Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/1877 E. 2020/1032 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1877
KARAR NO: 2020/1032
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2014/1212 – 2018/207
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebi)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 08.11.2012 tarihinde müvekkili …’ın eşi …’ın ise babası olan …’in davalı … ile bir işletmede alkol aldığını, tarafların ortak arkadaşı olan … ile davalı … arasında tartışma başladığını, davalı …’ın yaşadığı tartışma nedeniyle sinirlenerek aracına bindiğini, aracı … ile …’ın üzerine sürdüğünü, müteveffanın aracın çarpması sonucu başını beton zemine vurarak vefat ettiğini, davalı …’ın diğer davalı … ise bu aracı zorunlu mali mesuliyet poliçesini yapan sigorta şirketi olduğunu, davalı hakkında Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/28 E sayılı dosyası ile olası kastla adam öldürmeden ceza davası açıldığını, mahkemenini davalının cezalandırılmasına karar verdiğini, kararın temyiz edilmiş olup, Yargıtayda olduğunu, müteveffa eş ve çocuğa fiilen, düzenli ve gerekli bir şekilde bakara, Borçlar Kanunu anlamında bir destek sağlamış ve gerçekleşen ölüm nedeniyle bu destekten tamemen kesildiğini beyanla fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkilinin eş … için 5.000,00-TL, çocuk … için 5.000,00-TL olmak üzere toplam 10.000,00-TL maddi tazminadın davalı … için olay tarihi olan 08.11.2012’den itibaren davalı sigorta şirketi için ise müracaat tarihinden işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, müvekkilllerinin yaşanan bu tatsız olay sebebiyle ömür boyu sürecek bir manevi acıyla mağdur edildiklerini, müvekkili … için 40.000,00-TL manevi, müvekkili … için 40.000,00-TL manevi tazminat talep edildiğini, olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; olay gecesi müteveffanın işletmede bulunan … ve … ile tartışmaya başlaması ile davalı … tarafları ayırmaya çalıştığını ve münakaşa ile dışarı çıkıldığını, bu sırada davalı … arabası ile olay yerinden ayrılmak için manevra yaparak olay yerinden uzaklaştığını, …’ın müteveffaya ilişkin herhangi bir eylemi olmadığını, müteveffanın olaydan sonra hastaneye götürüldüğünü, müteveffanın basit bir müdahale ile eve gönderildiğini, evde başını merdivene veya sobanın altındaki mermere çarpması sonucu tekrar hastaneye kaldırıldığını ve bu olaylardan 15 gün sonra da hastanede vefat ettiğini, davalının müteveffaya yönelik hiçbir eylemi bulunmadığından müteveffanın vefatından da sorumlu olmadığnı, müteveffanın vefatına yönelik olarak yakınlarının ve doktorların ihmalinin bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “…Mahkememizce dava konusu olay ile ilgili ceza dosyası bekletici mesele yapılmışsa da; Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/28 esas sayılı dosyasında dava konusu olay ile ilgili yargılama yapıldığı, 11/06/2014 Tarih ve 2014/28 Esas, 2014/156 karar sayılı kararı ile davalı …’un davacıların murisi …’e yönelik eyleminden dolayı yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 1.Ceza Dairesinin 06/10/2016 tarih ve 2015/4619 Esas, 2016/3507 Karar sayılı kararıyla Maktul …’e yönelik eylem yönünden, sanığın hedef aldığı anlaşılan … ile çok yakın bir konumda duran maktule araçla çarpacağı muhtemel olmaktan öte mutlak bir netice olduğu gibi, eylemde kullandığı aracın niteliği, hızlanmak için bir miktar uzaklaşması, çarpma şiddeti ve hızı dikkate alındığında eylemi ile ortaya çıkan kastın öldürmeye yönelik olduğu gözetilerek TCK’nun 81. maddesi uyarınca kasten öldürme suçundan cezalandırılması yerine, oluşa uygun düşmeyen gerekçe ve yanılgılı değerlendirme sonucu kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması nedeniyle buzulduğu, Silivri Ağr Ceza Mahkemesince Yargıtay bozma ilamına uyularak sanığın Kasten Adam Öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtayda olduğu henüz kesinleşmediği anlaşılmış, ceza dosyası kapsamında dosyamız davacılarının murisleri …’in dosyamız davalısı …’un eylemi sonucu öldüğü hususunda ceza dosyası kapsamında uyuşmazlık kalmadığı, davalının ceza dosyası kapsamında kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan mı, kasten öldürme suçundan mı cezalandırılması gerektiği hususunda yargılamanın devam ettiği, kaldı ki yerel mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyularak dosyamız davalının kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verildiği, davalının kasti eylemi neticesinde davacıların murisinin vefat ettiği hususunun kesinleştiği, bu durumda ceza davasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesinde dosyamız açısından bir gereklilik ve zorunluluk kalmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı taraf manevi tazminat talebinde bulunmuş olup, davacıların murislerinin vefatı nedeniyle uğradıkları acı, elem sonucu manevi zarar uğradıkları izahtan vareste olmakla; olayın oluş şekli, özellikle tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davacı … için 30.000,00-TL davacı … için 20.