Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1401 E. 2021/1866 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1401
KARAR NO: 2021/1866
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2019
NUMARASI: 2017/871 Esas – 2019/169 Karar
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile dava dışı … A.Ş. arasında 11.07.2017 tarihli sözleşme akdedildiğini, müvekkilinin İstanbul, Bağcılar, … Mah. … ada … parselde bulunan taşınmazda iksa projelerinin hazırlanması ve proje ile birlikte iksa kazıklarının yapılması işini yüklendiğini, yükümlenen işin yapıldığı esnada 25.05.2017 tarihinde Küçükçekmece/… mah. … Sk. No:… önü adresinde hasar meydana geldiğini, bu yerin davalı şirket tesisine ait olduğunu, davalı şirket tarafından davacıya gönderilen 14.07.2017 tarihli yazıda 30.202,94-TL hasar bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, davacının meydana gelen hasarda sorumluluğunun bulunmadığını, iş sahasını teslim eden dava dışı işverenin sorumluluğunun bulunduğunu, ayrıca hasarın davalı şirket tarafından yer altı kablolarının yönetmelikte belirlenen esas ve usullere uygun olarak döşenmemesinden, yani davalı şirketin kusurundan kaynaklandığını, kabloların nizami derinliğe gömülmediğini, koruyucu elemanlar yerleştirilmediğini, meydana gelen hasarda müvekkili şirkete atfedilecek kusur bulunmadığını, talep edilen hasar bedelinin çok yüksek olduğunu, hasarla orantılı olmadığını, öncelikle 30.202,94-TL hasar bedelinin tahsil işlemlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin bu bedelden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın hasarın müvekkili şirket tarafından yer altı kablolarının yönetmelikte belirlenen esas ve usullere uygun olarak döşenmemesinden ve müvekkili şirketin kusurundan kaynaklandığı iddiasının doğru olmadığını, kabloların bulunduğu konum konusunda zaman içerisinde sokak ve caddelerde müvekkili şirketin bilgisi olmadan ve nezaretçi talep edilmeden yapılan çalışmalar (Asfalt- Kilit-Taş-Tretuvar-Yolbakım ve Genişletme vb.) sebebiyle mevcut olan kriterin altına düşmekte veya yükselebildiğini, doğa şartlarında ve tesisler üzerinde yapılan çalışmalar sebebiyle tranşenin içine yatırılan kablonun üzerine serilen tuvanen kum, uyarı bandı vb. gibi gerekli malzemelerin özelliklerini yitireceğini ve müvekkili şirketin kusurunun olmayacağını, müvekkili şirketin Sefaköy İşletme Müdürlüğü sorumluluk alanı içerisinde yer alan Küçükçekmece İlçesi, … Mahallesi, … Sokak No:… önü adresinde 20.05.2017 tarihinde Alo 186 çağrı merkezine gelen ihbara istinaden … ekipleri tarafından yapılan kontrolde … Yapı- … Ltd. Şti. çalışanları tarafından AG kablolara hasar verildiğinin tespit edilerek tutanak tutulduğunu, dava konusu 30.202,94-TL hasarın ödenmesinin davacı şirketten talep edildiğini, talep edilen hasar bedellerinin birim fiyatlara uygun olup, fahiş talep edilen bir miktarın söz konusu olmadığını, davacı şirketin muhtelif zamanlarda müvekkili şirket tesislerine zarar vermesi, çalışma yaparken gerekli özen ve ihtimamı göstermediğini, kısaca kusurun davacı tarafta olduğunu açıkça gösterdiğini, dava konusu olaya müvekkili şirketin olumlu ya da olumsuz herhangi bir fiilinin neden olmadığını, bu hususta illiyet bağının ispat yükü davacı tarafa ait olduğunu, zarar görenin kusurunun illiyet bağını kesip sorumluluktan kurtulma sebebi olması objektif iyiniyet (doğruluk ve dürüstlük) kurallarına (MK. 2) ve dolayısıyla ahlâkî bir değer hükmüne dayandığını, dava konusu olayda davacının ve dava dışı işvereni … A.Ş.’nin kusurları bulunduğunu, davacının kendi kusurundan yararlanamayacağını, bu nedenle haksız ve yersiz olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Kazık delme makinesinin kanalı kazılmış yada kazılmamış kablolara ve trafo’ya çok yakın durmuş olduğu sıradaki söküm işlemi sırasında delici ucun yere düşerek açıkta yada kanal içerisindeki kablolara hasar verdiği anlaşılmaktadır. Eğer kazık makinesi kablo kanalından ve trafodan daha uzak bir mesafede bu değişim işlemini yapmış olsaydı, yere düşen parçanın kablolara temas etmesi mümkün olmayacak idi. Bu nedenle değişim işleminin hatalı yerde [davalı şirketin yüklenici (taşeron) olarak taraf olduğu sözleşme konusu inşaatın bulunduğu parselin dışında, başka parsel üzerinde trafoya ve trafodan dağıtımı yapılan kablo hatlarına yakın konumda] yapılmış olması davacı … şirketinin meydana gelen olayda illiyet bağına sahip olduğunu gösterdiği, Bu nedenle kusurlu olduğu, … Elektrik Kurumuna ait kabloların … ve … yönetmeliğine göre döşenmemiş olması kazanın meydana gelmesinde etken olmadığı, zira kazık makinesinin delgi değişim işinde, iş makinesi için seçilmiş olan park yeri’nin Trafoya ve kabloların bulunduğu yere yakın olduğu, Bu nedenle kazanın oluşumunda davalı … elektrik kurumunun illiyet bağının kesik olduğu ve kusursuz olduğunun belirtildiği, bu nedenlerle davacının kusurlu olması nedeniyle meydana zarardan sorumlu olduğu anlaşılmakla; davanın reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla işbu davada maddi tazminatın koşullarının oluştuğunu, trafoya yakın çalışmak ile hasarın meydana gelmesi arasında illiyet bağlantısı bulunmadığını, dava konusu hasarın meydana geldiği arsanın altında kablo döşeli olduğuna dair hiçbir uyarı levhası bulunmadığını, bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, itirazlarının karşılanmadığını, EKAT Yönetmeliği md.56/b-b.11’de belirtildiği üzere yeraltına döşenecek kablolar sokak ve alanlarda en az 80 cm derinliğe gömülmesi gerektiğini, oysa söz konusu yerde derinliğin 20-30 cm olduğunu beyanla yeniden tayin edilecek bilirkişi heyetinden rapor alınarak yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, davacı tarafça değişim işleminin hatalı olarak sözleşme konusu inşaatın bulunduğu parselin dışında başka parsel üzerinde trafoya ve trafodan dağıtımı yapılan kablo hatlarına yakın konumda yapılmış olmasına, davalı …’ a ait kabloların … ve … yönetmeliğine göre döşenmemiş olmasının davaya konu kazanın meydana gelmesinde etkisinin bulunmamasına, kazanın oluşumunda davalının kusurunun bulunmamasına, ilk derece mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesi ve denetime elverişli olmasına, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından, yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/871 Esas – 2019/169 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf isteminin HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 44,40-TL’nin düşümü ile eksik kalan 14,90-TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b.1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.30/09/2021