Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/2161 E. 2021/2492 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2161
KARAR NO: 2021/2492
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/09/2019
NUMARASI: 2018/457 Esas- 2019/906 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin pasta ve kafe alanında faaliyet gösterdiklerini, davalı şirket tarafından müvekkilleri hakkında Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilleri tarafından borçlu olmadıkları iddiasıyla Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/982 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, yargılama sırasında müvekkillerinin mallarına haciz konulmuş olması nedeniyle borcu cebri icra yoluyla ödediklerini, mahkemece yapılan yargılama sonucunda menfi tespit davasının imza sahteliği nedeniyle kabulüne karar verildiği, müvekkillerinin borcu olmamasına rağmen davalının icra takibine başlayarak ve kötüniyetli olarak müvekkilerini mağdur ettiğini, bu nedenle müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarından davalının sorumlu olduğunu, olay nedeniyle müvekkillerinin kişilik hakları ile ticari itibarının zedelendiğini belirterek 30.000,00 TL manevi tazminatın icra takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; müvekkili tarafından kendisi ile çalışmak isteyen ve ürün satın almak isteyen müşterilerine ürünlerin muhafazası için ariyet olarak derin dondurucu dolap temin ettiğini, davacılara bu kapsamda dolap teslim edildiğini, dolabın geri teslim edilmemesi halinde teminat olmak üzere davacılardan bono alındığını, davacıların bir süre sonra bilinen adreslerini terk ederek dolabı müvekkiline teslim etmediklerini, bu nedenle bononun icra takibine konulduğunu, her iki borçluya tebligat yapılmış olmasına rağmen takibe itiraz etmediklerini, sonrasında bu davanın açıldığını, menfi tespit davasında gerekçeli kararda bono üzerindeki kaşenin davacılara ait olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin bono üzerindeki imzaların davacılara ait olmadığını bilme ihtimali bulunmadığını, davalıların Cumhuriyetsavcılığındaki ifadelerinde müvekkili ile aralarındaki ticari ilişkiyi, emanet olarak dolabı teslim aldıklarını, dolabın değerinin 500,00 USD olduğunu ikrar ettiklerini, yine ifadelerinde dolabı teslim aldıklarını kabul ettiklerini, bu nedenle icra takibinin bu dolabın bedelinin tahsili istemiyle başlatıldığını, davacıların ödeme emrine itiraz etmeyerek haciz uygulanmasına kendilernin sebebiyet verdiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… davacılar ile davalı arasındaki ticari ilişki kapsamında davalı tarafından davacılara ariyet olarak dondurucu dolap teslim edildiği, teminat maksadıyla 500,00 USD tutarlı bono alındığı, ticari ilişkinin sonlanması üzerine teslim edilmesi gereken dolabın davacılar tarafından teslim edilmemesi üzerine davalı tarafından bono bedelinin tahsili istemiyle icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleşmiş olduğu, süreç içerisinde takip konusu borcun ödendiği, davacılar tarafından açılan menfi tespit davasında mahkemece imza incelemesi yaptrılmaksızın ceza soruşturmasında alınmış olan rapora dayalı olarak menfi tespit isteminin kabulüne karar verildiği, salt bu şekilde karar verilmiş olmasının manevi tazminata gerekçe olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, davacıların soruşturma dosyasında alınan ifadelerinde söz konusu dolabın emanet olarak verildiğini, teminat olarak verilen bono üzerindeki kaşenin kendi şirketlerine ait olduğunu ikrar ettikleri, tüm dosya kapsamı ve davacıların bu ikrarları ile toplanan deliller dikkate alındığında davalının takipte veya haciz uygulamasında kötüniyetli olduğu veya ağır kusurlu olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle manevi tazminat talep koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davanın reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilleri aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla sahte imzalı kambio senedine dayalı olarak icra takibi yapıldığını ve kötü niyetli olarak haksız şekilde haciz uygulandığını, senetteki imzanın müvekkillerine ait olmadığı bilinerek takip başlatıldığını ve haciz yapıldığını, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2017/206638 sayılı soruşturma dosyasında yapılan imza incelemesi ile senet üzerindeki imzaların sahte olduğunun tespit edildiğini, imzalar müvekkillerine ait olmadığı için Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/982 E. sayılı dosyası ile menfi tespit dosyası açıldığını, senetteki kaşenin müvekkiline ait olsada imzanın müvekkilince atılmadığı, haksız haciz yapıldığını, haksız icra takibi ile müvekkilinin kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız haciz iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği veya borçluya ait olmadığını bildiği kişi ve eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalının kötüniyetinin ve ağır kusurunun varlığı gereklidir. Her ne kadar davacı haksız işlemden dolayı tazminat talep etmişse de taraflar arasında borç ilişkisi olduğuna ilişkin bazı emareler olduğu, senet üzerindeki kaşenin davacıların şirketine ait olduğu, bu doğrultuda davalının icra takibi yapmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, takip sonucunda ya da menfi tespit davasında borçlu olmadığının tespit edilmesinin haczi haksız kılmayacağı, ufak emarelerin dahi işlemi haksız olmaktan çıkartacağı, davalının takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve ağır kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf isteminin HMK’ nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2018/457 Esas – 2019/906 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacılar vekilinin istinaf isteminin HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 44,40-TL’nin düşümü ile eksik kalan 14,90-TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b.1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021