Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/794 E. 2022/1406 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/794
KARAR NO: 2022/1406
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/677
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur. Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresi içerisinde verilen istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Reddi hakim talebinde bulunan davalı … Ltd. Şti. Vekili dilekçesinde özetle; … Tic. A.Ş’nin alacaklı olduğu Şile İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyasında, davacı yan tarafından “Şile İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitini ve bu dosyada 27.10.2021 tarihinde cebri satış yapılacağından bahisle ihtiyati tedbir karar verilmesini” talep ettiğini, davacı yanın 25.10.2021 tarihinde ikame etmiş olduğu davada, 26.11.2021 tarihinde Şile İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında 27.10.2021 tarihinde ve sonrasında yapılacak cebri icra satışlarının davaya konu taşınmaz yönünden dava sonuna kadar durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verildiğini, Mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmeden evvel huzurdaki dosyanın haricen öğrenildiğini, ivedilikle ihtiyati tedbir talebine ilişkin beyan dilekçesi hazırlanarak 26.10.2021 tarihinde dosyaya sunulduğunu, tedbire ilişkin karardan önce dilekçenin dikkate alınmasının talep edildiğini, bu talebin dikkate alınmadığını, açıklanan hususun öneminin davalı yanın tedbir talep etmiş olduğu icra takibinde yapılacak olan cebri satışın 27.12.2021 tarihinde olması ve bahse konu taşınmazın kıymet takdirinin satışa esas alınması için İİK ile belirlenmiş olan iki yıllık süresinin 29.12.2021 tarihinde bitecek olduğu, ihtiyati tedbire itirazın sonucu yapılacak olan murafaa duruşmasının tedbir kararı verildikten 43 gün sonra yapıldığını, davacı yanca Şile Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/327 E. Sayılı dosyasında aynı talepleri içerir dava ikame edildiğinin belirtildiğini, ancak bu dosyanın istenilmesine mürafaa duruşmasında karar verildiğini, davacı yanın, satışa konu taşınmazın aynına ilişkin olan ve kendilerinin ikame ettiği Şile Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/47 E. Sayılı dosyasında verilen görevsizlik neticesinde tevzi olunan İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/493 E. Sayılı dosyası ile de sunmuş olduğu 15.08.2021 tarihli dilekçesi ile huzurdaki dosyaya konu taleple aynı içeriğe sahip dilekçesinde cebri satışı durduracak nitelikte ihtiyati tedbir kararı talep ettiğini, ancak işbu talebin reddedildiğini, Davacı yanın yine İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunmuş olduğu 25.10.2021 tarihli dilekçesi ile bir kez daha ihtiyati tedbir talep ettiğini, 25.10.2021 tarihli ara karar ile bu talebinin bir kez daha reddedildiğini, bunun üzerine davacı yan yine 25.10.2021 tarihinde huzurdaki davayı ikame ettiğini ve tedbir talebini sunduğunu, davacı yan tarafından, hem müvekkilinin hem de huzurdaki dava dışı … A.Ş. aleyhine Şile İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasının muvazaalı olduğu iddiası ile Şile Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/327 E. Sayılı dosyası ile dava ikame ettiğini, işbu davada da aynı talepleri ileri sürerek cebri icrayı durdurur nitelikte ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, Yerel mahkemece duruşmalı görülen işbu tedbir talebinin 02.09.2021 tarihli ara karar ile reddedildiğini, İşbu tedbir talebine ilişkin kararın, istinaf incelemesinden geçtiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1598 E. ve 2021/1422 K. Sayılı ilamı ile reddedildiğini, İşbu durum Mahkemeye gerek tedbir kararı verilmeden gerekse de tedbir kararı verildikten sonra arz edildiğini, ancak dikkate alınmadan tedbir kararı verildiğini, davacı yan tarafından ikame edilen davada dava dilekçesinde harca esas değeri 10.165.616,44-TL olarak belirlemesine rağmen işbu tutara tekabül eden 173.833,21-TL’lik harç tutarını yatırmadığını, HMK 120. Maddesi gereğince; ‘Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. hükmü gereğince de; dava açılırken yargılama harçlarının mahkeme veznesine yatırılması zorunluluğu düzenlenmesine rağmen davacı yanın 8.709,53-TL gibi bir bedel yatırarak davayı ikame etmesini kabul edilebilir bir yanı bulunmadığını, davacı yanın ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin kararında ise; “Mahkememizce açılmış bulunan işbu davanın, davacının klasik anlamda İİK. 72. Maddesi gereği açılan menfi tespit davası olmadığı, davacı 3.