Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1776 E. 2019/1522 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1776
KARAR NO : 2019/1522
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2019
NUMARASI : 2018/75 – 2019/560
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firmanın … Projesi BC1 demiryolu Boğaz Tüp Geçişi, Tüneller ve İstasyonlar işinin yüklenicisi olduğunu, 14.06.2013 tarihinde yağan yağmur sularının Yenikapı İstasyonu’na geri tepmesi nedeniyle bir su baskını olayının yaşandığını; yağmur sularının istasyona kadar girdiğini ve büyük bir hasara neden olduğunu, yapılan ihbar ve incelemeler sonucu bu olayın nedeninin … Caddesi üzerinde bulunan ve yağmur suyunu denize ulaştıracak hattın denize çıkış bölümünün dolgu yapılarak kapatılması sonucu oluştuğunun anlaşıldığını, bu alandaki Yenikapı Meydan düzenlemesi 1. Etap Anroşman İnşaatı işinin davalı İBB tarafından diğer davalılar … A.Ş. – …. A.Ş. – …Şti. adi ortaklığına ihale edildiğini, ayrıca bu inşaat devam ederken yine İBB tarafından anroşman yapılarak elde edilecek olan alanın dolgu yapılmak suretiyle işletilmesinin … A.Ş.’ye yaptırılmasına karar verildiğini, bu şekilde yapılan anroşman inşaatının davalıların sorumluluğunda yapılan bir iş olması nedeni ile zarardan da davalıların sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 176.868,01 TL zararın haksız fiil tarihi olan 14.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … San ve Tic A.Ş. cevap dilekçesinde özetle; Zarara neden olduğu ileri sürülen inşaatın müvekkilinin sorumluluğunda olmaması nedeni ile müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, sorumluluğun davalı … ait olduğunu, zira toprak dolgunun bu davalı yanca yapıldığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Davalı …. San ve Tic A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Husumetin adi ortaklığa yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca toprak dolgu yapılması işinin de adi ortaklık tarafından değil … tarafından yapıldığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı … Tic. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Toprak dolgu yapım işinin davalılardan … tarafından yapılmış olması nedeni ile müvekkiline husumet ve sorumluluk yüklenemeyeceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili davaya cevaplarında; Davaya konu uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiğini, ayrıca ilgili işin ayrı bir tüzel kişiliği olan … A.Ş. tarafından yapıldığını ve husumetin kendilerine yöneltilemeyeceğini davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı … San ve Tic A.Ş. Vekili, uzatılmış süreden sonra verdikleri inkar mahiyetindeki cevaplarında müvekkilinin yaptığı işin tali bir iş olduğunu, asıl işin diğer davalılar tarafından yapıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, “Davanın kısmen kabulü ile, 169.622,37 TL tazminatın 14/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…)’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, davalılar …Sanayi ve Ticaret A.Ş, … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş ve … İnşaat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine, davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine,” karar verilmiştir. Karar davacı vekiline 02/07/2019 tarihinde, davalılar …A.Ş., … A.Ş. ve …. Ltd. Şti. vekillerine ayrı ayrı 08/07/2019 tarihinde, davalı … ve … A.Ş. vekillerine ayrı ayrı 05/07/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı … A.Ş. Vekilince sunulan 10/07/2019 tarihli dilekçeyle istinaf başvurusunda bulunulmuş, gerekli istinaf harçları yatırılmış, bu dilekçe davacı vekiline 24/07/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı … vekilince sunulan 11/07/2019 tarihli dilekçeyle istinaf başvurusunda bulunulmuş, gerekli istinaf harçları yatırılmış, bu dilekçe davacı vekiline 24/07/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı vekilince sunulan 16/07/2019 tarihli dilekçeyle istinaf başvurusu bulunulmuş, gerekli istinaf harçları yatırılmış, bu dilekçe davalı … vekili ile davalının …..A.