Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/1547 E. 2020/61 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2018/1547
KARAR NO : 2020/61
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2018
NUMARASI : 2016/37 – 2018/167
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/01/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafça, müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 14/04/2014 vadeli 150.000 TL bedelli ve 10/05/2014 vadeli 150.000 TL bedelli iki adet çeke istinaden icra takibi başlatıldığını, icra takibinin iptali için İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasıyla dava açıldığını, yargılama sonucunda takibin iptaline ve konulan tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesince onandığını, ayrıca davalı tarafından yapılan başvuru üzerine, takip konusu çeklere ilişkin İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/531 D.iş Esas sayılı dosyasından 02/12/2013 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğini, bu kararın yine İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile işleme konulduğunu, karara itirazlarının değerlendirilerek, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiğini, davalı tarafından karar temyiz edilmiş ise de, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi tarafından ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına yönelik kararın onandığını, icra takibine ve ihtiyati haciz kararına ilişkin olarak hukuki yollara başvurulan süreçte, davalı tarafından, müvekkili firmanın faal olarak çalıştığı şantiyede ve Ankara ofisinde hacizler yapılarak mallarının kaldırıldığını, malların haciz ve muhafaza edilmesinin müvekkili firmanın faal olan şantiyesinde inşaat işinin icrasını engelleyerek durdurma noktasına kadar getirdiğini, bunun dışında haciz ve muhafaza edilen inşaat malzemeleri ve ofis eşyalarının kaldırılan yediemin deposundan geri alınması ve şantiye alanına getirilmesi için müvekkili firma tarafından birçok masraf yapıldığını, yapılan hacizlerin, şirket içindeki düzen ve elemanlarının çalışma koşullarını ve işyeri huzurunu bozduğunu, müvekkilinin itibarının zedelendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 18.370,85 TL maddi tazminatın haciz tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile 10.000 TL manevi tazminatın haciz tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 06/09/2016 tarihli dilekçesi ile, maddi tazminat yönünden dava değerini 63.200,85 TL olarak artırıp, tamamlama harcını yatırmıştır . Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/531 D.iş sayılı dosyasından, keşidecinin iflas erteleme talebinde bulunmuş olması, ihtiyati hacze konu çeklerin tahsilinin imkansız hale gelmesi, müvekkilinin alacağının teminatında değişiklik olması, borçlu şirketin borca batık hale gelmesi, hesap kat ihtarnamesi keşide edilerek borcun muaccel hale gelmesi ile vadesi gelmemiş alacak için usulüne uygun olarak ihtiyati haciz kararı alındığını, itiraz üzerine bu kararın kaldırılmasının, davalının bu kararı almakta kusurlu olduğu anlamına gelmeyeceğini, İstanbul … İcra Hukuk Mahkemesince sadece kambiyo senedinin vadesinin gelip gelmediği konusunda araştırma yapılarak usuli bir karar verildiğini, davacının takibe konu çekler nedeniyle borçlu olup olmadığı konusunda bir mahkeme kararı bulunmadığından, müvekkilinin başlattığı ve iptal edilen ihtiyati haciz ve icra takibinin haksız olduğu konusunda herhangi bir kanaat bulunmadığını, sorumluluğun kusura dayanan sorumluluk olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, maddi ve manevi tazminat koşulları oluşmadığını belirterek, davanın reddine, mahkemenin aksi kanatte olması halinde, davacının taleplerinin, davacıdan olan alacaktan takas ve mahsup edilmesine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; ….davalının, davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında vadesi henüz gelmemiş olan 14/04/2014 vadeli 150.000 TL bedelli ve 10/05/2014 vadeli 150.000 TL bedelli iki adet çek üzerinden kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla takip başlattığı, davacının takibe karşı iptali için İstanbul …İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasında açmış olduğu davanın kabulü ile takibin iptaline ve konulan tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 12.Hukuk Dairesi tarafından onandığı, yine davalı tarafından yapılan başvuru ile takip konusu çeklere ilişkin İstanbul 27. Ticaret Mahkemesinin 2013/531 D.iş sayılı dosyasından 02/12/2013 tarihinde ihtiyati haciz kararı alınarak bu kararın yine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında işleme konulduğu, karara karşı İstanbul 27. Ticaret Mahkemesinin 2013/531 D.