Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2018/1052 E. 2019/877 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1052
KARAR NO : 2019/877
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2017
NUMARASI : 2015/729 – 2017/1014
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/05/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından müvekkilleri aleyhine haksız rekabet iddiasıyla Bakırköy 1. ATM nin 2009/104 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, ve mahkemece davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiğini, müvekkillerinden …’ün, diğer müvekkili olan şirketin yetkilisi ve ortağı olduğunu, müvekkillerinin, dava süresince davalı tarafın kötü niyetli iddiaları sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradığını, müşteri kaybı nedeniyle müvekkili şirketin ticari hayatında zarara yol açtığını belirterek, 250 TL menfi zararın, 250 TL müspet zararın, 10.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, kendileri tarafından açılmış olan dava ile davacılar zararı arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacı tarafça, hem menfi hem müspet zararının istenilmesinin yasal dayanağının bulunmadığını, manevi tazminat da talep edilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince Yapılan Yargılama Sonucunda; “…Davalının, davacı aleyhine, Bakırköy 1. ATM ‘de açmış olduğu, haksız rakabete ilişkin davada, hükmün gerekçesinde “şirkette çalışan davalı …’ün karşılıklı anlaşma sonucu iş akdinin fesh edilmesi, benzer nitelikte ürünler üreten bir firma kurup çalışmasını sürdürmesi…, davacının bir kısım müşterilerine satış yapması, haksız rekabet oluşturmaz.” gerekçesi ile hüküm kurulduğu, davalının davacıyı zarara uğratmak kastı ile haksız fiilde bulunduğuna dair delil olmadığı, davalının Anayasal hakkı olan hak arama özgürlüğünü kullandığı gerekçesiyle, Davanın Reddine” karar verilmiştir.Karar davacılar vekiline 23.02.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, davacılar vekilince sunulan 09.03.2018 tarihli dilekçeyle istinaf başvurusunda bulunulmuş, gerekli istinaf harçları yatırılmıştır.Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, mahkemece dava ve replik dilekçelerinde belirttikleri hususlarda yeterli araştırma yapılmaksızın, eksik inceleme ve değerlendirme ile karar verildiğini, tanık listesi ibraz etmelerine rağmen, tanık delilleri dikkate alınmaksızın dosyanın direkt bilirkişiye gönderildiğini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde belirttikleri tanıkları dinlenildikten ve müvekkili … duruşmada isticvap edildikten sonra bilirkişiden ek rapor alınması taleplerinin de reddedildiğini, bilirkişi raporunda ” Davacılar aleyhine haksız rekabet davası açılmasına bağlı olarak hangi şirketle olan ticari ilişkilerinin, ne şekilde sekteye uğradığı, davanın açılması ile hangi müşterilerinin kaybettiğine dair hiçbir somut açıklama yapılmamıştır. Bu hususlar ticari defter kayıtlarından tespit edilebilecek hususlar değildir.” denildiğini, bahsedilen hususlar ancak tanıkla ispat edilebilecek olup, yerel mahkemenin kararı çerçevesinde ispat imkanlarının oluşmadığını, mahkemece tanık delillerinin dikkate alınmadığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, Av….’ün 2011 yılından beri Av…. ait … sigortalı avukatı olduğuna dair Sigortalı İşe Giriş bildirgesinin, taraflarınca sunulduğunu, avukatlık hizmetinin Av. … sahibi olduğu hukuk ofisinden görevlendirilen Av. … tarafından verildiğini, Av…. kontrol ve gözetiminde gerçekleştiğinin ortada olduğunu, ancak buna rağmen mahkemece, gerekli inceleme yapılmadan, bilirkişinin bu konudaki eksik ve hatalı raporu dikkate alınarak karar verildiğini, herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu, mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, müvekkillerinin, Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2009-2013 yılları arasında görülen dava sürecinde, davalının mesnetsiz ve kötü niyetli iddialarıyla hem maddi hem manevi zarara uğradıklarını, müvekkilerinin, dava sürecinde 2011 yılında içinde ve/veya sonrasında Beylikdüzü Belediyesi’nden almış olduğu ihale dolayısıyla piyasaya 400.000,00 TL borçlandıklarını ve icra takiplerine maruz kaldıklarını, müvekkillerinin işlerini yapıp teslim etmesi ve hak edişlerine kavuşmasının kötü niyetli davalı şirket tarafından engellendiğini, müvekkillerinin davalı şirketin eylemleri nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını, itibarlarının sarsıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Dava; haksız dava açılması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davalı tarafça, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/104 Esas 2013/26 Karar sayılı dosyası ile davacılar aleyhine haksız rekabete dayalı olarak dava açılması ve yargılama sırasında ileri sürülen iddiaların, maddi ve manevi zarara yol açtığı belirtilerek, davacılar lehine tazminata karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafça istinaf edilmiştir.Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/104 Esas 2013/26 Karar sayılı kararının incelenmesinde; davacının …, davalıların …ve … olduğu, dava dilekçesinde, davalı …’ün uzun yıllar davacı firmada çalıştığı ve müşteriler ile birebir ilişki kurduğu, tahsilat yaptığı, malları pazarladığı, 2008 yılı başı itibariyle kendi işini kuracağı nedeniyle işten ayrılmak istediği, karşılıklı olarak iş akdinin fesholunduğu, daha sonra bilgisayarda kayıtlı bir takım bilgilerin kayıp olduğunun fark edildiği, adı geçenin kurduğu diğer davalı şirketin aynı özellikleri taşıyan emsal ürünler ürettiği, bunun üzerine bazı bilgi ve örneklerin çalındığından şüphelendikleri, zarar uğradıkları, ticari sırları ve müşterilerinin hukuka ve ahlaka aykırı olarak ele geçirildiği, haksız rekabet suretiyle davacının zarara uğratıldığı belirtilerek haksız rekabetin önlenmesi ile maddi ve manevi tazminata karar verilmesinin talep edildiği, mahkemece bilirkişi raporu alınarak verilen kararın gerekçesinde, bir süre davacı şirkette çalışan davalı …’ün daha sonra karşılıklı anlaşma sonucu iş akdinin feshedilmesi benzer nitelikte ürünler üreten bir firma kurup çalışmasını sürdürmesinin başlı başına haksız rekabet oluşturmayacağı, haksız rekabet için dürüstlük kuralına aykırı davranmanın ön koşul olduğu, davacının ürettiği ürünlerin davacı tarafından geliştirildiği, bunların davalı tarafından yeni firmaya taşındığının ispatlanmadığı, ticari defterlerin incelenmesinde; davacının bir kısım müşterilerine satış yapıldığının belirlendiği, ancak bunun da başlı başına haksız rekabet oluşturmayacağı belirtilerek davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/16862 Esas 2014/18556 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.Mahkemece alınan 16.11.2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalının, davacılar aleyhine Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/104 Esas sayılı dosyasından açmış olduğu haksız rekabet davası nedeniyle, davacıların söz konusu davadan kaynaklanan menfi ve müspet bir zararının tespit edilemediği, söz konusu serbest meslek makbuzunu düzenleyen Av…. gerek iş bu davada, gerekse Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/104 Esas sayılı dosyasında vekil olarak ismi geçmediği gibi söz konusu avukata ait herhangi bir vekaletnamenin de sunulmadığının tespit edildiği belirtilmiştir. Hak arama özgürlüğü, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen ve korunan özgürlüklerdendir. Herkesin yargı mercileri önünde iddiada bulunma, savunma yapma özgürlüğü vardır. Ancak bu haklar kullanılırken amacı içinde kullanmalı ve sınırları aşılmamalıdır. Bir davanın açılması veya görüşülmesi sırasında verilen dilekçelerde kullanılan sözler kişisel hakları zedeleyici nitelikte bulunsa bile, iddia ve savunma sınırları aşılmış olmadıkça TBK 58. (BK. 49) maddesi kapsamına giren bir haksız eylem olarak nitelendirilemez. İddia ve savunmanın dışında kalan ve bunlarla ilgisi bulunmayan ve hakaret içeren sözler bu kuralın dışında kalır. Somut uyuşmazlıkta; tüm dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere, davacı …’ün daha önce davacı şirkette çalıştığı, bilahare karşılıklı anlaşma sonucu iş akdinin feshedildiği, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/104 Esas 2013/26 Karar sayılı dosyasında, davacı …’ün, davalı şirket ile benzer nitelikte ürünler üreten bir firma kurup çalışmasını sürdürdüğü, davalının bir kısım müşterilerine satış yaptığı, ancak bu hususların başlı başına haksız rekabet oluşturmayacağı, davalının ürettiği ürünlerin davacı tarafça geliştirildiği, bunların davacı tarafından yeni firmaya taşındığının ispatlanmadığı gerekçesi ile davanın reddedildiği dikkate alındığında, davalı tarafça davacılar aleyhine haksız rekabet hükümleri uyarınca dava açılması için bir kısım emarelerin bulunduğu, dava açılması makul sebebe dayandığından, söz konusu dava nedeniyle davacıların maddi ve manevi zarara uğradıklarının kabul edilemeyeceği, bu haliyle dava açılması ve yargılama sırasında bu hususla ilgili iddialarda bulunulması haksız fiil ve haksız dava olarak nitelendirilemeyecek olup, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosya kapsamı dikkate alındığında, tanık dinlenilmesinin neticeye etkili olmayacağı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/729 Esas 2017/1014 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacıların istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile 8,50 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, HMK’nın 302.maddesinin 5.fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, 3-Davacılar tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Davacılar tarafından yatırılan 100,00 TL istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra HMK’nın 333.maddesi gereğince ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, tarafınca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, manevi tazminat yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere, maddi tazminat yönünden HMK’nın değişik 361/1 maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/05/2019