Ş. vekiline ayrı ayrı 22/07/2019 tarihinde diğer davalılar vekiline ayrı ayrı 21/07/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı … A.Ş. vekilince sunulan 22/07/2019 tarihli dilekçeyle, davalı….A.Ş. vekilince sunulan 30/07/2019 tarihli dilekçeyle bu istinafa karşı cevap verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; kararda avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca zarardan tüm davalıların müteselsilen sorumlu olduklarını, bir kısım davalı şirket bakımından husumetten ret kararının hatalı olduğunu ileri sürerek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı …San.Tic. A.Ş. vekili bu istinafa cevabında özetle; Alınan bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere, müvekkili şirketin meydana gelen olay ve zarardan mütevellit herhangi bir sorumluluğu bulunmadığından aleyhine olan istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …San. Ve Tic. A.Ş. vekili bu istinafa cevabında özetle; Davacı vekilince genel bir ifadeyle, müvekkili ve diğer davalılar açısından yapılan istinafın hukuken mesmu olamayacağını, dosya kapsamının aksi durumu kanıtladığını, bilirkişi raporuna göre dava konusu hasarın müvekkili ve diğer davalıların sorumluluğundaki alanda meydana gelmediğini belirterek, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf başvurusunda özetle; Davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, esas yönden ise zarar ile idare eylemi arasında nedensellik bağının olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda özetle; Yenikapı Meydan düzenlemesi 1. Etap Anroşman İnşaatı işine ilişkin davalı … ile davalılar …. A.Ş. – …. A.Ş. – … Ltd. Şti. adi ortaklığı arasındaki sözleşme ve teknik şartnameye göre anroşman inşaatının %80’inin denizde, %20’sinin karada gerçekleştirildiğini, sözleşmenin 33.8. Maddesine göre müteahhitin inşaatlara başlamadan önce su, elektrik, gaz, telefon ve benzeri idarelere inşaata hafriyat sahası dahilinde bu tesislerden herhangi birinin mevcut bulunup bulunmadığını sorması, bulunduğu taktirde tesisat bakımından riayet edeceği direktifleri alması ve buna aynen uyması gerektiği, buna göre davalı müteahhit şirketlerin sahada bulunan İSKİ’ye ait atık su hattı ve drenaj hattını tespit edip inşa faaliyeti boyunca açık tutmak ve deplasesini yapmakla yükümlü olduklarını, drenaj projelerinin anroşman inşaatı işinin özel teknik şartnamesinin parçası olduğunu ve drenaj projelerinin yüklenici iş ortaklığının elinde olduğunu, iş ortaklığının saha mühendisleri olan … ve … “işin başlangıcında kanalın projede gösterilen yerde aramasını yaptıkları fakat kanalın görünmediği” şeklinde beyanda bulunduklarını, bunlar dikkate alındığında iş ortaklığını oluşturan diğer davalı şirketlerin sorumluluğunun açık olduğunu, bu durum göz ardı edilerek olaydan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin anroşman inşaatına göre tali iş niteliğinde olan dolgu faaliyetine başlarken ne … ne de iş ortaklığı tarafından drenaj projelerinin kendisine teslim edilmediğini, buna rağmen faaliyete başlamadan önce tahliye hatlarını oluşturduğunu, olayın akabinde atık su hattının bulunarak müvekkilinin yaptığı hatlara bağlandığını, görevsiz mahkemede alınan bilirkişi raporuna itirazlarına rağmen karara esas alındığını, görevsiz mahkemede alınan bilirkişi raporunun 12. Sayfasında olayın nedeni olarak “yağmur suyunun denize tahliyesini sağlayan 1200 mm çaplı yağmur suyu hattının denize çıkışının deniz dolgusuyla kapatılmış olması” olarak ifade edildiğini, bu dolgunun da anroşman inşaatı kapsamında diğer davalı şirketler tarafından yapıldığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, tacirler arasındaki haksız eylemden kaynaklanan maddi zararın ödetilmesi talebine ilişkindir.