Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/14 E. 2018/849 K. 12.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/14
KARAR NO : 2018/849
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İSTANBUL ANADOLU 5.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/04/2017
NUMARASI : 2015/160 – 2017/431
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 12/06/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın alacak iddiasından dolayı müvekkil hakkında haciz yapılıp müvekkiline ait aracın muhafaza altına alınarak yediemine teslim edildiğini, müvekkilinin yasal süre içinde imza itirazında bulunduğunu ve takibin durduğunu, buna rağmen müvekkile ait aracın teslim edilmediğini, müvekkilinin maddi kayba uğradığını, bu nedenle müvekkilinin davalının haksız ve hukuka aykırı müracaatları nedeniyle uğradığı maddi zararın karşılanabilmesi için 28.260,75 TL maddi tazminatın , kambiyo takibine müstenid bono altındaki imzanın müvekkiline ait olmadığının tespit edildiği tarih olan 03/12/2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilinin manevi zararlarının bir nebzede olsun telafisi için 5.000 TL manevi tazminatın fiili haciz tarihi olan 19/04/2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil firmanın kendisine ciro yolu ile intikal etmiş olan çekin karşılıksız çıkması üzerine; ihtiyati haciz kararı aldırıp davaya konu aracı haczederek resmi yediemine teslimini sağladığını, davacının imzasını inkar etmesi nedeniyle İcra Hukuk Mahkemesince yapılan imza incelemesi sonucunda; çekteki imzanın keşideci-davacıya ait olmadığının anlaşıldığını ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, müvekkilinin ciro yolu ile teslim aldığı çekteki keşidecinin imzasını inceleme ve doğruluğunu araştırma imkanı olmadığını, karşılığı çıkmayan bir çeke ilişkin olarak en hızlı şekilde işlem yapmak için hukukun öngördüğü şekilde hareket ederek haciz işleminin yapılmış olmasını sağlaması nedeniyle müvekkilinin kusurlu olarak kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin aracın iyi muhafaza edilmemesinden müvekkilinin sorumlu olmadığını, icra müdürlüğünün sorumluluğu altında olduğunu, müvekkiline karşı husumet yöneltilmesi haksız ve usulsüz olduğunu, bu nedenlerle öncelikle zamanaşımı ve husumete yönelik itirazlarının değerlendirilmesi ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TOPLANAN DELİLLER: Mahkemesince İstanbul Anadolu 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/425 esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu ..İcra Müdürlüğünün … Talimat dosyası, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün .. esas sayılı dosyası getirtilerek incelenmiş, bilirkişi raporu alınmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : İlk derece mahkemesince, davalı menfi tespit davasına konu alacağa konu senetle ilgili yaptığı takipte davacının … plakalı aracını muhafaza altına alıp yediemine teslim ettiği, aracın yediemine tesliminde hasarsızlığı konusunda tespit bulunmakla araçta sonradan oluşan hasarın davalının sorumluluğunda bulunmayacağı, davacının araç çekme , otopark bedeli ve harç bedeli olmak üzere toplam 21.852,00 TL maddi tazminat miktarını davalıdan talep edebileceği gerekçesiyle maddi tazminatın dava tarihinden itibaren faiziyle, davalının menfi tespit dosyasında ortaya çıktığı üzere sahteliği tespit edilen bono ile icra takibine girişip haciz işlemi gerçekleştirmesi sonrasında davacının elem ve ızdırabın karşılığı olarak kısmen de olsa teskin duygusu yaratmaya yönelik manevi tazminat talebinin kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; hükme esas alınan raporda hasar bedelinin tanzim edilen teslim tutanağı gerekçe gösterilerek talep edilemeyeceğinin belirtildiğini, ancak aracın fiilen haczedilmiş şeklinin 29/04/2009 tarihli tutanakla sabit olduğunu, davalı yanın haksız ihtiyati haczi nedeniyle aracın sağlam ve kullanılabilir çalışır vaziyette haczedilip ve yediemine çekildiğini, İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/123 D.iş sayılı dosyasıyla araçta meydana gelen zararın, eski hale getirilmesi için yapılacak işçilik ve parça masrafın tespiti ve araçta oluşan değer kaybının bilirkişi marifetiyle tespitinin talep edildiğini ve alınan rapor neticesinde 6.408,00 TL aracın parça değişim, onarım ve işçilik masrafı çıkarıldığını, raporun hukuka ve hakkaniyete, hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bilirkişinin görüşünün kabulü durumunda aracın muhafaza altına alınıp yıllarca yedi eminde kaldığı ve tespit tarihi olan 11/12/2014 tarihine kadar araçta meydana gelen zarar 6.408,00 TL olduğu, ancak 19/03/2015 tarihinde teslim alındığı esnada aracın sağlam ve noksansız hale geldiği sonucunun çıkacağını, icra memurları tarafından düzenlenen ve memur talimatı sonucunda imzalanan tutanağın aracın teslimine ilişkin olduğunu, aracı yediemine davalının çektirdiğini, davalının haksız ve hukuka aykırı işlemleri sonucu fiilen haczedildiğini, ileri sürerek hükmün red edilen kısmının kararın kaldırılarak davanın tam kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz etmelerine rağmen yerel mahkeme tarafından bu husus dikkate alınmadığını, eksik inceleme yapılarak yediemin masraflarının müvekkiline yükletildiğini, bilirkişi raporunda hasarla ilgili masraflar hususunda ayrıntılı bilgiler yer almasına rağmen yedieminlik masrafları konusunda herhangi bir açıklama yapılmadığını, yalnızca sonuç kısmında harç, araç çekme ve otopark bedelinin müvekkilinden istenebileceğinin belirtildiğini, müvekkili şirketin kendisine verilen senedi tahsil edemediği için yasal yollara başvurduğunu, bu süreçte yasaya veya hukuka aykırı hiçbir işlem yapmadığını, senetteki borç tutarınca ihtiyati haciz kararı alınarak ve dava konusu aracın haczedildiğini, borçlu tarafından imza itirazında bulunulduğu ve İstanbul Anadolu 13. (Kapatılan Kadıköy 3) İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/877 E. sayılı dosyası ile imzanın davacıya ait olmadığına dair karar 03.12.2009 tarihli celsesinde verildiğini, müvekkili şirketin ciro yolu ile teslim aldığı bonodaki keşidecinin imzasını inceleme ve doğruluğunu araştırma imkanı olmadığı gibi imzanın davacıya ait olduğunu bilme imkanın da olmadığını, dosyanın Yargıtay’a gönderilmeksizin 2010 Şubat ayında kesinleştiğini, bu aşamadan sonra iptal edilen takip nedeniyle hacizlerin devam etmesinin söz konusu olmadığını, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2012/1747 E., 2012/22466 K. sayılı ve 26.6.2012 tarihli kararında “İcra mahkemesince imzaya itirazın kabulü kararı ile icra takibi durur (m. 170,III c.2 ). İtirazın kabulü kararının kesinleşmesi üzerine icra takibi iptal edilir. Borçlunun malları haczedilmiş ise, haciz kalkar; borçludan haczedilen para alacaklıya ödenmiş ise, icra dairesi, “ayrıca hükme hacet kalmaksızın” ödediği parayı alacaklıdan geri alır ve borçluya öder ” dendiğini, dava konusu olayda da anılan kararın uygulama alanı bulduğunu, İstanbul Anadolu 13. (Kapatılan Kadıköy 3.) İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/877 E. sayılı dosyasının Şubat 2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine takibin iptal edildiğini ve dosyada mevcut hacizlerin de düştüğünü, davacının bu noktadan sonra araç üzerindeki haczin kaldırılmasını ve aracın kendisine teslim edilmesini icra dairesinden talep etme imkanın bulunduğunu, davacı tarafından böyle bir talepte bulunulmaması ya da talep edilip icra dairesi tarafından bu talebin reddedilmiş olması halinde sorumluluğun müvekkiline yükletilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, Kadıköy … İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyasının onaylı suretine göre davacı tarafından, haczin kaldırılması ve aracın teslimine yönelik herhangi bir talepte bulunulmadığını, dosyanın icra dairesi tarafından 17.12.2010 tarihinde kapatıldığını, davacı vekili tarafından takibin iptali ve araç üzerindeki haczin düşmesinden yaklaşık 2,5-3 sene sonra menfi tesbit davasının açıldığını, menfi tesbit davası sonucunda imzanın davacıya ait olmaması nedeni ile borçlu olmadığına karar verilerek, müvekkili şirketin %40 tazminat ödemeye mahkum edildiğini, müvekkili şirket alacağına kavuşamadığı bu tazminatı da ödediğini, menfi tespit davasının açılmasına kadar geçen sürede icra dosyasında başkaca herhangi bir işlem yapılmadığını, menfi tesbit davasının kesinleşmesinden yaklaşık 9 ay sonra aracın teslim alındığını, aradan geçen bu süreçte işleyen yediemin ücretinin müvekkiline yükletilemeyeceğini, bunun yanı sıra yine İİK 106 ve 110. maddeleri gereği de haczin düştüğünü söylemek mümkündür. Şöyle ki; söz konusu hacizli araç bir taşınır olduğundan 6 ay içerisinde satışının istenmemesi veya satış avansının yatırılmaması durumunda haczin kendiliğinden düşmüş olacağını, İcra İflas Kanununun imzaya itirazı düzenleyen 170/1. fıkrasının son cümlesinde “Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz” şeklinde belirtildiğini, dolayısıyla hacizler ve hacizlere işleyen sürelerin devam edeceğini, yeddiemin ücreti ve masrafları konusunda müvekkili şirketin kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek ve aksi kabil olmamak kaydıyla bir sorumluluktan bahsedilecekse dahi araç haczinin düştüğü tarihe kadar ki yeddiemin ücretinin esas alınması gerektiğini, yeddiemin ücretinin hesaplanmasında ise her yıl Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen, depo ve garajlarda muhafaza edilen mahcuz mallar için alınacak ücret tarifesine uyulması gerektiğini, ciro yoluyla edinilen senedin miktarı 18.000,00-TL iken bu miktarı aşacak şekilde 21.852,00-TL değerinde yedieminlik masrafına hükmedilmesinin hukuka aykırılık teşkil edeceğini, manevi tazminat için ise Medeni Kanunda kişilik haklarının zedelenmiş olması şartı arandığını, müvekkilinin ihtiyati haciz kararını alabilmek için gerçeğe aykırı bir beyanda bulunmadığını, müvekkiline yükletilecek herhangi bir kusur bulunmadığını ileri sürerek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava haksız takip ve haciz nedenine dayalı manevi tazminat ve aracın haciz nedeniyle otopark ücreti ile çekici masrafı ile icra dosyalarına ödenen harçların ve muhafaza altında iken araçta oluşan zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkindir.
Dosya kapsamından; davalı alacaklı tarafından 02.01.2009 düzenleme ve 30.03.2009 ödeme tarihli 18.000,00TL bedelli bonoya dayanılarak ihtiyati haciz kararı alınarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, 29.04.2009 tarihinde davacının … plaka sayılı aracının haczedildiği, 19.03.2015 tarihinde aracın davacıya teslim edildiği, araçtaki hasar tespitinin İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/123 D.iş sayılı dosyasıyla yapıldığı, davacının araç için 17.000,00 TL yedieminlik ücreti ödeyerek aracı teslim aldığı, incelenen Kadıköy 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/877 Esas sayılı dosya içeriğinden davacının takip nedeniyle imzaya itiraz davası açtığı, yapılan bilirkişi incelemesine göre imzanın davacıya ait olmadığı saptanarak 03.12.2009 tarihinde davanın kabulü ile takibin davacı yönünden durdurulmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeksizin 05.02.2010 tarihinde kesinleştiği, davacı tarafından açılan menfi tespit davası sonunda İstanbul Anadolu 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/425 Esas, 2014/122 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne ve davalının senetteki ciro silsilesi itibariyle kendisinden önce gelen davacıya ait cironun davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğu gözetilerek % 40 tazminata hükmedildiği, kararın kesinleştiği görülmüştür.
Somut olayda, duran icra takibinin alacaklının takibe devam etmesine engel olduğu düşünüldüğünde icra dosyasının aslının incelenerek davacı- borçlu tarafça takibin davacı yönünden durdurulması kararından sonra aracın tesliminin talep edilmediğinin görülmesi halinde bilirkişilerden ek rapor alınması gerektiği anlaşıldığından tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılarak belirtilen hususlar kapsamında yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvurusunun KABULÜNE, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/160 Esas, 2017/431 Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA, dosyanın açıklanan hususlar kapsamında yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine İADESİNE,
2-Tarafların istinaf başvurusu kabul edildiğinden, taraflarca peşin yatırılan istinaf karar harcının kendisine iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 100,00 TL, davalı tarafından yatırılan 342,00 TL istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333.maddesi gereğince kendilerine iadesine,
5-Taraflarca yapılan istinaf giderlerinin ilk derece mahkemesinde verilecek esas hükümde değerlendirilmesine
6-Karardan birer suretin ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 12/06/2018