Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2023/2190 E. 2023/2491 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2190
KARAR NO: 2023/2491
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/05/2023
NUMARASI: 2023/180 2023/187
TALEP: REDDİ HAKİM
Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur. Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresi içerisinde verilen istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Taraflar arasında görülen dava sırasında Davacı … vekili tarafından sunulan ret dilekçesinde özetle;üye hakim …’in 01.12.2022 tarihli ön inceleme duruşmasında BAM 12 HD’nin kesin kararına rağmen aksi yönde yaklaşımı ve oyunun tarafsız olmadığını ortaya koyduğunu ve bu nedenle reddini gerektirdiğini, kayyum atanmasına konu olguda hiçbir değişiklik olmadığını, Üye Hakimler … ve …’in 15.12.2022 tarihli kararla davalının pay defterine kendi kendine yazdığı yazıları MHK md. 222/3 hilafına delil kabul ettiklerini ve dosyada olmayan ciroların kontrol edilmiş gibi gerekçe yazılarak kesin nitelikteki BAM kararını dosyaya ve hukuka aykırı olarak kaldırmaları tarsızlıklarının ihlali olduğunu, BAM 12 HD’nin “kayyum atama kararına dayanak teşkil eden olguda hiçbir değişiklik olmadığı”ndan Üye Hakimler … ve …’in 15.12.2022 tarihli kararla BAM kararının olguda hukuki değişiklik gerekçesiyle kaldırılmasının yetki gasbı ve tarafsızlığın ihlali niteliğinde olduğunu, üye hakimler … ve …’in 15.12.2022 tarihli kararda “gelinen aşamada davalı şirkete ait hisselerin %100’ünün davacı mirasçı dışındaki üçüncü kişilerin uhdesinde bulunduğu” kabulü, … esas numaralı davanın konusunu teşkil eden %5 bakımından daha şimdiden karara varıldığına işaret ettiğini, ihsası rey niteliğinde olduğunu, tarafsızlığın açık ihlali nedeniyle red talebinin kabulünün gerektiğini, %95 hisse için hiçbir belge ve/veya senet sunulmadığını ve %5 için de sahtelik iddiasında bulunulduğunu, üye hakimler … ve …’in ciroları kontrol ettiğini, pay defterine kaydedilenlerin ciro silsilesi itibarıyla görünüşte yetkili hamil oldukları şeklindeki gerekçelerinin dosya kapsamına ve gerçeğe aykırı olduğunu, üye hakimler … ve …’in 15.12.2022 tarihli kararla HMK 222/3’deki “kişinin düzenlediği belgenin kendi lehine başkası aleyhine kullanma yasağı” hilafına davalı Şirket yönetiminin sahteliği raporlanan belgelerle ele geçiren şahsın kafasına göre yazdığı pay defteri kayıtlarını makbul kabul etmesinin hukuka ve tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu, şirket yönetimini sahteliği raporlanan belgelerle ele geçiren şahsın kafasına göre yazdığı pay defteri kayıtlarını HMK md. 389’a göre “durum değişikliği” sayan Üye Hakimler … ve …’in, “davalı şirket yöneticisi dahil tüm hisselerinin deftere kayıtlı kişiler olmadığının tespitine” dönük davayı evleviyetle “hukuki durum değişikliği” kabul etmeleri gerektiğini, üye hakim …’la birlikte 09.01.2023 tarihli kararla aksi yolda karar vermelerinin hukuka ve tarafsızlık ilkesine aykırı olduğunu, dava hakkında görüş bildirmek üzere temsilcinin süre talep etmesi dava ve talep haklarını kaldırmadığı halde üye hakimler … ve …’ın bunu gerekçe yaparak tedbir talebi hakkında geciktirici karar aldıklarını ve bu durumun hukuka aykırılığın ve tarafsızlığın ihlali niteliğinde olduğunu, üye hakim …’nun adli tatilde kurulan heyete başkanlık ettiğini, verdiği ve gerekçesini yazdığı 05.08.2022 tarihli kararı hakimi red gerekçelerinden ayrı olarak tarafsız olmadığına dair şüpheleri teyit ettiğini, Başkanın muhalif oyuna karşılık karar alan üye hakimler … ve …’un oylarıyla alınan 14.09.2022 tarihli kararı reddedilen hakimlerin tarafsız davranmadıklarını tekraren teyit ettiğini, izah olunan sebeplerle mahkemenin üye hakimleri …, … ve …’ın tarafsızlıklarından ciddi manada şüpheyi gerektiren açıklanan HMK md. 36 kapsamında kalan eylemleri sebebiyle reddine dair talebin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Hakimin reddi HMK’nın 36. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, HMK 36.maddesi hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde taraflardan birinin hakimi reddedebileceğini, hakimin de bizzat çekilebileceğini hükme bağlamıştır. Yine aynı maddede, davada iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması, davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği helde görüşünü açıklamış olması, davada tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hakim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması davanın dördüncü derece de dahil yan soy hısımlarına ait olması, dava esnasında iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması hallerinde hakimin reddi sebebinin varlığının kabul edileceği düzenlenmiştir.Yukarıda belirtilen red sebepleri sınırlı olmayıp, HMK 36.maddesinde belirtilmeyen ancak hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren başka sebeplerin de hakimin reddini gerektireceği açıktır.HMK 41.maddesi red sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemiş ise red talebinin, reddi istenen hakim tarafından geri çevrileceğini düzenlemiş olup, hakimin reddini talep eden tarafın red sebebine ilişkin mutlak bir ispat vasıtası olarak delil göstermesi zorunlu olmayıp, red sebebine ilişkin emareler de yeterlidir. Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. (Anayasa m.9) Hakimler görevlerinde bağımsızdır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bu nedenle hakimler önüne gelen uyuşmazlıkları kanuni çerçevesinde çözmek zorundadırlar. Bu işlemi yaparken hakim bir olay ile ilgili kuracağı hükümle tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp hedefleyerek çalışmalı, kanunlardan aldığı güçle hareket etmelidir. Hakim tarafların geçerli ve kanuni delillere dayanmayan soyut iddiaları karşısında başkalarına ve kendisine yabancı kalarak hukukun ne dediğini söyleme yetkisini kullanıp, yargılama işlemi ile yargı kararlarının kişisel görüş, inanç ve duyguların aracı olamayacağını, aksine hakimlerin yansız ve kanunlardan aldığı güçle adaleti sağlamaya çalıştığını davanın taraflarına inandırmalıdır. Yargılama sırasında, taraflardan birinin mahkeme hakimi hakkında şikayette bulunması veya aleyhine dava açması veya mahkeme hakiminin davanın taraflarından biri hakkında şikayette bulunması (suç duyurusunda bulunması) HMK.nın 36/1-d maddesindeki “davalı olmak” anlamında yorumlanamaz. Suç duyurusunda bulunulması hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep olarak da düşünülemez. Dosya kapsamına göre, reddeden davacı tarafından mahkeme heyetince kayyum atanmasına ilişkin talep yönü ile aldıkları ara kararın istinaf edilmesi sonrasında İstanbul Bam 12. HD. tarafından karar kaldırılarak şirkete yönetim kayyumu atanarak hatalı kararın düzeltildiği, karar gerekçesinde taraf ehliyeti bakımından hakkının bulunduğunun belirtilmesine heyet tarafından aksi görüşün benimsendiği, kişinin kendisi tarafından düzenlenen belgenin lehine değerlendirildiği, dosyada olmayan ciroların kontrol edilmiş gibi gerekçe yazıldığı, kayyum atama kararına esas olacak değişiklik olmamasına rağmen olguda hukuki değişiklik gerekçesi ile bam kararının kaldırılmasının yetki gasbı niteliğinde olduğu, hisselerin aidiyeti hususunda alınan karar içerikleri ve gerekçesinin ihsası rey niteliğinde olduğu, sahteliği ortaya çıkan belgelerin lehe delil olarak değerlendirildiği, yasanın aynı hükmünün taraflara farklı uygulandığı, eksik inceleme yapıldığı, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği ve diğer red sebebi olarak ileri sürülen hususların işin esası yönünden isitinaf ve temyiz sebebi olup hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren neden olarak değerlendirilmeyeceği, tahkikatın yürütülmesi ve delillerin toplanması bakımından mahkeme hakimin taktir hakkı bulunduğu, tedbir değerlendirme gibi hususlarda alınan ara karar gerekçesinin ihsası rey niteliğinde olmadığı, davacının hakimin reddine ilişkin diğer iddiaları bakımından dosyada somut delil olmadığı, yargılama sırasında HSK’ya şikayette bulunulmasının HMK’nın 36/1-d maddesi uyarınca davalı olarak yorumlanamayacağı, mercice verilen ret kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla bu hususa ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. İlk derece mahkemesince HMK’nın 42/4 maddesi gereğince davacı aleyhine para cezasına hükmedilmişse de, tüm dosya kapsamına göre davacı red talebini kötü niyetle yaptığına ilişkin bir olgu veya bilgi söz konusu olmadığından davacı para cezası ile tecziyesi yasaya uygun değildir. Bu husus yeniden yargılamayı gerektiren bir eksiklik olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında aşagıdaki şekilde yeniden hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca; İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2023/180 D.İş Esas 2023/187 D.İş Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Davacının reddi hakim talebinin reddine, 3-HMK’nın 42/4 maddesinde öngörülen koşullar mevcut olmadığından davacı hakkında disiplin para cezası tayinine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf giderinin Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 05/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere