Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/2407 E. 2020/1360 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2407
KARAR NO : 2020/1360
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2018
NUMARASI : 2016/948 – 2018/588
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin işyerinin 16.06.2016 tarihinde, iş yeri önünde bulunan davalı kuruma ait temiz su borusunun patlaması neticesinde sular altında kaldığını, bu su basması nedeniyle iş yerinde bulunan muhtelif deriler ve bazı makineler kullanılmaz hale geldiğini, Bakırköy 6.Sulh Hukuk Mahkemesine 2015/72 D.İş sayılı dosyası ile meydana gelen hasarın tespiti için başvurduklarını, mahkemece yapılan tespitte işyerinde bulunan deri ve makinelerin kullanılmaz hale geldiğinin tespit edildiğini, bilirkişilerce dosyaya sunulan raporda hasarın davalı kuruma ait temiz su borusunun patlaması neticesinde gerçekleştiği ve meydana gelen hasarın 435.535,00-TL olduğunun tespit edildiğini, bilirkişilerce yapılan tespitin gerçek piyasa değerlerinin çok altında olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı kuruma ait temiz su borusunun patlaması sonucu oluşan maddi zararın HMK 107.md. uyarınca bilirkişi marifetiyle belirlenmesine, şimdilik 1.000,00-TL maddi zararın haksız fiil tarihi olan 16.06.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın anlatımı dikkate alındığında davanın hizmet kusuruna dayalı olduğunu, davanın tam yargı davası olarak idari yargıda açılması gerektiğini, açılan davanın tazminat davası olduğunu, müvekkili idarenin olayda kastı, kusuru, ihmali bulunmîıdığını, zararla müvekkili idare arasında bir illiyet bağının kurulmasının da mümkün olmadığını, müvekkili idare birimlerinden Abone İşleri Avrupa 1. Bölge Dairesi Başkanlığınca yapılan tetkikte, … Mahallesi … Sokak No:10/A adresinden 16/06/2016 tarihinde su borusu patlaması ile alakalı müvekkiline herhangi bir arıza kaydı oluşturulmadığı ve herhangi bir çalışma yapılmadığını, binanın ruhsatının, tasdikli projesinin, yapı kullanma izninin, işyeri açma ve çalıştırma ruhsatını ibraz etmediğini, müvekkili idarenin herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığını, olayın meydana gelmesinde müvekkili idarenin dahlinin olmadığını, zararı meydana getiren sebeplerin tespitinin gerektiğini, davacının hasar bedeli olarak talep ettiği meblağın fahiş olduğunu ve itiraz ettiklerini, olay tarihinden itibaren faiz istenmesinin hukuka aykırı olduğunu ve davanın usulden ve reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ” …davacıya ait iş yerinin davalının bakım ve onarım sorumluluğunda bulunan temiz su borusunun patlaması sonucunda su bastığı, davacıya ait ve iş yerinde bulunan deri mamulleri ile makine ve teçhizatın zarar gördüğü, zarar tarihi itibariyle serbest piyasa rayiçlerine göre davacının hurda değerinin düşülmesi sonucunda 1.108.139,55 TL zarara uğradığı, iş yerinin ruhsatının bulunmamasının davalının sorumluluğunu kaldırmayacağı (Bkz.Yargıtay 17. H.D.sinin 13/03/2014 gün ve 2013/461 E-2017/3634 K sayılı kararı )sonucuna varılmakla…” denilerek, davanın kısmen kabulü ile 1.108.139,55-TL alacağın 16/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin isteğin reddine karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının eksik incelemeye dayalı olduğu, itirazlarının değerlendirilmediği, İdarenin %100 kusurlu bulunarak hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporlar arasındaki fahiş farka rağmen çelişkinin giderilmediğini, zarar ile davalının illiyetinin tespit olunmadığını, gerçek zararın usulünce belirlenmediğini, davacının kusurunun incelenmediğini, müvekkilinin kusuru bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede: Dava: haksız fiil nedeniyle meydana gelen maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.Dosya arasında bulunan Bakırköy 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/72 D.İş sayılı dosyanın incelenmesinde davacının 12.06.2015 tarihinde mahkemeye müracaat ettiği … Mah. … sokak No1 de bulunan kürk, deri ve makinelerinin İski çalışmaları nedeniyle zarar gördüğünden bahisle meydana gelen zararın tespitini talep etmiştir. Mahkeme 18.06.2015 tarihinde keşif yapılmasına karar vermiş yapılan keşifte tespite konu kürk, deri ve makineler görülmüş ve inşaat mühendisi, makine mühendisi ve finans uzmanı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda zarar gören ve tespiti yapılan eşyanın nitelikleri belirtilerek değeri 435.535-TL olarak belirlenmiş, şirket merkezi önünden geçen İSKİ ye ait temiz su borusunun patlaması sonunda su basması neticesinde işletmede bulunan eşyanın zarar gördüğü kanaatine varıldığı hususuna raporda yer verilmiştir. Tespit raporu taraflara tebliğ edilmiş davacı, tespite itiraz etmemiştir. Davalı idare