Öncelikle davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bakımından değerlendirme yapıldığında;Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 13.03.2018 tarih, 2017/3186 Esas, 2018/1821 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrası “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmünü, son fıkrası ise “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” düzenlemesini içermektedir. İdarenin kusura dayanan sorumluluğu, uygulamada “hizmet kusuru” kavramı ile anlatılmaktadır. Hizmet kusurunun tam ve kapsamlı bir tanımını yapmak zor olmakla birlikte genel olarak doktrinde hizmet kusuru; idarenin ifa ile mükellef olduğu herhangi bir kamu hizmetinin kuruluşunda, düzenlenmesinde veya teşkilatında, bünyesinde, personelinde yahut işleyişinde bir takım aksaklık, hukuka aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik, sakatlık veya ihmalin ortaya çıkması, şeklinde tanımlanmaktadır. Hukuk devleti ilkesi gereği faaliyetlerini hukuka uygun biçimde yürütmek zorunda olan idarenin, hukuka aykırı eylem yapması veya işlem tesis etmesi, kural olarak hizmet kusurudur. Anayasa’nın 125. maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu düzenlenmiştir ve idare kendi eylem ve işlemlerinden bir zarar meydana gelmişse bu zararı gidermekle yükümlüdür. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idareler, hizmet sırasında verdikleri zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildirler. Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında oluşan zararlar, niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca idari yargı mahkemelerinde tam yargı davası açılması gerekmektedir. (HGK.04/11/2015 gün 2015/17-86 esas ve 2364 karar) İdari yargıda tam yargı davası kapsamına giren tazminat davaları, idari faaliyetlerin hukuka uygunluk denetimi sonucu, ilgililerin sübjektif hukuki durumlarında ortaya çıkan hak ihlallerinin giderilmesini amaçlayan, idarenin hukuk kuralları içinde kalmasını sağlayan etkin bir denetim ve yaptırım aracıdır.Bu açıklamalar doğrultusunda, davalı … bakımından davaya konu uyuşmazlığın idari işlem ve eylemden kaynaklandığı, davalı belediyenin kamu tüzel kişisi olup, kural olarak işlem ve eylemlerinin kamusal nitelik taşıdığı, idarenin hizmet kusuru niteliğindeki eyleminin sonucu meydana gelen zarardan ötürü idari yargılama usul yasası 2/1-b maddesi uyarınca idareye karşı idari yargı yerinde tam yargı davası açılması gerektiği, buna göre bu davalı bakımından idari yargı görevli olduğundan davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasa ilişkin karar verilmiş olması usule aykırı bulunduğundan, davalı … istinafının bu sebeple kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince bu davalı bakımından davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Diğer davalılar bakımından ise;Davacı şirketin yüklenicisi olduğu … Projesinin inşaatı devam ederken, 14.06.2013 tarihinde yağan yağmur sularının geri tepmesi nedeniyle Yenikapı İstasyonu su baskınına uğramış ve istasyon binasından içeri giren sular tünele kadar ulaşmış, bunun neticesinde de davacının maddi zararı meydana gelmiştir.İstanbul 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/89 D.İş sayılı dosyasından yapılan delil tespiti keşfi sonrasında sunulan 15/07/2013 tarihli bilirkişi raporunda; zararın Yenikapı Meydan düzenlemesi 1. Etap Anroşman İnşaatı çalışmaları sırasında kapatılan İSKİ yağmur suyu ve kanalizyon kanallarından delen suların geri tepmesi ile meydana geldiği tespit edilmiştir.İlk derece mahkemesince mahallinde yapılan keşifte, yağmur sularının hangi sebepten dolayı denize boşalamayarak geri teptiği, yağmur sularının denize akmasını sağlayan kanalların önünün ne şekilde kapatılmış olabileceği hususlarında bilirkişi heyeti ile beraber zararın meydana geldiği yerler görülmüştür.Bilirkişi heyeti 15/06/206 tarihli raporunda; davalılar … İş Ortaklığının miting alanının çevreleyen kısımda daire yayı şeklinde anroşman işini yaptığı, … A.Ş.’nin ise diğer şirketler tarafından yapılan anroşman işi sonucu denizden çevrelenen miting alanına dolgu yaparak bu kısmı doldurduğu, anroşman yapılan yerlerin drenaj borusunun denize açıldığı yere uzak mesafede bulunduğu, malzeme taşıması için kullanılan yolun da drenaj borusundan uzak olduğu, dosyadaki kroki ve fotoğraflara göre drenaj borusunun tıkalı olduğu alanda … A.