Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2019/1338 E. 2021/1352 K. 24.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1338
KARAR NO: 2021/1352
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/02/2019
NUMARASI: 2017/282 Esas- 2019/169 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/06/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 10/08/2016 tarihinde Avcılar santraline ait 24 F/0/Y kablosuna … adına davalı … tarafından yapılan atık su alt yapı kazı çalışmaları sırasında kırılmak ve kopartılmak suretiyle zarar verildiğini, hasar sebebiyle müvekkilinin 13.444,80 TL zarara uğradığını belirterek bu miktarın hasar tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde; dava konusu adreste müvekkili idare elemanlarınca her hangi bir çalışma yapılmadığnıı, söz konusu adresteki Telekom kablolarına verilen hasarla ilgili dava dilekçesinde de belirtildiği üzere diğer davalı firma tarafındna kazı çalışması yapıldığını, hasara neden olan firmanın diğer davalı … İnş. olduğunu, bu nedenle davanın sadece bu şirkete yönlendirilmesi gerektiğini, idareleri ile “Avrupa 2. Bölge 2014 yılı 4. Kısım müteferrik atıksu, yağmursuyu kanalı ve dere ıslahı inşaatı” işi kapsamında diğer davalı … İnş. A.Ş. arasında sözleşme imzalandığını, yüklenici yaptığı işlerle ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar, şikayet, zarar ve ziyandan dolayı meydana gelebilecek bütün talep ve iddiaların karşılanması yükümlülüğünün de yükleniciye ait olduğunu, düzenlenen hasar tespit tutanağının tek taraflı olarak hazırlanmış olup, kabul edilebilmesinin mümkün olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; hasarın meydana geldiği bölgede kabloların oradan geçtiğine dair herhangi bir uyarı ya da belirti mevcut olmadığını, tekniğe ve usule aykırı bir şekilde muhafaza edilmeksizin yerleştirilen kabloların gördüğü hasarın müvekkili davalı şirkete yükletilmesinin mümkün olmayacağını, davacı şirketin iddia ettiği hasarın müvekkili davalı şirkete ait olduğuna dair hiçbir yazılı belge ya da görüntü kaydı veya fotoğraf mahkemeye sunamadığını, hasarın nasıl oluştuğuna ya da sorumluluğun müvekkili şirkete ait olduğunu kanıtlaması gerekenin davacı yan olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…her ne kadar davalı … husumet itirazında bulunmuş ise de diğer davalının faaliyet konusunun davalı …’ye ait çalışma olduğu, bu faaliyet sırasında davacıya ait şebekeye zarar verildiği, iş sahibi olarak doğan zarardan sorumlu olduğu, … ile … İnşaat arasında yapılan sözleşmenin taraflar arasında şahsi ilişki kurduğu, üçüncü kişilere karşı yöneltilemeyeceği, bu nedenle husumet itirazının yerinde olmadığı, netice itibariyle kazı çalışması sırasında şebeke hattına verilen zarardan iş sahibi ve faaliyeti bizzat yürüten şirketin birlikte sorumlu olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre meydana gelen zararın 13.444,80 -TL olduğu, davacının tutanak da tespit ettiği miktarın 13.444,80 -TL olduğu, bilirkişi tespitine göre zararın 13.444,80 TL olduğu, hasarın giderilmesi miktarı kadar haksız fiil nedeniyle zarar doğduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile 13.444,80 TL nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren tarafların sıfatı dikkate alınarak avans faizi uygulanmasına …” denilerek davanın kabulüne karar vermiştir. Verilen karara karşı davalı … vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … adına İstinaf başvurma harcı yatırılmış ise de nispi harcın yatırılmadığı ve istinaf dilekçesi verilmediği anlaşılmıştır. Davalı İski vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili kurumun diğer davalı ile anahtar teslimi sözleşme akdederek işi diğer davalıya yaptırdığını bu nedenle kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, kusur ve zararın belirlenmesi için keşif yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, davacı kurum kendi işçileri ile hasarı giderdiği için işçilik ve araç giderlerinin zarardan indirilmesi gerektiğini, temerrüt gerçekleşmediği için hasar tarihinden faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin kamu kurumu olması nedeni ile avans faizine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız fiil iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalılar arasında düzenlenen ve dosyaya sunulan … İKN numaralı sözleşmenin 21. Maddesinde işlerin denetim yetkisinin Yapım İşleri Genel Şartnamesi Hükümlerine çerçevesinde davalı …’ye verildiği, sözleşmenin 33.2.1 maddesinde yüklenicinin yapı denetim görevlisinin ihtiyaçlarını karşılayacağı ve bu ihtiyaçlar çerçevesinde denetim ofisini idareye teslim edeceğinin kararlaştırıldığı, bu şekilde yüklenicinin işi sözleşme ve mevzuata uygun icra edip etmediğinin idare tarafından denetleneceği anlaşılmıştır. Meydana gelen zarardan Davalı …’nin işin denetim sorumluluğu kapsamında ,diğer davalının hasar veren eylemi gerçekleştiren kişi olması kapsamında sorumluluklarının bulunduğu anlaşılmıştır. TBK m 61 uyarınca birden çok kişi aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Bu çerçevede davalıların zarardan müteselsil sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Dosya kapsamından; dava konusu yerde davalı …’nin diğer davalıya sözleşme kapsamında atık su, yağmur suyu kanalı ve dere ıslahı inşaat işi yaptırdığı, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davalılar tarafından yapılan kazı çalışmasının her halükarda davacıya ait mecradan daha derinde olduğu , hasar tarihi, kurum kayıtları, tanık beyanı bir arada değerlendirildiğinde davacıya ait yer altından geçen boru hattına davalılar tarafından yapılan kazı çalışması sırasında zarar verildiği anlaşılmıştır. Davalılar arasında akdedilen sözleşmenin 3. Maddesinde mevcut Kablo ve Boru hatları nazara alınarak kazının ne şekilde yapılması hususunun kararlaştırıldığı, kazı sahasındaki mecralardan davalıların haberdar olduğu , yer altından geçen boru hattının zarar görmemesi için dosya kapsamına göre davacıya atfı kabil kusur bulunmadığı anlaşılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli olduğu, davacı kurumun Özel hukuk tüzel kişisi olduğu , arızayı mal ve hizmet hizmet alımı şeklinde dava dışı firmaya yaptırdığı anlaşılmakla araç ve işçilik bedellinin zarardan indirilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. TBK M. 90 uyarınca İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur. Haksız fiile dayalı zararlarda borç haksız fiil tarihinde muaccel olup haksız fiil tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı … TTK m 16/1 uyarınca tacir olup, davacı tacirin ticari faaliyetine konu zararına avans faizi uygulanmasında kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı İSKİ vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/282 Esas – 2019/169 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 918,41-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 229,61-TL’nin düşümü ile eksik kalan 688,80-TL harcın istinaf eden davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b.1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 24/06/2021