Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/2432 E. 2020/1371 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2432
KARAR NO : 2020/1371
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2018
NUMARASI : 2014/1419 Esas – 2018/635 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; “müvekkilinin demir profil, boru ve metal ürünler alım satımı yaptığını, müvekkili ile ilgili olarak davalı bankanın İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yaptığını, müvekkilinin davalıya borçlu bulunmadığını, hatanın düzeltilmesini davalıdan talep ettiğini ancak netice alamadığını, konu ile ilgili olarak İstanbul 21.İcra Hukuk Mahkemesinde dava açtığını ve mahkemece 27.05.2014 tarihinde verilen karar ile hacizlerin kaldırılmasına hükmedildiğini, kararın 06.06.2014 tarihinde kesinleştiğini, davalının ise karara uyularak hacizleri kaldırmadığını, davalı bankanın yaptığı icra takibi nedeniyle diğer bankaların müvekkilini kara listeye aldıklarını, bu yüzden de müvekkilinin kredi talebinin red edildiğini, davalı bankanın hatalı icra takibi nedeniyle müvekkilinin kredili hesaplarının kapatıldığını ve mevcut hesaplarının bloke edilmesinden ötürü mevcut çeklerinin karşılıksız çıktığını, bundan ötürü zarar gördüğünü, müvekkilinin yapılan hacizler nedeni ile itibarının zedelendiğini, piyasadan mal alamaz duruma geldiğini, bundan ötürü pahalıya mal alarak ucuza satış yaptığını, haksız uygulama nedeniyle müvekkilinin uğradığı zararının belirlenmesi ile 50.000,00 -TL manevi ve 10.000,00 -TL maddi olmak üzere şimdilik 60.000,00 -TL nin faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararın kesin hükme bağlanmadığını bu yüzden esasa girmeden davanın reddi gerektiğini, müvekkili banka tarafından 3.şahıs … firması için verilen kredilerin ödenmemesinden ötürü kredi hesaplarının kat edildiğini, keşidecisi … San.ve Tic. Ltd. Şti’nin 12.09.2012 tarihli ve 75.000,00 TL tutarlı bir adet … çekinin vade tarihinde karşılığı bulunmadığından çekin arkası yazdırılarak kambiyo yoluyla icra takibine konu edildiğini, akabinde ise bankalardaki hesaplarına 89/1 ödeme emri gönderildiğini ve şirket hesaplarının bloke edildiğini, davacı şirketin unvanının …San. ve Tic. Ltd. Şti olduğunu, çek keşidecisinin ise …Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. olduğunu, unvan benzerliğinin ortada olduğunu, … gönderilen 89/1 nedeniyle hesaplara bloke koyulduğunu, vergi hesap nosuna göre işlem yapılması durumunda bunun yapılmayacağını, ilgili bankanın basiretli tacirin göstereceği özen borcuna bağlı kalmadığını, Ticaret Sicilinde yapılan inceleme ile çek keşidecisi şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığının belirlendiğini ve bundan ötürü davacı tarafından açılan İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, müvekkilinin kusurlu görülmediğini, bu yüzden talep edilen %20 kötü niyet tazminatının tahsiline karar verilmediğini, olayın … tarafından ticaret sicil kaydı ile vergi numarasının araştırılmadan hesaplarına haczin işlenmesinin sebep olduğunu, müvekkilinde bir kusur olmadığını, bundan ötürü haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davacı aleyhine, davalı … tarafından 12.09.2012 keşide tarihli bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus ihtiyati haciz yoluyla takip başlatıldığı, alacaklı vekilinin talebi üzerine tapuya, bankalara ve trafik kaydına haciz müzekkereleri yazıldığı, daha sonra İstanbul 21. İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/864 E.sayılı dosyası ile davacının bu borçtan dolayı borçlu olmadığının belirlenmesine rağmen hacizlerin kaldırılmaması nedeniyle zarar gördüğü iddiası ile açılmış bu davada Uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklandığını iddia etmiş ancak zararlarını kanıtlayamamıştır. Açıklanan bu nedenlerle kanıtlanamayan davanın reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı bankanın unvan benzerliği nedeniyle basiretli bir tacir gibi davranmayarak 3. Şahıs konumundaki müvekkilinin banka hesaplarına haksız olarak haciz uyguladığını, uygulanan bu haczin mahkeme kararı ile yaklaşık 3-5 ay sonra kaldırılabildiğini, söz konusu haciz sebebiyle müvekkilinin tüm ticari itibarının yerle bir olduğunu, halen banka sisteminde kara listede yer aldığını, kredi kullanamadığını ve çek yaprağı alamadığını, dosyaya getirtilen tüm bilgi ve belgelerden davasını ispatlamış olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava, haksız haciz sebebine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Haciz isteminin dayanağının bir hak veya alacak olması ve haciz tarihinde hak veya alacağın mevcut bulunması gerekir. Aksi halde, haksız bir haciz ve buna bağlı olarak da sorumluluk söz konusu olacaktır. Bu bilgiler ışığı altında; somut olayda; davalı … davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından 75.000.-TL tutarlı çek için icra takibi yaptığı,yapılan icra takibinde gösterilen borçlunun ünvanı … Ltd.Şti olup, davacının unvanının ise … San.ve Tic.Ltd.Şti olduğu, bu konuda Gebze Ticaret Sicili Müdürlüğünden gönderilen 19.11.2013 tarih ve 20385 sayılı yazı ile ekinde bulunan davacıya ait kuruluşunu gösterir Ticaret Sicili Gazetesinde davacının ünvanının … San.ve Tic. Ltd.Şti olup dolayısıyla davacı şirketin icra takibi yapılan borçlu ile ilgisinin olmadığı sadece unvan benzerliği bulunduğu, buna göre; davalının yaptığı haciz işleminin bir hakka (alacağa) dayanmadığı, haciz tarihi itibarı ile davacıdan icra takibine dayanak bir hak veya alacağının bulunmadığı, davalı tarafça borçlunun kimlik bilgileri ve adresinin doğru tespiti hususunda basiretli bir tacir gibi davranıp gerekli özen gösterilmeyerek, davacının banka hesaplarına ve aracına haciz konduğu sabittir. Bu hali ile, yapılan işlemin haksız haciz niteliğinde olduğu ve davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunun kabulü gerekirken yazılı biçimde davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmayıp davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Ancak dava, haksız haciz nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine yönelik olmasına rağmen bilirkişi heyetinin davacı şirketin yalnızca kar – zarar verilerini esas alarak rapor tanzim ettiği, davacının kar miktarındaki düşüş ile haksız haciz arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının, bulunduğu taktirde kardaki düşüşün ne kadarlık miktarının haksız hacizden kaynaklandığının ayrıntılı olarak belirtilmediği, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmasına olanak bulunmadığı, bu sebeple alanında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden davacıya ait vergi kayıtları da celbedilmek suretiyle; davacının haksız haciz nedeniyle uğradığı gerçek zararının haczin devam ettiği süre boyunca elde edebileceği gelir ile haczin konulmasından önceki kazanç farkı belirtilmek suretiyle ayrıntılı bir biçimde yeniden tespit edilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Buna göre; davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, şimdilik ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin hükmün HMK’ nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve zikredilen eksiklik tamamlanıp davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerine yönelik yeniden hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince, İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2014/1419 Esas – 2018/635 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90-TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde iadesine,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6- HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,HMK. M.353/1-a.6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/12/2020