İş sayılı dosyasında davacının itirazı üzerine 18/12/2013 tarihinde itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiği ve bu kararın da Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı, şu hale göre yapılan takibin haksızlığının Yargıtay incelemesinden geçen mahkeme kararları ile sabit hale geldiği, davacının iş bu davayı açarak haksız haciz sebebiyle maddi ve manevi zararının giderilmesini talep ettiği, dosyaya sunulan masraf belgeleri ve işçilere ait kayıtlar üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda dosyaya sunulan son rapora göre davacının 27/12/2013 tarihinde 15.030,00 TL yediemin ücreti ödemesi yaptığı, yine 20/01/2014 tarihinde 1.800,00 TL yediemin ücreti ödemesi yaptığı, hacizli mal nakliyesine yönelik 26/12/2013 tarihinde 12.980,00 TL ödeme yaptığı, 2.890,85 TL haciz masrafının bulunduğu ayrıca muhafaza işlemi sebebiyle çalışılamayan dönemde 30.363,96 TL işçi ücret ödemesinden kaynaklı zararının bulunduğu, her ne kadar işçi ücretleri yönünden işçilerin başka inşaatlarda görevlendirilebileceği yada başka çalışmalarda görevlendirilebileceği değerlendirilebilir ise de haciz ve muhafaza işleminin süresinin kısa olması bu süre içerinde tekrar başka işlerde değerlendirilme durumunun kabulünün mümkün olmadığı, muhafaza altına alınan demirin inşaatın başlangıç aşamasında olduğu dikkate alındığında demir olmaksızın inşaata devam olunamayacağı dikkate alınarak rapor doğrultusunda ve haciz masrafı yönünden faiz başlangıç tarihi taleple bağlı kalınarak -dava tarihi baz alınarak değerlendirilmek suretiyle- davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, yine manevi tazminat talebi yönünden haksız hacze dayalı muhafaza işleminin inşaat sahasında başka firmaların da bulunduğu ortamda gerçekleştirildiği göz önünde bulundurulduğunda davacının kişilik haklarının zarar gördüğü manevi tazminat şartlarının oluştuğu talep edilen manevi tazminat miktarının makul olduğu dikkate alınarak; “davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 15.030,00 TL yediemin ücretinin 27/12/2013 tarihinden, 1.800,00 TL yediemin ücretinin 20/01/2014 tarihinden, hacizli mal nakliyesine yönelik 12.980,00 TL’ nin 26/12/2013 tarihinden, 2.890,85 TL bakiye haciz masraf alacağının dava tarihinden, işçi alacağına yönelik olarak 30.363,96 TL nin 26/12/2013 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,davacının manevi tazminat davasının kabulü ile 10.000,00 TL nin 15/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararı davalı vekiline 11.04.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilince 12.04.2018 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş, gerekli istinaf harçları yatırılmıştır. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek, taraflarınca dava konusu çeklerden dolayı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak bu icra takibinin de, davacı şirket hakkında Ankara 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/340 E. sayılı dosyasında 14/01/2014 tarihinde verilen iflas erteleme kararı nedeniyle iptal edildiğini, dolayısıyla bu çeklerden doğan alacaklarını 14/01/2014 tarihinden itibaren tahsil edemediklerini ve müvekkilinin mağdur olduğunu, alacağın takibe koyulmasından sadece 1 ay sonra iflas erteleme kararı alınarak tüm malvarlığına tedbir koyduran borçlu şirketin bu durumunun bile İİK 257 (Vadesi gelmeyen alacaklara ilişkin hüküm) hükmünün uygulama alanı bulduğuna ilişkin kuvvetli emare oluşturduğunu, yalnızca vadesi gelmemiş çeklere ilişkin yapılan haczin, haksız haciz olduğuna kanaat getirilerek müvekkilinin,bu zarar kalemlerinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, davacının iflas erteleme davası nedeniyle alacağın tahsilini imkansız duruma düşürdüğünü, durum böyle iken, bir de müvekkilinin borçlu durumunda kalmasının, hukukun temel ilkeleri, mağdurun ve alacaklının korunması hususu ile bağdaşmadığını, manevi tazminat yönünden kusur sorumluluk söz konusu olup, mahkemece, davacı tarafın manevi tazminat talebi de yukarda yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilerek, konulan ihtiyati haczin haksız olup olmadığı, olayda manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığının gerekçeleri gösterilmek suretiyle bir neticeye