şahıs niteliğindeki tapu kayıt malikinin taşınmazına konulmuş olan haciz nedeniyle, taşınmazının haksız ve gerçek olmayan eski tapu kayıt malikinin borcundan ötürü satılması istenmesi nedeniyle, satışın yapılacağı Şile İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine konu bononun gerçek bir borç ilişkisi nedeniyle davalı alacaklı ve icra takibi borçlusu arasında düzenlenmediği iddiasına dayalı 6098 sayılı B.K.nun 19. Maddesinde kendini bulan bononun muvazaalı olması sebebiyle, davacı yönünden, davalı alacaklı şirket ve takip borçlusu şirket arasındaki bonoya dayalı ilişkinin muvazaa nedeniyle hükümsüzlüğünün tespiti davası niteliğinde bulunduğu tartışmasızdır.” ifadelerine yer verildiğini, davacı yan dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında açıkça Şile İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş olmasına rağmen huzurdaki davanın muvazaa davası olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığını, huzurdaki davanın muvazaa davası olarak nitelendirilmiş olması halinde ileri sürülen derdestlik itirazımız bir yana bu durum davacı yanın ihtiyati tedbir talebi halinde yatıracağı harç bakımından da özellik arz ettiğini, nitekim huzurdaki dosyanın muvazaa davası olarak nitelendirilmesi neticesinde icra takip dosyasında kesinleşen bedelin %20 oranında teminat yatırılmasına karar verilmiş olup huzurdaki davanın davacının talebi doğrultusunda menfi tespit davası olarak nitelendirilmesi halinde %115 oranında harç yatırılması gerekeceği izahtan varestedir, davacı yanın işbu yükten kurtarılması yönündeki bu belirleme hukuken mümkün olmayıp davacı yanın ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey olmadığını, davacı yan büyük bir teminat yükünden kurtarılmış olup müvekkilin hakkına ulaşmasının önüne büyük bir engel koyulmuş bulunduğunu, 08.12.2021 tarihli duruşma esnasında yaşanan hususlar ise hakimin reddi hususunda kendilerine ışık tutmuş olup gerek mürafaa duruşması sırasında davanın esasına ilişkin incelemeye geçilmesi gerekse de hakim … tarafından davacı yana yol gösterir nitelikte konuşmalarda bulunulması HMK m. 38 gereği hakimin reddini gerektirdiğini, huzurdaki dosya bakımından açılan 08.12.2021 tarihli duruşma ihtiyati tedbire itirazın değerlendirildiği mürafaa duruşmasından ibaret olup bu kapsamda ön inceleme duruşması dahi yapılmamışken uyuşmazlığın esasına ilişkin inceleme yapılması tarafımızca anlamlandırılamadığını, işbu duruşmada incelenmesi gereken husus ihtiyati tedbire karar verilmesinin mümkün olup olmadığından ibaret olup, borcun doğumu gibi hususların değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, her ne kadar borcun doğumuna ilişkin bilgi ve belgeler Sayın Mahkemeye sunulmuş olsa da dilekçeler aşaması ve ön inceleme aşaması tamamlanmamış dosyada ihtiyati tedbire ilişkin değerlendirme yerine doğrudan tahkikat aşamasına geçilerek dosyanın esasına ilişkin değerlendirmelerin yapılmasının mümkün olmadığını, Mahkeme heyetinin başkanı hakim … ise gerek duruşma sırasında sorduğu sorular ve gerekse de davacı yana yönelik yönlendirici beyanlarının hukuka uygun bir yanının olmadığını, nitekim mürafaa duruşması esnasında başkan hakim …’ın taraflar arasındaki uyuşmazlığa ilişkin herhangi bir soruşturma veya kovuşturma dosyasının olup olmadığına ilişkin sorusuna karşılık davacı yan herhangi bir soruşturma veya kovuşturma dosyası olmadığına ilişkin beyanı sunduğunu, işbu durum üzerine hakim …’ın neden böyle bir dosyanın bulunmadığı ve suç duyurusunda bulunmalarına yönelik beyanları sunması hakimin reddi talebimizi sunma zorunluluğunu perçinlediğini, mürafaa duruşmasının 4 numaralı ara kararı “Dilekçe teatisi aşamasının henüz tamamlanmadığı anlaşılmakla cevaba cevap ve 2.cevap dilekçeleri ile ön inceleme aşamalarının tamamlanmasının davacı itirazları bakımından önem arz ettiği görülmekle; İşbu aşamalar tamamlanmasının BEKLENMESİNE, ” şeklinde ve 5 numaralı ara kararı “Mahkememizce 4.bentte belirtilen aşamalar tamamlandıktan sonra ve istenilen belge ve bilgilerin geldiği müteriz vekilince bildirildiğinde veya rezen dosya ele alınarak müterizin itirazının heyetçe dosya üzerinden karara bağlanmasına,” şeklinde tanzim edildiğini, işbu mürafaa duruşmasının yapıldığı tarihte dosyaya cevap dilekçesi sunduklarını, davacı yana tebliğe çıkarılmış bulunduğunu, ihtiyati tedbir kurumu davanın esası hakkında karar verilinceye kadar geçici nitelikte bir hukuki koruma olup talep edenin haklarına halel gelmemesi adına hükme bağlanmış bir kurum olduğunu, işbu hükmün mefhum-u muhalifinden anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir kararı verildiği durumda da müteriz yanın haklarına halel gelmemesi gerektiğini, bu durumu engellemek adına her ne kadar teminat kurumu getirilmişse de teminat her zaman zararı karşılar nitelikte olmadığını, mürafaa duruşmasında ihtiyati tedbire yönelik itirazların dilekçeler aşamasından sonra tamamlanması karara bağlanmış ve davacı yanca cevaba cevap dilekçesi verilmesi için talebi neticesinde süre uzatım kararı verildiğini, işbu süre uzatım kararı verilmeden evvel talebin kötü niyetli ve kanunda aranan şartlara uymadığına dair beyan dilekçelerini sunduklarını, ancak yine hukuka aykırı bir şekilde süre uzatım kararı verildiğini, yukarıda açıklanan tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde ve 08.12.2021 tarihli mürafaa duruşmasında gerçekleşen hususlar göz önüne alındığında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 36/1-a bendi gereği sayın Mahkeme heyeti başkanı Hakim …’ın davacı yana öğüt vermiş ve yol göstermiş olması hali nedeni ile hakimin reddi sebebinin varlığı hasıl olduğunu, dolayısıyla Mahkeme başkanı olan hakim …’ın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 38. Maddesine uygun olarak reddini talep ettiklerini, talebin kabulüne ve dava için bir başka hakim görevlendirilmesine karar verilmesini ileri sürerek, açıklanan tüm hususlar birlikte değerlendirildiğinde ve 08.12.2021 tarihli mürafaa duruşmasında gerçekleşen hususlar göz önüne alındığında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 36/1-a bendi gereği sayın Mahkeme heyeti başkanı Hakim …’ın davacı yana öğüt vermiş ve yol göstermiş olması hali nedeni ile hakimin reddi sebebinin varlığı hasıl olduğunu, dolayısıyla Mahkeme başkanı olan hakim …’ın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 38. Maddesine uygun olarak reddine, taleplerinin kabulüne ve işbu dava için bir başka hakim görevlendirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Hakimin reddi HMK’nın 36. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, HMK 36.maddesi hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde taraflardan birinin hakimi reddedebileceğini, hakimin de bizzat çekilebileceğini hükme bağlamıştır. Yine aynı maddede, davada iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması, davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği helde görüşünü açıklamış olması, davada tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hakim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması davanın dördüncü derece de dahil yan soy hısımlarına ait olması, dava esnasında iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması hallerinde hakimin reddi sebebinin varlığının kabul edileceği düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen red sebepleri sınırlı olmayıp, HMK 36.maddesinde belirtilmeyen ancak hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren başka sebeplerin de hakimin reddini gerektireceği açıktır. Dosya kapsamına göre, somut olayda HMK’nın 36. Maddesinde öngörülen hakimin reddi ve çekilmesini gerektirecek sebeplerinin bulunmadığı, reddeden davalı tarafından açılan menfi tespit davasında davacının tedbir talebi bakımından karar öncesi sunulan beyan dilekçesinin dikkate alınmadığı, tedbire yapılan itiraz duruşmasının geç yapıldığı ve aynı mahiyette açılmış ve derdest olan dosyanın değerlendirmediği, davacının aynı mahiyette açmış olduğu davalarda tedbir kararının reddedildiğini, hakimin duruşmada davacıya yol gösterir beyanlarda bulunduğunu, tedbire itiraz duruşmasında hakimce esasa ilişkin incelemelerde bulunduğunu ve diğer red sebebi olarak ileri sürülen hususların işin esası yönünden isitinaf ve temyiz sebebi olup hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren neden olarak değerlendirilmeyeceği yönündeki merci değerlendirmesi yerindedir. Ayrıca mahkeme hakimin yönlendirici beyanlarda bulunduğuna yönelik iddia soyut niteliktedir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin reddi hakim talebinin reddine ilişkin kararı hukuka uygundur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince, İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2021/677 D.İŞ karar sayılı kararına karşı istinaf başvuru talebinin REDDİNE, Kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine, İstinaf giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 12/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere