Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/2000 E. 2021/2293 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2000
KARAR NO: 2021/2293
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2019
NUMARASI: 2014/707 – 2019/484
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/11/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin, davalı … Ltd. Şti’den tamamen ayrı ve bağımsız bir firma olduğunu, aralarında herhangi bir organik bağı bulunmamasına rağmen isim benzerliği yüzünden müvekkil şirketin faaliyet adresi olan İTOSB, …cadde no. … Tuzla-İstanbul adresine 23.05.2014 tarihinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Tal.sayılı dosyasından ihtiyati haciz işlemi uygulamak için icra memuru ile diğer davalı … A.Ş. vekili ile haciz işlemi için gelindiğini, haciz işlemi esnasında asıl icra dosyasının Bursa … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası olduğunun ve icra dosyası borçlusunun da davalılardan … Ltd. Şti. olduğunun öğrenildiğini, Bursa 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/353 D.İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararı ile başlatılan haciz işlemi sırasında müvekkil şirket çalışanlarının icra dosya borçlusu firma ile eski tarihli yapılan ticari alışverişin dışında bir irtibat olmadığı hususu iletilmesine rağmen dosya alacaklısı … A.Ş. vekilinin evrak incelemesi talep etmesi neticesinde müvekkil şirketin bilgisayar kayıtlarına bakıldığını, bu bilgisayarlarda mail ortamında davalılardan borçlu … Ltd. Şti’ne ait 2012 yılına ait bir tahakkuk fişi ile 29.12.2012 onay zamanlı KDV beyannamesi ve cari hesap ekstresinin bulunduğunu, sadece bu belgelere istinaden müvekkili şirkete haciz işlemi başlatıldığını, firmaların unvan benzerliği nedeniyle organik bağ kurularak haciz işlemine devam edildiğini, müvekkil haciz tarafı olmamasına rağmen cebri icra tehdidi altında … E sayılı dosyasına banka hesabına 50.500 TL ödemek zorunda kaldığını, öne sürerek icra dosyasına ödenen 50.500 TL’nin ödeme tarihinde itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle icra dosyasına ödenmiş bulunan paranın iadesine yönelik istirdat davasının ödeme yapan tarafından değil İİK m.72 kapsamında borçlu tarafından açılması gerektiğini, icra dosyasında taraf sıfatı bulunmayan davacının alacaklı müvekkiline karşı böyle bir dava açmasının mümkün olmadığını, davacı firmanın istirdat talebinin muhatabı müvekkili olmayıp dosya borçlusu … Ltd. Şti. olduğunu, kaldı ki davacı ile borçlu şirket arasında organik bağın mevcut olduğunu, borçlu … Ltd. Şti. ile sözde üçüncü şahıs … Ltd. Şti’nin kötü niyetli olarak alacaklıların alacaklarına kavuşmasını önlemek amacıyla birlikte hareket ettiğini, borçlu şirket ile üçüncü şahıs şirketin eski kurucu ortaklarından birinin … olduğunu, her iki şirketin de kurucusunun aynı kişi olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca hem borçlu hem de davacı şirketin kurucu ortağı … ile borçlu şirketin diğer kurucu ortağı … ve sözde üçüncü şahıs davacı şirketin halen ortağı ve yetkilisinin …’un kardeşi olduğunu savunarak davanın, husumet ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Diğer davalı … Ltd. Şti.; davaya herhangi bir cevap vermemiş, HMK 128. madde hükmü gereğince davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır. İlk derece mahkemesince; ” Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu görülmektedir. Davacının ticari defterleri ve davacı ile davalı … Ltd. Şti’nin ticari sicil kayıtlarının değerlendirilmesinde taraflar arasında ticari ilişki olduğu ancak iş bu ticari ilişkinin takip ve haciz tarihinden çok öncesinde sona erdiği, dava dışı …’un davalı … Ltd. Şti’nin ortaklığından 1998 yılında davacı şirketin ortaklığından ise 2013 yılında ayrıldığı, şirket ile ilişkisinin sona erdiği, takip konusu çekin keşide tarihinin ise 30/04/2014 tarihi olduğu, bu hali ile davacı ile davalı … Ltd. Şti. Arasında organik bağ bulunduğuna ilişkin yeterli kanaat edinilememiştir. Davalı … A.Ş. Vekilince istirdat davasının icra takibi borçlusu tarafından takip alacaklısına karşı açılabileceği, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuş ise de; hukuki nitelendirmenin hakimin görevi olduğu, dosya kapsamında haciz yapılan yerin davacı şirkete ait olduğu, yapılan tespitler neticesinde davacı ile davalı … Ltd. Şti. Arasında organik bağ bulunmadığı, bu hususların davacı şirket yetkilisince haciz esnasında beyan edildiği, buna rağmen alacaklı vekilinin haciz yapılmasında ısrar ettiği, davacı şirket tarafından icra tehditi altında ihtirazi kayıtla ödeme yapıldığı, davacının icra takibinde taraf olmadığı, takip konusu çekte keşideci, ciranta veya avalist olarak yer almadığı, davalı … A.Ş’nin bu eylemlerinin haksız eylem (haciz) niteliğinde olduğu, (aynı yönde Yargıtay 4. HD 2015/9812 E. 2016/10946 K. Sayılı kararı) yapılan haczin haksız olduğu kanaatine varılmış olup davacı şirketin haciz tehdidi altında icra dosyasına ödemiş olduğu paranın iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Diğer davalı … Ltd. Şti. Yönünden ise; davacı şirket tarafından icra dosyasına yapılan ödeme ile davalı … Ltd. Şti’nin bu oranda borcundan kurtulduğu, dolayısıyla sebepsiz zenginleştiği, davalının zenginleşmesinin borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayanmadığı, davaya konu uyuşmazlığın zenginleşen açısından bu zenginleşmenin haklı bir sebebe dayanmamasına ilişkin olduğu, sebepsiz zenginleşen davalı … Ltd. Şti’nin aleyhine zenginleştiği davacıya karşı geri verme borcu altında olduğu kanaatine varılmıştır. Dosya kapsamından tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklandığı üzere Yasa ve Yargıtay İçtihatları gereğince ayrıntılı, detaylı inceleme yapılmış olup, yukarıda gerekçesi de yazılı olduğu üzere davanın bu gerekçe ile kabulüne; davacı tarafça icra dosyasına yatırılan 50.500,00 TL nin ödeme tarihi olan 23.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı … A.Ş vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; davanın İİK 72 maddesi kapsamında açılan istirdat davası olduğunu, istirdat davasında borçlunun dava açabileceğini, davacı tarafın Bursa …İcra Müdürlüğünün … sayılı icra dosyasına konu olan çekte ne keşideci ne de ciranta olmadığını, icra takibi konusu çek ile hiçbir ilgisi olmaması ve icra dosyasında da borçlu olmaması nedeni ile davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacının talebinin muhatabının da alacaklı müvekkili olmadığını, icra dosyasına ödenilen paranın müvekkilinden değil, borcu ödenerek pasifinden kurtulan hukuken de sebepsiz zenginleşen borçludan talep edilmesi gerektiğini ayrıca davacı şirket ile dosya borçlusu şirket arasındaki güçlü organik bağ ortada olmasına rağmen bu durumun aksinin belirtilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup iş bu kararın kaldırılması ya da müvekkili lehine bozulması gerektiğini, aynı şekilde davacının istihkak iddialarının asılsız olduğunu, dosyaya sunulan raporda sözde üçüncü şahıs tarafından dosyaya yatırılan bedelin iyi niyetli meşru hamil olan… şirketinden değil, çeki keşide eden … şirketinden tahsili gerektiği kanı ve sonucuna varıldığını, yerel mahkeme tarafından hüküm verilirken usul ve yasaya uygun hazırlanıp dosyaya sunulan bilirkişi raporunun da göz önünde bulundurulması gerekirken iş bu raporun hükme esas alınmamasının hatalı olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haciz tehdidi altında ödenen paranın iadesine ilişkindir. Davalı … A.Ş. tarafından borçlu … aleyhine Bursa … icra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı ve borçlu şirketin ünvanı ile benzerlik bulunan davacı şirketin adresine gelindiği, davacı şirketin icra tehdidi altında olmasından dolayı ihtirazi kayıtla 50.500,00 TL ödeme yaptığı ve akabinde hem İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014-707 E. sayılı dosyası ile icra tehdidi altında ödenen paranın iadesine yönelik dava açıldığı hem de İstanbul Anadolu 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014-295 (eski) 2016-841 (yeni) E. sayısı ile şikayet davası açıldığı, İstanbul Anadolu 8. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016-841 E. ve 2019-742 K. sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verildiği ve davaya konu menkul mallar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, bu dosyanın 16.03.2021 tarihinde kesinleştiği, İcra Hukuk Mahkemesinin dosyaya yatan 50.500,00-TL’nin karar kesinleşinceye kadar geçerli olacak şekilde icra dosyası alacaklısına verilmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verdiği için dosyadaki paranın alacaklıya ödenmediği tespit edilmiştir. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/841 Esas, 2019/742 Karar sayılı kararında; “.. haciz yapılan adresin borçlu şirketin kayıtlı adresi olmadığı, ödeme emrinin de bu adreste tebliğ edilmediği, borçlu şirket yetkilisinin haciz mahallinde hazır olmadığı, haciz mahallinde yapılan evrak araştırmasında borçlu şirkete ait evrak bulunsa da evrakların mahiyeti ve vergi dairesi yazı cevabı da dikkate alındığında borçlu şirketin haciz adresinde faaliyette bulunduğuna dair bir delil elde edilemediği, bu sebeple İİK’nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin davacı 3.kişi yararına olduğu davalı alacaklı tarafça karinenin aksinin güçlü ve inandırıcı delillerle ispat edilemediği” anlaşılmakla, istihkak davasının kabulüne karar verildiği görülmüştür. Dosyada alınan bilirkişi raporunda; ticari şirket kayıtlarına, davacı … şirketinin kurucu ortağı … olduğu, bu durumda her iki şirketin kardeş şirket olmaları hasebiyle aralarında organik bir bağın bulunduğu görülür iken …’un davalı … şirket ortaklığından 1998 yılında, davacı … şirket ortaklığından da 19.02.2013 tarihinde ayrıldığı, dava konusu çekin düzenlendiği 30.04.2014 keşide tarihinde, her iki şirke ortaklığından da ayrılmış olduğu anlaşılmaktadır. Dava tarihi itibariyle davacı şirket ortaklarının … ve …, davalı … Malzemelerinin unvan değişikliğine gittiği 04/06/2014 tarihinde (… Ltd. Şirketi, unvan değişikliğiyle … Ltd. Şirketi adını almıştır.) şirket ortaklarının … olduğu anlaşılmaktadır. Her iki şirketin, soyadı benzerliği ve hısım (akrabalık) yönünden de bu haliyle organik bir bağ bulunduğu kabul edilse bile, her iki şirketin ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olması, dava konusu çekin keşide edildiği tarihte, her iki şirket kurucusu …’un şirket ortaklığından ayrılmış olması, ayrıca 50.000 TL lik çekin, her iki davalı şirket arasındaki ticari ilişki sonucu meydana gelmiş olması nedeniyle davacının, icra talimat dosyasına haciz sırasında ödediği 50.500 TL ‘den sorumlu olmayacağı, bu bedelin iyi niyetli hamil olan davalı … şirketinden değil, çeki keşide eden … şirketinden tahsili gerektiği kanı ve sonucuna varıldığı tespit edilmiştir.Somut olayda; davacı şirke ile icra takibi başlatılan şirketlerin farklı şirketler olduğu, ayrı tüzel kişiliklerinin bulunduğu, borçlu … Ltd. Şti. nin davacı … ile organik bağının bulunmadığı, davanın İİK 72 maddesinde düzenlenen istirdat davası mahiyetinde olmadığı, davacının davalı … A.Ş. ne borcunun bulunmadığı, davalı … A.Ş . nin … Ltd. Şirketinden alacaklı olduğu, davacıya karşı yapılan haczin haksız olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25/04/2019 tarih, 2014/707 Esas – 2019/484 Karar sayılı kararına karşı davalı … A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 3.449,66-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 863,40-TL harcın düşümü ile eksik kalan 2.586,26-TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/11/2021