bağlanması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, taraflarınca İİK md. 257/2. Maddesi uyarınca “vadesi gelmemiş alacak” için ve şartlarının oluşması nedeniyle ihtiyati haciz takibinin başlatıldığını, daha sonra itiraz sonucunda vadesi gelmemiş alacağın icra takibine konu olması sebebiye ihtiyati hacze itirazın kabul edilerek icra takibinin iptal edildiğini, mahkemeden usulüne uygun olarak alınan ihtiyati haciz kararının itiraz üzerine kaldırılmasının müvekkilinin kusurlu olduğu anlamına gelmeyeceğini, hali hazırda davacının borçlu olmadığına dair herhangi bir iddiası bulunmazken ihtiyati haczin haksız olduğu ve bu dönemdeki zararlarının müvekkili şirketten istenmesinin hukuki dayanaktan yoksun olup reddi gerektiğini, davacı işçilerinin, haczin yapıldığı dönemdeki ücret alacaklarının, müvekkili şirketten istenmesinin kabul edilemeyeceğini, diğer alacaklar için kabul anlamına gelmemekle birlikte, bu alacak kalemine itirazlarını tekrar ettiklerini, itiraz etmelerine rağmen haczedilen menkullerin, inşaatın durmasına sebebiyet verebilecek olup olmadıkları ya da bu menkullerin haczi ile iş programlarının eksik kalıp kalmadığı araştırılmadan tüm işçilerin işinin durduğuna dayanılarak sadece davacı tarafın beyanı ile tüm işçilerin ücret alacağının hesaplanmış olmasının hatalı olduğunu, bu alacağa ilişkin mahkemeye sunulan maaş badrolarının imzasız olduğunu söylemelerine rağmen mahkemece bu hususun gözardı edildiğini, varlığı ihtilaflı olan alacaktan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığını, hacizler neticesinde 56 işçinin çalışmamalarına karşı kendilerine ücret ödenmesi ve bunların müvekkili şirketçe tazmin edilmesinin talep edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gibi, hukuken de kabul edilemeyeceğini, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, eksik araştırmaya dayalı rapor esas alınarak verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; haksız ihtiyati haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafça istinaf edilmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, manevi tazminat yönünden davalının kötü niyetli veya ağır kusurlu olması ve zarar koşullarının oluşması gerekir. Somut olayda; İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/12/2013 tarih 2013/531 D.İş esas 2013/533 D.İş karar sayılı ihtiyati haciz haciz kararına istinaden davalı tarafça, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takip dosyası ile, davacı … Ltd. Şti, dava dışı … Ltd.Şti ve … aleyhine icra takibi başlatıldığı, davacı yönünden 14/12/2013 ve 15/12/2013 tarihlerinde menkul haczi yapılarak, haczedilen malların muhafaza altına alındığı, ihtiyati haciz kararına itiraz edilmesi üzerine İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/12/2013 tarihli kararıyla; ihtiyati hacze itirazın kabulü ile mahkemece verilen 02/12/2013 tarih 2013/531 D.İş esas 2013/533 D.İş karar sayılı ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verildiği, kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2015/2119 Esas 2015/12762 Karar sayılı 14/10/2015 tarihli ilamı ile onanmasına karar verildiği, davacı tarafça icra takibinin iptali için İstanbul … İcra Mahkemesinin … esas 2013/922 karar sayılı dosyası ile 09/12/2013 tarihinde dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda; İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/531 D.İş esas 2013/533 D.İş karar sayılı ihtiyati haciz haciz kararı ile takibe konu edilen 14/04/2014 keşide tarihli 150.000,00 TL ve 10/05/2014 keşide tarihli 150.000,00 TL’lik çeklere dayalı İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasındaki takibin çeklerin vadesinden önce takibe konu edildiği gerekçesi ile, takibin iptaline ve tüm hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, iş bu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 25/02/2014 tarih 2014/2534 esas 2014/5212 karar sayılı kararı ile onandığı anlaşılmaktadır. İstanbul 27. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/12/2013 tarih 2013/531 D.İş esas 2013/533 D.İş karar sayılı ihtiyati haciz haciz kararına binaen muhafaza altına alınan davacıya ait malların 27/12/2013 tarihinde davacı şirket çalışanına teslim edildiği görülmektedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda; haczedilen malların geri alınması ve hacizli malların nakliyesi için yapılan harcama tutarlarının 15.870,85 TL, hacizli malların yediemin ücretlerinin 16.830,00 TL, 14/12/2013-26/12/2013 tarihleri arası işçi ücretlerinin brüt olarak 30.363,96 TL olduğu belirtilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere; dava konusu ihtiyati haciz kararına dayanak çeklerin tanzim tarihleri 15/04/2014 ve 10/05/2014 olup, çeklerin düzenlenme tarihlerinden öncesine tekabül eden 02/12/2013 tarihli ihtiyati haciz kararına binaen 03/12/2013 tarihinde davalı aleyhine icra takibine başlanıldığı gözönünde bulundurulduğunda, alınan ihtiyati haciz kararı ve bu kararın infazının haksız haciz niteliğinde olduğu, haksız hacizden kaynaklanan maddi tazminat talebi için kusur şartı aranmadığı, dolayısıyla davacının haksız haciz nedeniyle uğradığı ve ispatladığı zarar kalemleri olan, haczedilen malların geri alınması ve hacizli malların nakliyesi için yapılan harcama tutarları ile yediemin ücretlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi dosya kapsamına uygun ve yerindedir. Ancak; davacının şantiyedeki bir kısım mallarının haczedilerek, muhafaza altına alınması nedeniyle şantiyede bulunan işçilerin çalışamadıkları, buna rağmen davacı tarafça ücretlerinin ödendiği ileri sürülerek işçilere ödenen ücretlerin davalıdan tahsili talep edilmiş ise de; bu iddianın ispatı yönünden dosyaya firma personel listesi ile bir kısım imzasız maaş bordroları ibraz edilmiş olup, firmada görevli tüm personelin, haciz uygulanan şantiyede çalışıp çalışmadıkları, çalışan var ise sayısı ve bu işçilerin talepte bulunulan tarihlerde davacıya ait başka bir işte çalışıp çalışmadıkları dosyada mevcut delil durumuna göre ispatlanamamıştır. Bu durumda mahkemece davacının işçi ücretlerine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken buna ilişkin talebin de kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. İhtiyati haciz kararına dayanak çeklerin tanzim tarihleri ve yasal ibraz süreleri dikkate alındığında; henüz ödeme tarihi gelmeyen çeklere istinaden ihtiyati haciz kararı alınarak icra takibi yapılmasında davalının ağır kusurlu olduğu, menkul haczinin açık alanda ve fiilen uygulandığı anlaşılmakla, olayın gelişim şekli, meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü, olay tarihi, tarafların kusur durumuna göre mahkemece takdir olunan manevi tazminat ve miktarının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/37 Esas 2018/167 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK; a-Davacının maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 15.030,00 TL yediemin ücretinin 27/12/2013 tarihinden, 1.800,00 TL yediemin ücretinin 20/01/2014 tarihinden, hacizli mal nakliyesine yönelik 12.980,00 TL’nin 26/12/2013 tarihinden, 2.890,85 TL bakiye haciz masraf alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, b-Davacının manevi tazminat davasının KABULÜ ile 10.000,00 TL nin 15/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, c-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 2.961,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 313,73 TL harç ile tamamlama harcı olan 171,00 TL harcın mahsubu ile kalan 2.477,17 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, d-Davacı tarafça yatırılan 29,20 TL başvurma harcı + 171,00 TL tamamlama harcı + 313,73 TL peşin harç olmak üzere toplam 513,93 TL harç giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, e-Davacı tarafça yapılan 1.402,35 TL yargılama giderinin davanın kabul edilen bölümü üzerinden hesaplanan 818,05 TL sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, f-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, g-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminatın kabul edilen bölümü üzerinden belirlenen 4.905,13 TL + manevi tazminat yönünden davanın kabulü nedeniyle 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, h-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminatın reddedilen bölümü üzerinden belirlenen 4.575,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, ı-Harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine, 2-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden yatırmış olduğu 1.232,90 TL istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 3-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 45,00 TL istinaf posta giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 5-Davalı tarafından yatırılan 150,00 TL istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333.maddesi gereğince ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına, 7-HMK’nın 359.maddesinin 3. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/01/2020