Ş.’nin dolgu çalışması yaptığı, boru ağzını gösteren fotoğrafların incelenmesinde etrafta görülen malzemenin dolguda kullanılan malzeme olduğu, anroşman malzemesi olmadığı sonucuna varıldığı şeklinde tespit ve görüşlerde bulunulmuştur.Tarafların itirazı üzerine aynı bilirkişi heyeti tarafından sunulan 15/12/2016 tarihli ek raporda; anraşman dolgusunun %20’sinin kara çalışması olarak yapılmasının drenaj borusunun kapatılması ile ilgisinin bulunmadığı, karadan taşımanın ancak mevcut yoldan yapılabileceği, borunun ise denizin içinde bulunduğu, tespit dosyası raporunun 2/c maddesindeki ifadeden davalı Konsorsiyum’un sorumlu olduğunun çıkarılamayacağı, anroşman işi ile künklerin tıkandığı kısımdaki dolgu çalışmalarının farklı işler olup başka başka yerlerde ve başka başka firmalar tarafından yapıldığı, sahilden hemen hemen 500 metre açıkta yapılan anroşman dolgusu işi ile ilgili olarak sahilde bulunan drenaj borularının ilgisi bulunmadığı, drenaj borularının dolgu işini yapan … tarafından kapatıldığı hususunda kuşku bulunmadığı, Konsorsiyum ile İBB arasındaki sözleşmenin 33.8. Maddesinin davalı anroşman firmalarının sorumluluğuna kanıt sayılamayacağı, tıkalı drenaj borusunun Konsorsiyum’un çalıştığı alanda değil, … A.Ş.’nin çalıştığı alanda olduğu, bu alana Konsorsiyum’un müdahale edemeyeceği, bizzat … A.Ş. Saha Mühendisinin mahkemedeki ifadesiyle borunun kapatıldığı alandaki dolgu işleminin … tarafından yapıldığını doğruladığı, … ve … sorumluluğu anroşman işini yapan firmalarda olduğuna dair beyanları tek yanlı olduğu, hemen sahilden itibaren dolguya başladığından drenaj projeleri ile doğrudan … ilgilenmek zorunda olduğu, dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre drenaj borusunun dolgu işlemi sırasında tıkandığı konusunun açık olduğu şeklinde tespit ve görüşlere yer verilmiştir.Buna göre, keşifte yapılan gözlemde anroşman işinin karadan uzakta deniz içinde yapıldığının görüldüğü, yukarıdaki bilirkişi raporlarında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere anroşman işini yapan şirketlerin yaptığı iş ile meydana gelen zarar arasında bir illiyet bağının kurulamayacağı, bu sebeplerle davalılar … şirketleri yönünden husumet yokluğu sebebi ile davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu, davacı vekilinin bu davalılara yönelik istinafının yerinde olmadığı,Çevresi anroşman ile kapatılan alanın iç kısmının davalı … A.Ş. tarafından dolgusunun yapıldığı sırada bu drenaj borularının önünün kapatıldığı ve bu nedenle denize ulaşamayan yağmur sularının geri tepmesi ile miting alanının yakınında bulunan Marmaray Yenikapı Metro İstasyonuna ve buradan da tünellere su girdiği, …. A.Ş.’nin dolguyu yaparken drenaj kanalını kapattığı için oluşan zarardan sorumlu olduğu, bu sebeple davalı … vekilinin zarardan sorumlu tutulamayacaklarına dair istinafının yerinde olmadığı, HMK’nın 355. maddesine göre, istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık halleri dışında, sadece istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılabileceğinden, sunulan istinaf dilekçelerinde hükmedilen tazminatın miktarına dair bir istinaf sebebi ileri sürülmediğinden, hükmedilen maddi tazminat miktarına ilişkin Dairemizce bir değerlendirme yapılamayacağı, Dava dilekçesinde, hükmedilecek maddi tazminata haksız fiil tarihi olan 14/06/2013 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasının talep edildiği, davacı ile davalı … A.Ş.’nin tacir oldukları, zararında ticari işletmeyi ilgilendiren eylem sonucunda meydana geldiği, bu nedenle, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2014/5314 Esas- 2014/16450 Karar sayılı kararında; “Oysa taraflar tacir olup TTK 3. maddesine göre bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün muamele ve fiiller ticari işlerdendir. 