Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/2525 E. 2021/27 K. 14.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2525
KARAR NO: 2021/27
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/05/2018
NUMARASI: 2017/804 – 2018/365
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar )
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/01/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafın Zeytinburnu ilçesi sınırları içinde “ana hat düzenleme asfalt çalışmaları” sırasında kepçeli araçla müvekkili kurumun yer altı kablolarına vurmak suretiyle farklı tarihlerde beş ayrı yerde olmak üzere 20.664,37 hasara uğrattığını, müvekkili tarafından davalı taraf aleyhine hasar bedellerinin ve işlemiş faizlerinin tahsili talebi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız icra takibi başatıldığını, borçlu tarafın süresi içinde ödeme emrine itiraz ettiğini, söz konusu hasarların, müvekkili şirket tarafından tutulmuş tutanaklar, çekilmiş fotoğraflar ve hasar tespit formlarının davalı şirkete gönderilen iş emirleri ile sabit olduğunu, bu nedenlerle takibe itiraz eden davalı borçlu tarafın itirazlarında haksız olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına, borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; söz konusu olayda müvekkili şirketin kusurlu olduğunun ispat edilmesinin gerektiğini, zararın oluşmasında müvekkili şirketin değil davacı kurumun sorumlu olduğunu, müvekkili şirketin asfalt çalışmaları sırasında yaptığı kazıların derinliğinin 15 cm’yi geçmediğini, davacı kurumun yer altı enerji kablolarını geçerli şartnameye uygun olarak döşemediğini belirterek davanın reddine, davacının % 20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatıyla sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince; “Taraflar arasındaki dava konusu 22/01/2014 tarihinde, davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla, 22.302,95-TL tutarlı alacağı için icra takibi başlatılması sebebiyle, davalı yanın takibe itiraz etmesi sonucu, davacının itirazın iptali davası açtığı, bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere, 25/06/2013 tarihli Zeytinburnu, … Mah. … Sk. … önü, 07/06/2013 tarihli Zeytinburnu, … Cad. No:.., … önü, Zeytinburnu, … Mah. … Cad., 31/07/2013 tarihli Zeytinburnu, … Mah. … Cad. No:… adreslerinde oluşan hasardan dolayı davalı … A.Ş.’ye kusur atfedilemeyeceğini, Zeytinburnu … Mah. … Cad. … önü adresi üzerinde 07/06/2013 günü saat 09:30’da meydana gelen hasarda, davalı firmanın tamamen kusurlu olduğunu ve davalının davacıya 2.139,99-TL ödemesi gerektiğini, takip tarihi itibariyle davacı takip alacağının; asıl alacak 2.139,99-TL ve İşlemiş faiz 182,15-TL olmak üzere toplam 2.322,14-TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporularına göre davanın kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuş, davalı vekili de katılma yoluyla istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan raporun hatalı olduğunu, itirazların değerlendirilmediğini, birçok iddia ve sunmanın dinlenmeden karar verilerek bu yönü ile hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, tanıkların dinlenmeden karar verildiğini, davalının kazı çalışmaları öncesinde gerekli tedbir ve işlemleri yapmadığını ayrıca nezaretçi talep etmediğini, kazı yapılan yere ilişkin kablo döşemelerinin uygun olduğu, zamanla harici sebeplerle oluşan değişiklikler nedeni ile habersiz çalışan davalının kusurlu olduğunu, davacıya atfedilen kusurun davalının eylemi ile oluşan zarar arasındaki illiyet bağını kesmediğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; çalışmanın usulüne uygun yapıldığını, davacı tarafça kablo döşemesinin usulüne uygun yapılmadığını, jcb ile yapılan kazıdaki hasara ilişkin kusurun davalıya yüklenemeyeceğini belirterek aleyhe kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede: Dava: haksız fiil nedeni ile maddi tazminata ilişkindir. Davacı vekilinin istinaf talebi bakımından; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde ve hukukun uygulanmasında bir isabetsizlik görülmemesine, İBB’nin 16.02.2015 tarihli müzekkere cevabı ve ekindeki bilgi belgeler ile sunulan yeterli deliller ve kazı çalışması bakımından verilen izin ile kablo döşemesi bakımından uyulması gereken derinlik değerleri kapsamında konusunda uzman bilirkişiler tarafından, oluşa ve dosya kapsamına uygun olarak düzenlenen rapordaki kusur belirlemesi ve bunun mahkemece benimsenmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, somut uyuşmazlığın çözümünde toplanan delilerin yeterli olduğuna, maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin istinafı bakımından, İlk derece mahkemesinde, dava 04/05/2018 tarihinde sonuçlandırılmış. 29906 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 3.560.00-TL’ye çıkartılmıştır. Talebe ve istinafa konu miktar 2.322,14TL olup ilk derece mahkemesince verilen karar davalı bakımından kesin niteliktedir. İlk derece mahkemesi kararı davalı bakımından kesin olması nedeniyle, HMK.m.346/1 hükmü uyarınca, miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; temyiz(istinaf) merciine de aynı yetkinin tanıdığı 01/06/1990 gün ve 1989/03 – 1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin kararın kesin olması nedeniyle talebin HMK’nın 352/1-b, 341/2 maddeleri gereğince reddine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/05/2018 tarih, 2017/804 Esas 2018/365 Karar sayılı kararına karşı taraflarca yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan 40,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 19,30-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, Davalı yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 158,63-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 122,73-TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 4-Yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/01/2021