Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/2214 E. 2021/2585 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2214
KARAR NO: 2021/2585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/03/2019
NUMARASI: 2016/939 Esas- 2019/317 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 02/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı şirketin aidiyetinde bulunan Çatalca … Köyü … Caddesi ile … Caddesi üzeri Gümüşpınar santraline ait yer altı şebeke güzergahının 1/3/2015 – 31/7/2015 tarihleri arasında … genel müdürlüğü taşeronu olan … AŞ tarafından yapılan atık su kazı çalışmaları sırasında hasara uğratıldığını, hasar ile ilgili olay mahallinde hasar tutanağının tanzim edildiğini, hasar krokisi, hasara ilişkin fotoğraflar, keşif formu nedeni ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin 47.267.36 TL zararının oluştuğunu, zararının 01/03/2015 tarihinden itibaren Merkez Bankası kısa vadeli avanslar için uyguladığı faizi ile birlikte davalılardan talep edilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu hasara neden olan firmanın yüklenici … AŞ olduğunu, … ile diğer davalı arasında yapılan sözleşme gereği hasar ve zararlardan yüklenicinin sorumlu olduğunu, yüklenilen işi yapacak firma elemanlarının …’nin gözetimi ve denetimi altında olmadığını, müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, hasarla doğrudan veya dolaylı olarak sorumlu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Davacının sunmuş olduğu belgelerden yer altı şebekesi, günlük şantiye defterleri incelendiğinde hasar onarım çalışmasının … Limited şirketi tarafından yapıldığı, bu firmanın hasara uğrayan mahalde yapmış olduğu tüm çalışmaların ve kullanılan malzemelerin düzenli olarak kaydedilmiş olduğu, şirket zararının 47.267.36 TL olarak hesaplandığı, değiştirilen parçaların ve tamiratın ayrıntılı biçimde belirlendiği, hasar onarım çalışmaları için kullanılmış olan malzeme bedelleri ile işçilik bedellerinin teknik açıdan makul ve piyasa koşullarında kabul edilebilir bedeller olduğu bilirkişi tarafından da tespit edilmiştir. Davacıya ait kabloların geçtiği güzergahta …’ye ait atık su inşaatı sırasında … ile diğer davalı … inşaat arasındaki taşeronluk sözleşmesi gereğince davalı … AŞ’nin çalışmaları sırasında davacıya ait kabloların koparılması sureti ile hasarın meydana geldiği, … ve taşeron firmanın birlikte sorumluluklarının bulunduğu, kazı çalışmasının yapıldığı alanda davacının kablolarının bulunduğu alanların önceden tespit edilerek zarar vermeden çalışılması gerektiği göz önüne alındığında inşaat sahibi olarak … taşeron firma olan diğer davalının birlikte sorumlu oldukları … ile … arasındaki sorumluluğun paylaşımına ilişkin sözleşmenin 3. Şahıs durumunda olan davacıya karşı ileri sürülemeyeceğinden, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kanaat ve sonucuna varılarak, 44.437,64 TL’nin 01/03/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı ve davalı … vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dosyada bilirkişilerce daha az hesaplama yapılmış olması nedeniyle Mahkemece zararın talep edilen miktardan 2.829,71.-TL hurda bedeli indirimi yapılarak 44.437,64.-TL’sinin kabulüne kalan kısmının ise reddine karar verildiğini ancak davalıların yaptığı çalışmalar sırasında zarar gören kabloların demontaj yapılamayacak hale getirilerek toprağın altında kaldığını bu nedenle kabloların hurda olarak değerlendirilemediğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; İstisna sözleşmesinde işverenle çalıştırılan kişi arasında tabüyet ilişkisi ( emir ve hakimiyetinde bulunma hali ) bulunmadığından, iş sahibi olan müteahhidin haksız eyleminden ileri gelen zararlardan iş sahibinin BK’nun 55. maddesi uyarınca sorumlu tutulamayacağını, müvekkili idarenin davacıya karşı kesinleşmiş bir borcu dolayısıyla temerrüdü söz konusu olmadığından, ancak dava tarihinden sonrası için faize hükmedilebileceğini, ayrıca dava haksız fiile dayalı olarak açıldığından ve müvekkil idare Kamu Kurumu olduğundan, yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre ancak yasal faize hükmedebileceğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız fiil iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesi ve denetime elverişli olması, uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre davacı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir. Davalı … Genel Müdürlüğü ile diğer davalı arasında, imzalanan sözleşme hükümleri uyarınca TBK’nın 66. maddesi anlamında adam çalıştıran ilişkisi vardır. Davalılar arasında yapılan sözleşmede, işin yapımı sırasında verilecek zararlardan …’nin sorumlu olmadığı belirtilse dahi, sözleşme hükümlerinin taraflar arasında geçerli olacağı ve 3. kişi olan davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, bu hali ile, davalı … Genel Müdürlüğünün de diğer davalı ile birlikte zarardan müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Haksız fiile dayalı olarak açılan davalarda faiz başlangıç tarihinin haksız fiilin gerçekleştiği tarih olduğu ve İlk Derece Mahkemesince de bu yönde karar verildiği anlaşılmakla davalı … vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Tarafların tacir olması ve eylemin ticari işletmeyle ilgili hususlardan doğmuş olması karşısında ticari (avans) faizi yürütülmesi hukuka uygun olup davalı İSKİ vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir. (Yargıtay 4. HD’ nin 2014/248 E. – 2693 K. ve 2016/222 E. – 3278 K. Sayılı emsal ilamları) Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf istemlerinin HMK’ nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi ‘nin 2016/939 Esas – 2019/317 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 44,40-TL’nin düşümü ile eksik kalan 14,90-TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.035,50 -TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 758,87-TL’nin düşümü ile eksik kalan 2.276,63-TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 6-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b.1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 02/12/2021