3095 sayılı Yasa’nın 4089 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin 2. fıkrasında “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir.” biçimindeki düzenlemeye göre somut olayda istem gibi avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi bozmayı gerektirir ise de anılan yanılgı yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK 438/7. maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. ” şeklinde,Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2015/8321 Esas- 2015/11235 Karar sayılı kararında; “Dava, haksız fiil nedeni ile maddi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş; kararın taraflarca temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi tarafından davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir. Davacı kararın düzeltilmesini istemiştir.Mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulü ile tazminat miktarına olay tarihinden itibaren işlayecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.Ticaret Kanunu’nun 3. maddesine göre; Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlarda, bir ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, fiil, işler ticari iş olarak nitelendirilir. Dolayısı ile ticari işletmenin her türlü eylemi haksız eylem dahil olmak üzere ticari işletme yönünden ticaridir.Dava konusu olayda tarafların tacir olduğu, zararında ticari işletmeyi ilgilendiren eylem sonucunda meydana geldiği göz önünde bulundurulduğunda, davacının da ticari faiz istemiş olması halinde hükmedilen tazminat miktarına ticari faiz yürütülmesi gerekmektedir. Mahkemece, dava dilekçesinde açıkça hükmedilecek tazminat miktarına ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsili talep edilmiş olmasına rağmen yasal faize hükmedilmiş olması doğru değildir.” şeklinde,Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2015/3821 Esas- 2016/4282 Karar sayılı kararında; “Oysa taraflar tacir olup TTK 3. maddesine göre bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün muamele ve fiiller ticari işlerdendir. 3095 sayılı Yasa’nın 4089 sayılı Yasa ile değişik 2. maddesinin 2. fıkrasında “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden istenebilir.” biçimindeki düzenlemeye göre somut olayda istem gibi avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde belirttiği üzere,dava dilekçesindeki talep doğrultusunda, hükmedilen maddi tazminata haksız fiil tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmiş olmasının yasaya aykırı bulunduğu, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinafının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.Tüm bu açıklamalar doğrultusunda, davalı İBB vekilinin istinafının usulen kabulü ile, bu davalı bakımından verilen kısmen kabul kararının HMK’nın 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılarak, davanın yargı yolu nedeniyle usulden reddine, davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılarak, hükümdeki “yasal faiz” kısmının “avans faizi” olarak düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesine karar verilmiş ve buna dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-)Davalı….Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…)’ın istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-)Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a.4 maddesi gereğince USULEN KABULÜ, Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/75 Esas – 2019/560 Karar sayılı kararının KALDIRILARAK; a-)Davanın davalı … yönünden HMK’nın 114/1-b, 115/2 maddesi gereğince yargı yolu dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,b-)Davanın davalı … yönünden KISMEN KABULÜ ile, 169.622,37 TL tazminatın 14/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…)’den alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE, Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE,c-)Davalılar ….Sanayi ve Ticaret A.Ş,… Sanayi ve Ticaret A.Ş ve ….Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Yönünden davanın husumet yokluğu sebebiyle REDDİNE,d-)Kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 11.586,90 TL karar ve ilam harcından, 3.020,50 TL peşin harç ve davalı … tarafından 24/04/2017 tarihinde yatırılan 8.566,40 TL bakiye karar harcının mahsubuyla başkaca harç alınmasına yer olmadığına,e-)Davacının yapmış olduğu 3.020,50-TL peşin harç masrafının davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş. (….)’tan alınarak davacı tarafa verilmesine,f-)Davalı … tarafından yatırılan 8.566,40-TL bakiye karar harcının davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…)’tan alınarak bu davalıya verilmesine,g-)Davacının yapmış olduğu 1.197,70 TL Posta masrafı, 1.500,00 TL Bilirkişi ücreti, 206,30 TL Keşif harcı ve 100,00 TL Keşif yol parası olmak üzere toplam 3.004,00-TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre yüzde 95,91’i olan 2.881,14 TL masrafın davalı …Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…)’tan alınarak davacı tarafa verilmesine, bakiyesinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,h-Davalı … yapmış olduğu 225,00 TL Posta masrafından ibaret yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı … verilmesine, bakiyesinin işbu davalı taraf üzerinde bırakılmasına,ı-)Davalı …Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…)’ın yapmış olduğu 175,00 TL Posta masrafından ibaret yargılama giderinin kabul ve red oranına göre yüzde 0,40’ı olan 7,16 TL masrafın davacı taraftan alınarak davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş. (…)’ne verilmesine, bakiyesinin işbu davalı taraf üzerinde bırakılmasına,i-)Davalı …Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketi’nin yapmış olduğu 214,90 TL posta masrafının davacı taraftan alınarak bu davalı tarafa verilmesine,
j-)Davalı …Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin yapmış olduğu 235,00 TL posta masrafının davacı taraftan alınarak bu davalı tarafa verilmesine,k-)Davalı … Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin yapmış olduğu 116,00 TL posta masrafının davacı taraftan alınarak bu davalı tarafa verilmesine,l-)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 16.127,32 TL vekalet ücretinin …San. ve Tic. Anonim Şirketi’nden (…) tahsili ile davacı tarafa verilmesine,m-)Dava kısmen kabul edildiğinden ve davalı …San. ve Tic. Anonim Şirketi (…) kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak bu davalıya verilmesine,n-)Haklarındaki dava husumet yokluğu sebebiyle reddedilen davalılar … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile …Sanayi ve Ticaret Ltd. Şirketi kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre ayrıca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak bu davalılara verilmesine, o-)Hakındaki dava yargı yolu dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilen davalı İBB kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre ayrıca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak bu davalıya verilmesine,ö-)HMK’nın 333.maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider ve delil avansından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıranlara iadesine, 3-)Davacının istinaf başvurusu kabul edildiğinden peşin alınan 44,40-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 4-)Davalı … istinaf başvurusu kabul edildiğinden peşin alınan 11.586,90-TL istinaf karar harcının talep halinde davalı İBB’ye iadesine, 5-)Davalı … San. ve Tic. Anonim Şirketi (…)’nin istinaf başvurusu reddedildiğinden alınması gerekli 11.586,90-TL nispi istinaf karar harcından bu davalı tarafça peşin yatırılan 2.896,50-TL harcın mahsubuna, bakiye 8.690,40-TL harcın … San. ve Tic. Anonim Şirketi (…)’nden tahsiline, 6-)Davacı tarafından yapılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı … San. ve Tic. Anonim Şirketi (…)’nden alınarak, davacıya verilmesine,7-)Davalı … tarafından yapılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 50,00-TL istinaf gideri toplamı 171,30-TL’nin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine, 8-)Davacı ve davalılar … ile …San. ve Tic. Anonim Şirketi (…) tarafından yatırılan istinaf gider avanslarından kullanılmayan kısımların hükmün kesinleşmesinden sonra HMK’nın 333. maddesi gereğince yatıranlara iadesine,9-)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı vekili yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,10-)HMK’nın 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361/1 maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtaya temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/10/2019