusu olayda tüm tarafların tacir olduğunu, temel ilişkinin haksız fiil olmasının tacirler arasındaki haksız fiilden kaynaklı uyuşmazlıklarda TTK hükümlerinin uygulanacağı ve Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğu amir hükmünü değiştirmeyeceğini, dava dilekçesinde rücu ettiklerine dair bir ibare bulunmadığını, aksine davalı … şirketi taraflarına rücuen tahsil talebi ile icra takibi yöneltildiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :Dava, davalı … şirketinin haksız fiilden dolayı dava dışı sigortalısı … ödediği hasar bedelinin davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin yapılan takip sonucu ödemek zorunda kalınan bedelin istirdadı talebine ilişkindir. 22.03.1944 tarihli 37 E. 9 K. sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere, bu dava sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi değerlendirilerek görevli mahkemenin belirlenmesi gerekir. Davalı … şirketi halefiyet hakkına dayalı olarak başlatmış olduğu icra takibiyle davacı şirketten tahsilatta bulunduğuna ve bu istirdat davası da o takip nedeniyle ödenmek zorunda kalınan bedelin iadesi talebiyle açıldığına göre, halefi olduğu sigortalı ile davacı arasındaki ilişkinin mahiyetine bakılarak görevli mahkeme tespit edilecektir.Bu açıklama çerçevesinde somut olayda, davalı … şirketi, … çalışması esnasında sigortalı … servis hattına hasar verildiğini iddia ederek takip yapmıştır. Bu durumda, sigortalı ile davacı arasındaki temel ilişki haksız fiilden kaynaklanmakta olup, uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine çözümü gerekmektedir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan Kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesinde ticari davaların, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmış, aynı maddenin 3. fıkrasında; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak belirlenmiştir.Eldeki dosyada; davacı şirket ile davalı … şirketinin halefi olduğu sigortalısı … tacir olduğu, iddia edilen haksız fiilin Türk Telekom çalışması esnasında davacı şirket tarafından sigortalı … servis hattına hasar verilmesi olduğu, bu eylemin her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili olduğu, Yargıtay 4. HD 2016/190 E – 2017/7675 K, 17. HD 2016/10297 E – 2017/4555 , 2016/9778 E – 2016/8762 K , 2014/9826 E – 2014/9573 K sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, davanın tarafları da tacir olan uyuşmazlığın ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp çözülmesi gerektiği açıktır.Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararının yerinde olmadığı anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a.3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine dair kararının kaldırılarak işin esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜNE, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/38 Esas – 2017/240 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın açıklanan hususlar kapsamında yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine İADESİNE,2-Davacı tarafın istinaf başvurusu usulen kabul edildiğinden, peşin yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının istek halinde İADESİNE, 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının ise hazineye GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafından yatırılan 100,00 TL istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının, HMK’nın 333. maddesi uyarınca talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,4-Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 23,50 TL istinaf posta giderinin, ilk derece mahkemesince verilecek esas hükümde karara bağlanılmasına, 5-Karardan birer suretinin ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-HMK’nın 359.maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a.3 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/04/2019