vekili tespit raporuna itiraz etmiş, idarenin kusuru olmadığını, zarar ile idare arasında illiyet bulunmadığı, tespitin tek taraflı beyanlara göre yapıldığını, varılan sonucun objektif esaslara göre belirlenmediğini ileri sürmüştür. Davacı tespit talebinden bir yılı aşkın bir süre sonra 08.08.2016 tarihinde eldeki davayı açmış, dava dilekçesinde olayın 16.06.2016 tarihinde meydana geldiğini belirtmiştir. Davalı da bildirilen bu tarihe göre söz konusu adreste herhangi bir çalışma olmadığını bildirerek bu tarihe göre cevap ve bilgi vermiştir. Tespit Bilirkişileri her ne kadar temiz su borusunun patladığını kabul etmiş iseler de, bu kabulün denetimi dosya kapsamından mümkün görülmemiştir. Mahkemece meydana geldiği iddia edilen İskiye ait su borusu patlamasının hangi tarihte meydana geldiğini davacıya açıklatması ve bu tarihte yol veya kaldırımda yapılan işlemlere ilişkin kayıtların davalı İSKİ ve Belediyeden istenerek su basması olayının ne ne şekilde gerçekleştiği, davacının bodrum katta bulunansu basmasının önlenmesi için tedbir almasının mümkün olup olmadığı, zararın meydana gelmesinde gören malzemenin olduğunun Mahkemece keşif yapılmasına karar verilmiş ise mahallinde keşif yapılmamış, taraf vekillerince beraber tutulan tutanakla bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmiş, Bilirkişi tarafından mahallinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 20.02.2017 tarihli raporda; işyerinin kapalı gayri faal olduğu, işyerinde bulunan makinalar overlok, kurutmalı tel dolap, ve inceltme makinasının paslı ve kullanılamaz olduğu, hasarlı eşya ve emtianın bulunmadığını, patlayan borunun onarıldığı, yol parke taşında çökme görüldüğü tespit edilmiş ve yol ve kaldırımdan geçen temiz su borusunun patladığı bu suretle tespit edilmiştir. Ancak davacı tanığı duruşmadaki beyanda apartman giriş kısmının sağ tarafından temiz su kaynadığını beyan etmiştir. Öte yandan davacı beyan dilekçesinde iş yerinin 1 m den fazla su ile dolduğu beyan edilmiş ise de olay yerinde çekilen fotoğrafların tamamından bu yönde bir emare tespit edilememiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu tespit raporu esas alınarak zarar hesap edilmiş bu rapora da davacı tarafından itiraz edilmemiş 27.03.2017 tarihli duruşmada davacı vekili rapora bir diyecekleri olmadığını, davalarının ispat edildiğini beyan etmiştir. Buna karşın davalı vekili rapora itiraz etmiş ve bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Davacının raporu kabul etmesine karşın davalının itirazı üzerine alınan ek raporda zarar 435.535,00-TL’den 1.108.989,552-TL’ye çıkartılmış davalının tekrar itiraz etmiş ise de bu miktar esas alınarak hüküm tesis edilmiştir. TBK Madde 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Madde 50- Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Madde 52- Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Bu çerçevede öncelikle su basmasına ilişkin olay tarihinin doğru bir biçimde tespit edilmesi, gerçek arıza tarihine göre davalı kurum ve ilgili belediyeden yapılan işlemlere ilişkin kayıtların celp edilmesi, bu şekilde arızanın davalı kurumun sorumluluk sınırında kalıp kalmadığının, su borcusunun İSKİ’ye ait borumu olduğu, binaya ait bağlantı borusu mu olduğunun belirlenmesi, arıza noktasının net olarak tespit edilmesi, bodrum katta biriktiği öne sürülen su seviyesinin belirlenmesi, telef olan tekstil ürünlerinin depolandığı yerin özellikleri dikkate alınarak zararın doğması veya artmasında davacıya atfı kabil kusur bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, davacının gerek tespit raporundaki zarar miktarına ve gerekse mahkemece alınan ilk rapordaki zarar miktarına herhangi bir itirazının olmaması ve daha fazla zarar iddiası bulunmadığının göz önüne alınarak raporlar arasındaki çelişkinin yeni bir heyetten alınacak rapor ile giderilmesi, zarar gören eşyanın vasfına uygun deri tekstil ürünleri konusunda uzman bir bilirkişinin de heyette yer almasının sağlanması gerekirken eksik inceleme sonucu gerçek zarar ve sorumluluk yukarıda belirtilen kanun hükümleri çerçevesinde belirlenmeden hüküm oluşturulması hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-a-6 kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yukarıda açıklananlar çerçevesinde deliller toplanıp yeniden karar verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/948 Esas – 2018/588 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 18.925,00-TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine, harç iade işleminin ilk derece mahkemesince yapılmasına, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6- HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,HMK. M.353/1-a.6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 18/12/2020