Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1344 E. 2021/1613 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1344
KARAR NO: 2021/1613
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2019
NUMARASI: 2018/1183 – 2019/433
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/09/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacılardan müvekkili şirket hakkında davalı şirket çalışanları tarafından 28/08/2010 tarihinde … no ile haksız olarak kaçak/usulsüz elektrik tespit tutanağı tutulduğunu, aynı tarihte müvekkili şirketin çalışanları tarafından elektrik kesme ve mühürleme belgesinin sahte olarak düzenlendiğini, şirket çalışanının imzasının taklit edildiğini, davacı şirket hakkında icra takibi yapıldığını ve itirazın iptali davası açıldığını, itirazın iptali davasının reddedilerek kesinleştiğini, bu davada maddi ve manevi haklarının saklı tutulduğunu, davacı şirketin eski yetkilisi … hakkında ceza davası açıldığını, 16.01.2014 tarihinde beraat kararı verildiğini, dosyanın Yargıtay’da temyiz incelemesinde olduğunu, bu davalar nedeniyle davacı şirketin ticari itibarı ile kredibilitesinin zayıfladığını, davacı şirketin ortağı ve yetkilisi olan …’in de bu süreçte çok yıprandığını ileri sürerek davacı şirket için 10.000,00-TL, diğer davacılar için 20.000,00’er TL, toplam 50.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı, hak düşürücü süre, husumet, yetki ve görev itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemenin İstanbul Çağlayan Mahkemesi olduğunu, davada her iki taraf da tacir olup dava konusu iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirdiğinden görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirket kayıtlarında yapılan incelemede … numaralı tesisata ait mahalde faaliyet gösteren davacı şirket adresinde 28.08.2010 tarihinde yapılan kontrolde “Kurumumuz tarafından kesilen enerjiyi açıp kullanmak suretiyle” enerji kullanıldığı tespit edilerek … seri nolu tutanak tanzim edildiği, 31.052,20-TL kaçak bedeli tahakkuk ettirildiği tespit edildiğini, müvekkili şirketin işlem ve tahakkuklarının mevzuata uygun olduğunu, davacı …’in manevi zararının kapsamının da belli olmadığını, davayı açmakta hukuki yararı olmadığını, manevi tazminat davalarında Yargıtayca benimsenen görüş uyarınca tazminat davaları zenginleşme aracı olarak görülmemesi gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davacı …’in açtığı davanın reddine, diğer davalılar … limited Şirketi ile …’ın davalarının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacıların tazminat talep koşullarının gerçekleşmediğini, kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığını, davacıların zararlarını ispat edemediklerini, bu nedenle davanın reddi gerekirken yerel mahkemenin kısmen kabul kararının yerleşik yargıtay kararlarına aykırı olduğunu savunarak mahkeme kararının kaldırılması ve davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/271 Esas 2014/27 Karar sayılı dosyasında; sanığın … olduğu ve karşılıksız yararlanma suçundan açılan davada “Sözleşmesiz sayaç olduğu, eylemin kesilen elektriği açarak kullanmak olduğunun açıkça tespit edildiği ancak sayaca müdahale edilmediği, bu nedenle atılı suçun oluşmayacağı” gerekçesiyle beraat kararı verildiği ve kararın Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/375 Esas 2015/290 Karar sayılı itirazın iptali davasında; kaçak elektrik kullanımına ilişkin faturanın davalı tarafından ödendiği ve mükerrer olduğu tespit edilerek, davanın reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır. Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir. Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir. Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır. Somut olayda; her ne kadar yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmişse de Bakırköy 17.Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında dava konusu sayacın sözleşmesiz olduğu ve suç tutanağında eylemin kesilen elektriği açarak kullanmak olduğunun açıkça tespit edildiğinin belirtildiği, ancak müdahale yapılmadan abonesiz kullanım halinde atılı suçun oluşmayacağı değerlendirilerek beraat kararı verildiği, buna göre davalının şikayetini haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığının bulunduğu, davacıları salt zararlandırmak için bu hakkın kullanılmadığı, davalının şikayetini haklı gösterecek olağan kuşkuların bulunduğu böylece davalının eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmayıp hak arama özgürlüğü kapsamında şikayet hakkının kullanılması şeklinde olduğu anlaşıldığından HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/04/2019 tarih, 2018/1183 Esas – 2019/433 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, yeniden hüküm oluşturularak; 1-Davanın REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 853,88-TL harçtan mahsubu ile bakiye 794,58-TL nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine, 3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça yapılan 122,30-TL yargılama giderinin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak, davalıya verilmesine, 6-Yargılama sırasında gider avansı yatırılması halinde arta kalan kısmın yatıran tarafa iadesine, B- İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davalı tarafından peşin yatırılan 76,85-TL istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde kendisine iadesine, 2-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf aşamasında istinaf yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/09/2021