Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1563 E. 2021/1913 K. 05.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1563
KARAR NO: 2021/1913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/11/2018
NUMARASI: 2018/398 – 2018/1353
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/10/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/434 D.İş ve 2017/436 karar sayılı dosyasında verilen ihtiyati haciz kararı uyarınca davalının müvekkili aleyhine Bakırköy … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takibe başladığını, takibe konu çeke ilişkin olarak … AŞ tarafından çekin zayi olması nedeniyle İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/398 esas sayılı dosyasında çek iptali davası açıldığını, ödeme yasağı getirildiğini, aynı mahkemeye borçtan kurtulmak amacıyla müracaat ederek keşidecisi oldukları 31/10/2017 tarihli 135.000,00-TL bedelli çek için depo kararı verilmesini talep ettiklerini, verilen depo kararı üzerine 135.000,00-TL tutarın depo edildiğini, davalının almış olduğu haciz kararı üzerine müvekkili şirkete haciz geldiğini, çek bedelinin daha önce depo edildiğinin söylendiğini, haczin usulsüz olduğunu beyan ettiklerinden davalı tarafın haczi uygulamadan iş yerinden ayrıldığını, ancak haciz işlemlerine devam edildiğini, banka hesaplarına, menkul ve gayrimenkul mallarının haczi için yazılar yazıldığını, bunun üzerine müvekkili şirketin daha fazla mağdur olmaması için 135.000,00-TL çek bedelini icra dosyasına tekrar yatırmak zorunda kaldığını, fazladan yatırılan bu bedel nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, bu nedenle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminat ve haksız haciz nedeniyle müvekkili şirket hakkında olumsuz bir imaj meydana gelmesi ile şirket itibarının ciddi manada zedelenmesi nedeniyle 25.000,00-TL lik manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının manevi tazminat taleplerinin yersiz olduğunu, müvekkilinin yetkili olduğunu, davacının da çeki keşide eden olduğunu, yetkili hamil olarak ihtiyati haciz alarak icra takibi başlattıklarını, ciranta olarak müvekkilinin iyi niyetli olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Alınan ihtiyati haciz kararı gereğince fiili hacze gidilmiş ise de depo kararının bildirilmesi üzerine fiili hacizden vazgeçilmiş ancak depo kararının muhatabının araştırılması nedeniyle ihtiyati haciz kararı alan alacağına kavuşamamıştır. Alacağını garanti altına almak istemek ve bunun gerekleri sahip olduğu hukuksal yollara başvurmak olağan bir yol olduğundan, banka hesapları menkul ve gayrimenkul malların hacizi için ilgili müdürlüklere haciz yazdırılması da tabi olup bu hususta davacı tarafın 2.kez keşide edilen bir miktar paranın ödemesi olgusu da bu sürecin devamı niteliğindedir.Nitekim davalı taraf iyiniyetli olarak icra dosyasındaki parayı tahsil etmemiş davacı taraf yatırdıkları parayı iade almış, mükerrir ödeme de yapılmamıştır. Manevi tazminat davacı yönünden ise fiili haczin gerçekleşmediği, müşteriler nezdinde herhangi bir itibar kaybına uğranmadığı,diğer işlemlerin ise şirketin imtizacına aykırı işlemler olduğu yönünde herhangi bir delil ileri sürülmediğinden manevi tazminat davasının da reddine” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı tarafın kötüniyetli olarak haciz mahallinde çek bedelinin daha önce depo edildiği öğrenmesine rağmen bankalara haciz müzekkeresi gönderttiğini ayrıca söz konusu çekin arkasında tevdii mahalli kararı veren mahkemenin kaşesi ve dosya numarası bulunmasının da davalının bu durumu bilerek haciz talebinde bulunduğunu gösterdiğini ve davalının kötüniyetini ortaya koyduğunu, bu süreçte müvekkilinin icra dosyasına 174.700 TL çek bedelini yatırması hasebiyle zarara uğradığın, söz konusu paranın 10.11.2017 ile 28.12.2017 tarihleri arasında kullanılamamasından kaynaklı kar kaybına sebep olduğunu, bu nedenle 174.700 TL’ye 10.11.2017 ile 28.12.2017 tarihleri arasında uygulanacak reskont faizi maddi zararına karşı maddi tazminata karar verilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu ayrıca haksız haciz sebebi ile köklü, saygın, piayasada iyi bilinen müvekkil şirketin işyerine haciz aracı ile hacze gelinmiş olması dahi tek başına müvekkilin ticari itibarını sarsar nitelikte müvekkilin sanki zor durumda olduğu intibaı uyandıran bir husus olup bu sebeple müvekkil şirket açısından manevi zarar olduğunu, müvekkilim şirket hakkında haciz işlemleri uygulanmış tüm bankalara haciz müzekkeresi yazılmış ve davacı şirket hakkında olumsuz bir imaj meydana getirildiği gibi ticari itibarının ciddi manada zedelendiğini iddia ederek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız ihtiyati haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Somut olayda; çek bedeli olan 135.000,00 TL yi depo eden davacının davalı tarafın haciz işlemlerine devam etmesi ve haksız şekilde banka hesaplarına, menkul ve gayrımenkul mallarının haczi için ilgili müdürlüklere haciz yazısı yazması üzerine daha fazla mağdur olmamak için çek bedelini icra dosyasına yatırmak zorunda kalması nedeniyle yatırılan 174.700,00 TL nin 10/11/2017 ile 28/12/2017 tarihleri arasında kullanılamamasından dolayı kar kaybına uğradığı ve böylece maddi tazminat talebinde haklı olduğu, maddi zararın tespiti için bilirkişiden rapor alınması gerektiği, manevi tazminat talebi yönünden ise; çekin zayi olduğu bilinmesine ve depo kararına rağmen hacze devam eden davalının kötü niyetli ve ağır kusurlu hareket ettiğinin kabul edilmesi halinde davacının ticari şirket itibarının sarsıldığı ve manevi tazminat gerektiği anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-a.6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu ve başlıkta yazılı bulunan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/11/2018 tarih 2018/398 Esas – 2018/1353 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.05/10/2021