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı …’dan tahsili ile ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine…” şeklinde karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ceza kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, davacıların maddi tazminat talebinden feragat etmeleri nedeniyle maddi tazminat davasının tefrik edilmesinin hatalı olduğunu, feragat edilen dava yönünden vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, aşamalardaki beyanları tekrarla eylem ile ölüm arasında illiyet olmadığını, hükmolunan tazminatın fahiş olduğunu ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede: Dava: BK.m.56 uyarınca ölenin yakınlarının manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacının istinaf sebepleri yönünden yapılan inceleme: İlk derece mahkemesi ceza mahkemesi sonucunu beklememe sebebini açıklamış ve maddi vakayı; ceza mahkemesince uyulan yargıtay bozma ilamı doğrultusunda nitelendirilerek yargılamaya devam etmiştir. TBK Madde 74’e göre; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” demektedir. Bu çerçevede hukuk hakiminin ceza dosya sonucunu beklemesi zorunlu değildir. Öte yandan Silivri Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/242 E, 2017/30 sayılı kasten öldürme suçundan davalı hakkında verdiği mahkumiyet kararının Yargıtay 1. Ceza dairesinin 2018/448 E – 2019/5443 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş olup bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. HMK Madde 167- (1) Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder, demektedir. Birlikte açılan maddi ve manevi tazminat davasında maddi tazminat davasından feragat edilmiş olması nedeniyle maddi tazminat davası hakkında hükmün açıklanmasının manevi tazminat davası sonuna bırakılmayıp usul ekonomisi gözetilerek tefrik edilip, ayrı esasa kaydedilerek feragat nedeniyle red kararı verilmesi kanuna uygundur. İstinaf olunan dava manevi tazminat davası olup feragat edilen ve tefrik edilen maddi tazminata ilişkin bu davada yargılama giderine hükmedilmesi olanaklı olmayıp, bu hususta tefrik edilen maddi tazminat davasında karar verilmiş olduğundan bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Ceza yargılamasında maddi vaka “Sanık …’un olay öncesinde tartıştıkları ve aracına tekmeyle vurması nedeniyle aracından av tüfeğini çıkartıp üzerine yürüyerek ateş ettiği müşteki …’ın maktul ile birbirlerine yakın bir konumda bulundukları sırada, sanığın aracı biraz ileriden döndürdükten sonra hızla üzerlerine gelerek aracı farkeden mağdur …’ın kenara kaçması, ancak aynı dikkat ve refleksi gösteremeyen maktulün kaçamaması nedeniyle aracın çarpması ile maktulün yere düşmesi, sanığın çarpmadan sonra durmadan olay yerinden ayrılması, hastaneye kaldırılan maktulün olay gecesi hastaneden taburcu edilmesi, geceyi evinde geçirmesine rağmen durumunun kötüye gitmesi, ertesi gün yeniden hastaneye yatırılıp 14 gün sonra hayatını kaybetmesi şeklinde gerçekleşen olayda sanığın hedef aldığı anlaşılan … ile çok yakın bir konumda duran maktule araçla çarpacağı muhtemel olmaktan öte mutlak bir netice olduğu gibi, eylemde kullandığı aracın niteliği, hızlanmak için bir miktar uzaklaşması, çarpma şiddeti ve hızı dikkate alındığında eylemi ile ortaya çıkan ölüm neticesine göre kastının öldürmeye yönelik olduğu” şeklinde kabul edilmiş ve kasten öldürme suçundan mahkumiyet kurulmuş karar yargıtay tarafından onanmıştır. Bu çerçevede davalının illiyet olmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. 6098 sayılı TBK m. 56 hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda; davalının kasten davacıların eşi ve babasının ölümüne sebep olduğu yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde mahkemece takdir olunan manevi tazminatın makul olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 uyarınca esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1212 Esas – 2018/207 Karar sayılı mahkeme kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b.1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.415,50-TL istinaf karar ve ilam harcından yatırılan 853,88-TL’nin düşümü ile eksik kalan 2.561,62-TL harcın istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 3. fıkrası gereği karar kesin nitelikte olduğundan kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b.1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 05/11/2020