Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1592 E. 2021/1938 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1592
KARAR NO: 2021/1938
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/03/2019
NUMARASI: 2018/26 Esas- 2019/89 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin şahıs şirketi olarak deri eşyalar ve seyahat aksesuarları toptan ticareti faaliyeti konusunda ticaret yaptığını ve bu doğrultuda o dönemde yürürlükte olan 507 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanunu Uyarınca davalı Meslek Odasına … Oda numarası ile kaydını yaptırdığını, akabinde bu ticari faaliyetinin 31/12/1998 tarihinde sonlandırdığını ve bu doğrultuda Hocapaşa Vergi Dairesince terk işlemlerinin de yapıldığını, hukuken ve fiilen mesleki faaliyetini sonlandırmış olmasına rağmen davalı oda tarafından oda sicilinden kaydı silinmediğini ve aidat borcunun tahakkuk ettirilmeye devam edildiğini, ve bu borcun tahsili istemi ile de İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyası ile aleyhine ilamlı icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin bu takipten haberdar olması akabinde davalı meslek odasına başvurarak durumu bildirdiğini ve müvekkiline ödemesi gereken borcun 9.915,00-TL olmayıp esasen 1.877,00-TL olduğunun cevabının verildiğini belirterek; davalı meslek odasının başlattığı haksız takipten ötürü müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %20sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı tayinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının odadan üyeliğinin silinmesine yönelik müvekkili odaya vaki bir talepte bulunmadığını, bu sebeple de tahakkuk eden yıllık aidatlara yönelik itirazın haklı olmadığını, ayrıca müvekkili odanın kamu tüzel kişiliğini haiz kamu kurumu niteliğinde meslek teşekkülü olduğunu, bu sebeple de idari nitelik taşıdığını ve davadaki uyuşmazlığın çözümünün İdari yargıda görülmesi gerektiğinden, yargı yolu yönünden ve ihtilafın ticari bir boyutu olmadığı gerekçesiyle davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde devam edilmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verilerek davanın esastan ve usulden reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “… Bilindiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup bunlara dava şartları denir. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil davanın esasını girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davanın mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir. Mahkemelerin görevine ilişkin kurallarda kamu düzeninden olması nedeniyle dava şartları arasında sayılmıştır. (HMK 114/1-c) Asliye Ticaret Mahkemesinin görevini düzenleyen 6102 sayılı TTK’nun 4. ve 5.maddeleri uyarınca özel yasalarda Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğuna ilişkin belirlemeler dışında bir ihtilafın Asliye Ticaret Mahkemesinin görevinde olabilmesi için o ihtilafın ya Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir husustan kaynaklanması ya da her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir. Oysa ki dava konusu ihtilaf ne Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir ihtilaftır ne de her iki tarafta tacirdir. 5362 sayılı Kanun uyarınca davanın çözüm yerinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla … …Mahkememizin görevsizliğine, dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle iki hafta içinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevdiine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine, HMK’nun 20. ve 331/2. maddeleri uyarınca iş bu kararın kesinleşmesine müteakip yasal süresi içerisinde talep üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine,…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davaya asliye ticaret mahkemesinin bakmakla görevli olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın idari yargı yerinde görülüp karara bağlanması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; meslek odası aidat alacağı nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti talebidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir. HMK m. 114/1-c gereğince görev dava şartı olup HMK m. 115/1 uyarınca taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmelidir. Taraflar da yargılama süresince mahkemenin görevli olmadığını ileri sürebilirler. HMK’nın 2. maddesinde asliye hukuk mahkemelerinin görevi düzenlenmiş olup, bu hükme göre “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” Ancak aynı maddenin ikinci fıkrasında istisna öngörülerek “Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” ifadesine yer verilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde nisbi ve mutlak ticari davalar düzenlenmiş olup her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nisbi ticari dava olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddenin ilk fıkrasında a, b, c, d, e ve f bentlerinde sayılan hususlardan doğan hukuk davaları ise mutlak ticari dava niteliğindedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Somut uyuşmazlıkta; davacı meslek odası aidat alacağı nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebinde bulunmuştur. Dava niteliği geregi adli yargıda görülmelidir. Bu kapsamda dava mutlak veya nispi ticari dava olmayıp görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf istemlerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esasten reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/26 Esas – 2019/89 Karar sayılı kararına karşı taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca davacı yönünden alınması gerekli 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile kalan 14,90-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, Harçlar Kanunu uyarınca davalı yönünden alınması gerekli 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 44,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuranlar tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-c mad. gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/10/2021