Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2023/796 E. 2023/2839 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/796
KARAR NO: 2023/2839
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2023
NUMARASI: 2023/3 2023/50
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki davada Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, “…Dava, Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla açılmıştır. Takip konusu alacak faturaya dayalı olup davacı, dava dilekçesinde davalı ile ticaret yaptıklarını beyan etmekle taraflardan ikisi de tacir sayılmaktadır…Gaziosmanpaşa Adliyesi yargı çevresi içerisindeki ticari davalara bakma görevinin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine ait olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince, “…uyuşmazlığın itirazın iptali istemi talebinden kaynaklandığı, Mahkememizin 06/01/2023 tarihli tensip tutanağı gereğince ilgili kurumlara müzekkerelerin yazıldığı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce davacı …’in gerçek kişi ticari işletme/tacir kaydının bulunmadığı, limited, kollektif ve komandit şirket kaydının da bulunmadığının bildirildiği, Kozyatağı Vergi Dairesince davacı …’in işletme usulüne göre defter tuttuğunun bildirildiği, ticari kazançlar toplamının 24.636,38-TL olduğunun bildirildiği, fatura tarihine göre talebinin VUK 177. md. kapsamında belirlenen sınırları aşmadığı, davanın niteliği itibariyle 6102 sayılı TTK’nun 4 ve 5. maddelerinde tarif edilen ticari davalardan sayılmadığı, davanın TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan olmadığı, esnaf işletmesi gelir düzeyini aşmayan davada, davacının tacir olduğuna karar verilemeyeceği” denilmek suretiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir.TTK’nın 14. maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkar, ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağıya gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. 19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Vergi Usûl Kanununun 178. maddesine göre, birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar(VUK 176). Davacının esnaf sayılabilmesi için kazanç unsuru yanında, iktisadi faaliyetlerinin nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmalarına dayanması, kazançlarının ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olması ve esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil(berber, terzi gibi) olması gerekmektedir. Somut olayda, mahkemece kurumlara yazılan yazı cevaplarına göre, davacının esnaf ve ticaret sicil kaydının bulunmadığı, vergi mükellefiyet kaydı ise kurye hizmetlerine ilişkin olup, kazancının VUK 177. madde sınırlarını aşmadığı görülmektedir. Dosya kapsamından, davacı adına kayıtlı 50 cc altı motobisiklet şeklinde geçen araç kaydı bulunduğu, bundan başka kuryelik hizmeti yapabilecek bir araç kaydı olduğu görülmemektedir. Davacının tacir sıfatını haiz olduğunu gösterir başkaca bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır. Bu durumda, davacının karine olarak tacir olduğunun kabulü doğru değildir. Buna göre davanın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Gaziosmanpaşa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 08/11/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere