Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/1953 E. 2020/792 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1953
KARAR NO: 2020/792
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/05/2018
NUMARASI: 2016/785 – 2018/508
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin borçlu olmamasına rağmen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Dosyasından İİK.89/1 uyarınca 1. Haciz İhbarnamesi gönderilerek banka hesaplarına bloke konduğu, icra dosyasında alacaklı firmanın … Aş. Borçlu tarafından da … Ltd. Şti olduğunu, İstanbul Ticaret Odasının müzekkereye cevabında borçlu şirket yerine müvekkilin unvan, sicil ve adresinin yazıldığını, müvekkilin, banka hesaplarına haksız yere bloke konmasından 29.01.2016 tarihinde haberdar olduğunu, bu haksız durumdan müvekkilin ticari itibarının zedelendiğini, maaş ödemelerinin geciktiğini, çeklerin ve diğer sabit ödemelerin gününde ödenemediğini belirterek 50.000TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işletilecek avans faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretiyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının … ve …’ta hesaplarının bulunmadığını, davacı vekilince 01.02.2016 tarihinde bilgi verilmesi ile aynı gün icra dairesinden tüm hacizlerin kaldırılması için talepte bulunulduğunu, …. Bankası’nın haciz ihbarnamesini haczin kaldırılması için talepte bulunulduğunu, salı günü müzekkerenin elden takip olarak ayrıca bankaya ulaştırıldığını, … Bankası tarafından hesaplanan üzerindeki blokenin 03.02.2016 tarihinde kaldırıldığını, …, … ve … nezdinde hacizle ilgili hiçbir işlem yapılmadığını, … Bankası nezdindeki hacizli tutar henüz icra dosyasına yatırılmadan hesap üzerindeki hacizlerin kaldırıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… davalı tarafça takipte borçlu olmayan davacı banka hesabına kaydi haciz işlemi yaptırıldığı, bu kaydi haczin 29.01.2016 ile 03.02.2016 tarihleri arasında konduğu, bilirkişi raporunda davacının maddi zararının bulunmadığı tespiti yapılmış olsa da davalı tarafça yapılan bu işlemin haksız bir haciz işlemi olduğu ve gerekli özen gösterilmeyerek vergi numarasında hata yapılmak suretiyle aslında borçlu olmayan davacının banka hesabında hacizli kaydı konulmakla özellikle banka nezdinde davacının itibar kaybına uğradığı, davalının bu işleminde kusurlu olduğu, bu sebeple de icra takibindeki alacak miktarı da gözetilmek suretiyle zenginleşme aracı olmayacak şekilde davacının uygun bir manevi tazminata hakkettiği …” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle 8.000,00-TL manevi tazminatın davacı hesabına kaydi haciz konulduğu 29.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine şeklinde karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının haciz işlemi sebebiyle doğmuş bir zararının bulunmadığını, vergi kimlik numarasındaki karışıklık sebebiyle sehven davacı şirket adına 1. Haciz ihbarnamesi gönderildiğini ancak yapılan yanlışlığın anlaşılması üzerine derhal icra müdürlüğünden haczin kaldırılması talebinde bulunduklarını, yazılan müzekkerelere cevaben … ve …tan davacının bankaları nezdinde hesabı bulunmadığını, … Bankası’ndan ise fek yazısı üzerine hesaba herhangi bir haciz konulmadığının bildirildiği, bu sebeple davacının manevi zarar iddiasının yalnızca … Bankası açısından değerlendirilmesi gerektiği ancak davacının … Bankası’ndaki hesabına 29/01/2016 günü haciz konulmuş olup, 03/02/2016 tarihinde haczin kaldırıldığını, yani hesap üzerine Cuma günü konulan haczin Çarşamba günü kaldırıldığını, bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere davacının çeklerinin yazılmadığını ve herhangi bir maddi zarara uğramadığının tespit edildiğini, Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere haksız hacze dayalı manevi tazminat isteminin Borçlar Kanunu 58. Maddesinden kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türü olması sebebiyle takipte haczi yaptıran kişinin kötü niyeti ve kusurlu olduğu sabit olmadıkça ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamayacağını, yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu beyanla mahkeme ilamının bozularak ortadan kaldırılmasını ve davanın tümden reddini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE: Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat bakımından TBK’nın 58.maddesi gereğince alacaklının ağır olmasa da kusurlu olması gerektiği, haksız yere bir kimsenin mallarının haczettirilmesine, o kimsenin şeref ve haysiyetini ihlal eden, kişilik haklarına saldırı teşkil eden ve TBK’nın 58. maddesi gereğince manevi tazminat ile sorumlu tutulmasını gerektiren bir davranış olduğu, davalının haciz tarihi itibariyle gerçekte alacaklı olmadığı halde haciz uygulattığı sonucuna varılması halinde, manevi tazminat isteminin ilke olarak kabulü gerektiği, Dava dışı borçlu şirket ile davacı şirket arasında isim benzerliği bulunması sebebiyle sehven davacı şirket adına 1. Haciz ihbarnamesi gönderildiği, davacının … Bankası’nda bulunan hesabına haciz konulduğu, bu suretle konulan haczin haksız olduğunun sabit olduğu ve bu suretle davalı şirketin yapmış olduğu davaya konu haciz işleminde kusurunun bulunduğu ancak mahkemesince aldırılan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı şirketin … Bankasındaki hesabına 29/01/2016 tarihinde konulan haczin 03/02/2016 tarihinde 4 gün sonra kaldırıldığı, tacir olan davalı şirketin işlerinde gerekli basiret ve özeni göstermesi gerektiği, olay tarihindeki paranın satın alma gücü, hükmedilecek tazminatın zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşıması ve aynı zamanda zenginleşmeye neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmesi, davaya konu haksız haciz nedeniyle davacı şirketin uğradığı manevi zarar göz önünde bulundurulduğunda, davalı vekilinin istinaf istemleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak dosya kapsamı, delil durumu, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından, usul ve esas itibariyle yasaya aykırı bir durum bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/785 Esas – 2018/508 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 546,48-TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 136,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 409,83-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından yatırılan 98,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra HMK’nın 333.maddesi gereğince ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına, 6-HMK’nın 359. Maddesinin 2. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 3. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/10/2020