Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/2137 E. 2020/1023 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/2137
KARAR NO: 2020/1023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2017/1039 – 2018/456
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; davalıların sahip ve sorumlu oldukları …Ltd.Şti.ne bağlı olan … Gazetesi’nin 18.01.2016 tarihli nüshasının 4. Sayfasında ve www…net internet sitesinde “…” başlığıyla gerçek dışı hukuka aykırı ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan haber yayınlandığını, … Gazetesinin sorumlu müdürlüğüne Beyoğlu … Noterliği 02.02.2016 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile tekzip istemine ilişkin gönderilen ihtarnamenin tebliğ edilmiş olmasına rağmen günlük süreli yayınlar için öngörülen 3 günlük yasal süre içerisinde Basın Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde yayın yapmadıklarını, Basın Kanunu 14. maddesi uyarınca İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi 2016/1129 D.İş sayılı dosyası ile tekzip talebinin kabulüne karar verildiğini belirterek müvekkillerinin kişilik haklarını ihlal edici yayın sebebiyle her bir müvekkili için 5.000,00-TL olmak üzere 15.000,00-TL manevi tazminatı müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıların eylemlerinin davacıların kişilik haklarına hukuka aykırı saldırı oluşturduğunu tespit eden bir kınama kararı verilerek, bu kararın bedeli davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmak üzere … Gazetesinde ve Türkiye genelinde dağıtımı yapılan tirajı en yüksek 3 gazeteden birinde ilan edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; dava konusu makale ile ekonomi üzerine güncel gelişmelerin farklı bir pencerede değerlendirildiğini, davacıların birkaç cümleyi adeta cımbızlayarak aldıklarını, makalenin bir bütün olarak incelendiğinde davacıların kişilik haklarına yönelik herhangi bir ihlal niteliğinde ifade içermediğini, haber verme ve eleştiri hakkı çerçevesinde yayınlanan bir yazı olduğunu belirterek haksız olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… yazının, davacılar hakkında yapılan yorumlar nedeniyle güncel olduğu, gazetecilik tekniği kullanılarak kamuoyuna kendi görüş ve düşüncelerinin iletildiği, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, kamuoyunda ve gündemdeki olayları eleştiri içerikli olduğu, salt tekzip talebinin kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırılık unsurunu gerçekleştirmeyeceği, davacılar hakkında yapılan yorumlar nedeniyle güncel ve öz-biçim dengesinin korunmuş olması da gözetilerek, bu hali ile yazının davacının kişilik haklarına saldırı sayılamayacağı kanaati ile davacının davasının reddine …” denilerek davanın reddine karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacılar vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı … vekili istinaf dilekçesinde; Dava konusu yazıda geçen “son 10 yıl içinde servetine servet katan, … Gazetesi, … ve … Gazeteleri ile üç televizyon kanalının üstüne konan …, Devlete satış garantili …’yi ihalesiz alan, kendi yolunu bulan adam mı Türkiye’yi kurtaracak” ifadesinin aşağılayıcı ve alaycı iftira olduğunu, müvekkilinin itibarının zedelendiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Davacılar … ve … otomotiv vekili istinaf dilekçesinde; dava konusu yazının gazetecilik sınırları dahilinde eleştiri mahiyetinde olmayıp kişilik haklarını ihlal etme amacıyla yazıldığını, tekzip kararının dikkate alınmayarak hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede: Dava: Ticari itibarın zedelenmesi ve kişilik haklarının ihlal edilmesi nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı … vekilinin istinaf sebepleri yönünden yapılan inceleme: yazı içerisinde geçen “son 10 yıl içinde servetine servet katan , … Gazetesi, … ve … Gazeteleri ile üç televizyon kanalının üstüne konan” ibaresi tenkit mahiyetinde ifade olup ifade içerisinde hakaret yahut iftira niteliğinde bir ibare bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin bu yöndeki kararı hukuka uygundur. Davacılar … ve … vekili istinaf sebepleri yönünden yapılan inceleme; 5187 sayılı yasanın 14. Maddesinde; düzeltme ve cevap hakkı- süreli yayınlarda kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal edici veya kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım yapılması halinde- demek suretiyle; kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal edici yayım için ve ayrıca kişilerle ilgili gerçeğe aykırı yayım için iki farklı sebebe dayalı olarak düzenlenmiştir. Davacını dayandığı İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesinin 2016/1129 D. İş sayılı kararında; davacının asılsız ve dayanaksız ifadeler sebebi ile Düzeltme ve Cevap hakkını kullandığı, talebinin kabul edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince gerekçeli kararında düzeltme ve cevap hakkının kullanılmasına ilişkin sulh ceza mahkemesi kararı değerlendirilmiş olup tekzip talebinin kabul edilmiş olmasının tek başına kişilik hakkının ihlal edildiği sonucunu doğurmayacağı yönünde değerlendirme yapmıştır. Dava konusu yazı nedeniyle hakaret veya iftira suçu nedeniyle verilen bir ceza kararı da bulunmamaktadır. Bu şekilde ilk derece mahkemesi davacının delilini değerlendirmiş olup hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğinden söylememez. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre, ifade özgürlüğü demokratik bir toplumun en önemli temellerinden birisi olup, toplumsal ilerlemenin ve her kişinin gelişiminin başlıca koşullarından birini teşkil etmektedir. AİHS’nin 10. maddesinin ikinci fıkrası saklı kalmak koşuluyla, ifade özgürlüğü yalnızca iyi karşılanan ya da zararsız veya önemsiz olduğu düşünülen değil, aynı zamanda kırıcı, hoş karşılanmayan ya da kaygı uyandıran “bilgiler” ya da “düşünceler” için de geçerlidir, çoğulculuk, hoşgörü ve açık düşünce bunu gerektirir ve bunlar olmaksızın “demokratik bir toplum” olamaz. 10. Maddede benimsenen ifade özgürlüğü bu şekilde olmakla birlikte, yine de bu dar bir yorum gerektiren istisnalar içermektedir ve bu hakkı kısıtlama ihtiyacının ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekmektedir (Pakdemirli/Türkiye Başvuru no: 35839/97, 22 Şubat 2005).(Yargıtay 4. H.D. ESAS NO : 2016/14081 KARAR NO : 2018/7987) Dava konusu yazı bir bütün olarak değerlendirildiğinde ; yazıda …’ın ders kitabında yer almasının eleştiri konusu yapıldığı, yazı içeriğinde geçen … ve … Gazeteleri ile üç televizyon kanalı üstüne konan, … yi ihalesiz alan, kendi yolunu bulan adam ifadelerinin; davacı …’a yönelik ifade ve basın özgürlüğü kapsamında korunması gereken kişisel değer yargısı niteliğinde olduğu, ilk derece mahkemesinin davacının kişilik haklarına saldırı sayılamayacağı yönündeki kararının hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davacı yanın istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1039 Esas – 2018/456 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davacı … A.Ş.ile … vekillerinin istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 108,80-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 71,80-TL’nin düşümü ile eksik kalan 37,00-TL harcın istinaf eden taraflardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran davacı … A.Ş.ile … tarafından yapılan giderlerin üzerilerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 05/11/2020