Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2023/147 E. 2023/2202 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/147
KARAR NO: 2023/2202
KARAR TARİHİ: 15/09/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/11/2022
NUMARASI: 2020/193 2022/1000
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, itirazın iptaline ilişkindir. Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, “…Açılan dava tüketici işlemi niteliğinde bulunan sözleşmesine dayalı olup 6502 Sayılı Kanun kapsamındadır.Taraflardan davacı tüketici, davalı ise hizmet veren konumdadır. Bu durumda davaya bakmaya mahkememiz görevli olmayıp tüketici mahkemesi görevlidir. 6100 sayılı HMK’ nın dava şartları başlıklı 114/1.c bendinde “mahkemenin görevli olması” dava şartı olarak düzenlenmiş. HMK 115. Maddesinin mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır hükmü uyarınca dava şartı eksikliği nedeniyle davanın reddine, mahkememizin görevsizliği …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “…sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilâmsız icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup dava 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir. Nispi ticari dava olarak kabul edilmesi için gereken her iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi ve her iki tarafın tacir olması şartlarının da somut olayda mevcut olmadığı, zira tarafların tacir olmadığı bu haliyle davanın nispi ticari dava olarak da kabul edilemeyeceği açıktır. Varılan sonuçlar bir arada değerlendirildiğinde, davanın mutlak ya da nispi ticari dava olmadığı anlaşıldığından davanın asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla değil asliye hukuk mahkemesi olarak görülmesi gerektiğinden davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Bakırköy 4. Tüketici Mahkemesince”… Yapılan yargılamada davacı ile davalının her ikisinin de tacir olup aralarındaki ticari ilişki nedeniyle tüketici olmadığından, uyuşmazlığın TTK’nın 4. maddesine göre ticari dava niteliğinde olduğundan davanın, ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup, HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddinin …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde , bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. Maddesinin ikinci fıkrasında , bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. Maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. Maddesinde , “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir. TTK’nın 14. Maddesine göre ” bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. Maddesi hükmünce de ; iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkar, ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. Maddesinde de önce 17. Maddeye gönderme yapılarak , Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardar aşağıya gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. Maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. 19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar. Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir. Somut olayda davacı, taraflar arasında olduğu iddia edilen eser sözleşmesine dayalı olarak alacak talebinde bulunmuş olup dosya kapsamına, ticaret sicil müdürlüğü ve vergi dairesinin yazı cevaplarına göre tarafların tacir sıfatının bulunmadığı, faaliyetinin esnaf boyutunda olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla, tüketici işlemi niteliğinde bir işlemin bulunmaması da dikkate alınarak uyuşmazlığın Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/09/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere