Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/2125 E. 2021/2525 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2125
KARAR NO: 2021/2525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2019
NUMARASI: 2019/214 Esas- 2019/858 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin inşaat ve turizm işleri ile iştigal ettiğini, davalı şirketin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında alacaklı bulunduğu … Limited Şirketi aleyhinde yapmış olduğu takip sonucu, gerekli inceleme ve araştırmaları yapmadan müvekkil şirketin adı ve vergi numarasını ilgili icra müdürlüğüne bildirerek müvekkili şirketin malik bulunduğu …, …, … ve … plakalı araçları ile müvekkil şirketin hesaplarının bulunduğu … Bankası Esenyurt Şubesindeki … nolu USD döviz hesabı ile yine aynı şubedeki … nolu TL banka hesapları üzerine haciz konulduğunu, müvekkili şirketin takip dosyasında belirtilen şirket ile hiçbir ilgi ve alakası olmadığını, davalı şirketin yeterli ve gerekli incelemeyi yapmadan müvekkil şirketin araç ve banka hesaplarına haciz koydurttuğunu, müvekkili şirketin gerekli müracaatları sonucu iş bu hacizlerin kaldırıldığını, ancak müvekkili şirketin banka hesapları üzerine haciz konulması sonucu yapması gereken hiçbir ödemeyi yapamamış ve ödemeleri sonradan faiz ödeyerek kapatmak zorunda kalmış ayrıca ödeme yapılacak yerler ile ilgili temerrüt durumuna düştüğünü,müvekkili şirketin uğramış olduğu en büyük zararın ise bankalar nezdinde alacaklarına ve mal varlığına haciz konulduğunu, her ne kadar konulan hacizler kaldırılmış olsa bile, müvekkili şirketin bankalara kredi başvurularında bulunduğunda karşısında mal ve alacakları üzerine konulmuş olan iş bu hacizlerin çıktığını, bankaların kredi vermeye yanaşmadığını, müvekkili şirketin maddi kaybının yanında en büyük kaybını manevi anlamda yaşadığını belirterek 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının açmış olduğu davanın haksız fiilden kaynaklı itirazın iptali davası olduğunu, taraflar arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmaması ve mevcut müsnet olayın taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanmadığını, bu nedenle davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, davacı tarafından kısa süreliğine banka kayıtlarına sehven işlenen haciz şerhinin fark edilmesi üzerine derhal kaldırılması ile şirketin tüm aktif hayatı boyunca sürecek bir kredi sorunu yaşayacağını ileri sürmesinin gerçek olgularla bir ilgisinin bulunmadığını, haksız ve mesnetsiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… davalının isim benzerliği nedeniyle haksız olarak alacağına istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip nolu dosyasında haksız olarak davacı şirket aleyhine yaptığı takip sebebiyle haciz işlemi başlattığı, bu yönde bankalara yazı yazıldığı, yanlışlık anlaşılınca bu hacizlerin kaldırıldığı anlaşılmışsa da, haksız konulan haciz nedeniyle davacı şirketin en azından bankalar nezdinde ticari itibarının sarsılmasına neden olduğu, bu haliyle doğan zararın kusurlu davalıdan tazmini açısısından istenen manevi tazminat isteğinin haklı olduğu, davacının davasının kısmen kabul kısmen reddine, 15.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde;hataya trafik ekiplerinin tutanakta eksik bilgi girmesinin neden olduğunu, müvekkili şirketin bir kusurunun olmadığını, davacının bankalar nezdinde kredibilite sorunu yaşadığına ilişkin bir delil sunmadığı gibi Mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma da yapılmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız hacizden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz.( Emsal Yargıtay 4. HD nin 06.07.2020 gün ve 2019/2535 E -2020/2544 K sayılı ilamı) Somut olayda davalının isim benzerliği nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip nolu dosyasında haksız olarak davacı şirket aleyhine yaptığı takip sebebiyle davacının bir kısım emval ve banka hesapları üzerine haciz koydurduğu, olayda sigorta şirketi olan ve gerekli özeni göstermeyen davalının ağır kusurlu olduğu, davacının ticari itibarının sarsılmasına neden olduğu anlaşıldığından, davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2015/12716 Esas-2017/5099 Karar sayılı emsal ilamı) Manevi tazminatın miktarı yönünden yapılan istinaf istemine gelince; 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda; olayın meydana geliş biçimi, davalının eylemi, eylemin davacı üzerindeki etkisi, olay tarihi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın olay tarihindeki alım gücü ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı yüksek değildir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin HMK 353/1-b/1 hükmü gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/214 Esas – 2019/858 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.024,65-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 256,20-TL’nin düşümü ile eksik kalan 768,45-TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b.1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 25/11/2021