Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2023/338 E. 2023/2479 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/338
KARAR NO: 2023/2479
KARAR TARİHİ: 04/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2021/186 2021/221
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 30. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, “…davalının savunması gereği davacının ticari ilişkisinin bulunduğunu iddia ettiği … firması ile arasındaki ticari ilişkinin mevcudiyeti incelenmeli, davacının ticari vekil yahut ticari temsilci olup olmadığı, bu sıfatla hareket edip etmediği değerlendirilmelidir. O halde somut olayımızda esasen ticari vekillik ve ticari temsilcilik hükümlerinin uygulanacağı gözetildiğinde, söz konusu hususların Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmesi nedeniyle somut dava mutlak ticari dava niteliğinde olduğu” denilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Ticaret Mahkemesince, “…davanın menfi tespit davası olduğu, dava dilekçesindeki anlatımda, davacı tarafça davacının davalı şirket ile herhangi bir ticari ilişkisinin bulunmadığı, davacının oğlu ile davalı şirket arasında alışveriş yapıldığı belirtilmiş, her ne kadar davalı tarafça davacının … firmasının yetkilisi gibi hareket ettiği savunulmuş ise de; Ankara Ticaret Odasından gelen müzekkere cevabına göre davacı gerçek kişinin ortağı veya yetkilisi olduğu herhangi bir ticari şirket olmadığı, dolayısıyla davacının tacir olmadığı, davacının oğlunun davalı taraf ile ticari ilişki içinde bulunması hususunun ticari temsilcilik anlamında davacı gerçek kişiyi bağlayıcı bir durum olmadığı, kaldı ki bu hususun genel mahkemede yapılacak irdeleme sonucunda aydınlatılabileceği, dava türü bakımından TTK’da sayılan mutlak ve nispi ticari davanın şartlarının oluşmadığı” gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı vermiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir.Aynı Yasanın 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.”,Aynı Yasanın 11/1. maddesinde, “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.”, Aynı Yasanın12/1.maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir.”, 3.fıkrasında ise, “Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” , Aynı Yasanın 39. maddesinde, “Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri, ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır.”,Aynı Yasanın 53. maddesinde, “İşletme sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan adların da sahipleri tarafından tescil ettirilmesi gerekir”, BK’nın 547. maddesinde, “Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir. İşletme sahibi, ticari temsilcilik yetkisi verildiğini ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır; ancak ticari işletme sahibinin ticari temsilcinin fiillerinden sorumluluğu, tescilin yapılmış olmasına bağlı değildir.” şeklinde düzenlemeler mevcuttur. Somut olayda, davacı taraf, aleyhine yapılan icra takibine konu alacağın herhangi bir hukuki dayanağının bulunmadığı, taraflar arasında herhangi bir alacak-borç ilişkisinin mevcut olmadığını iddia ederek iş bu menfii tespit davasını açtığına ve davalı şirket tarafından da, müvekkil şirket ile … arasındaki ticari ilişkinin her safhasında, davacının, … firmasının yetkilisi gibi davranarak bahse konu borçtan şahsen sorumlu olduğu savunulduğuna göre; … isimli ticari işletmenin borçlarından, (gerçek kişi tacir kaydı bulunmayan) davacının, cevap dilekçesinde bahsedilen davranışları nedeniyle sorumlu olup olmadığı, bir başka ifadeyle, davacının ticari işletme sahibiymiş gibi hareket ederek, sözü geçen firmanın borçlarından, davalı şirkete karşı tacir gibi mesul olup olmadığı veyahut sorumluluğunun ticari temsilcinin iş ve işlemleriyle sınırlı kalıp kalmadığı meseleleri, Ticaret Kanununun ticari işletme hukuku ve bu bapta düzenlenen tacir sıfatına ilişkin hükümler kapsamında değerlendirilecek olduğu gibi, TTK 4/1-c maddesinde, ticari temsilciler.. için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554 maddelinden doğan hukuk davalarının ticari dava sayılıyor oluşundan ötürü uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinde çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 04/10/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere