Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/69 E. 2022/2278 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/69
KARAR NO: 2022/2278
KARAR TARİHİ: 27/09/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2020/303 2020/537
DAVA: Alacak
Taraflar arasındaki davada İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, alacak istemine ilişkindir. İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesince, “…Dava, inançlı işleme dayalı olduğu iddiasıyla açılmış hisse devrinin teminatı olarak gösterilen dava konusu taşınmazın satış bedelinden ödenmeyen kısmın tahsili talebine ilişkin olup taraflar arasındaki temel ilişki, ticari şirket hisse devrine dayanmaktadır. Limitet şirketlerde pay devri 6102 Sayılı TTK. nun 595. maddesinde düzenlendiğinden açılan dava aynı Kanunun 4 ve 5. maddeleri uyarınca mutlak ticari dava olması nedeniyle uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında kaldığı Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “…Davacı taraf, davacı ile dava dışı … (davalı …’un oğlu) ile … İnşaat Ticaret Ltd Şti’ye ortak olduklarını ve dava dışı …’in hisselerini ve müdürlük yetkilerini davacıya devrederek şirketten ayrıldığını, devir nedeniyle dava dışı …’in şirket borçlarından sorumlu olmaması için davacının ise davalı ile dava dilekçesi ekinde bulunan ve davaya konu alacağın dayanağı olarak gösterilen 01/02/2016 tarihli ‘ANTLAŞMA’ başlıklı belgeyi imzaladıklarını ve bu anlaşmaya göre, hisselerini davacıya devreden dava dışı …’in şirket borçlarından sorumlu olmaması için davacıya ait taşınmazın, davalıya devredildiğini, bu taşınmazın davalı tarafından anlaşmaya aykırı olarak üçüncü kişiye satıldığını iddia ederek, taşınmazın satışından dolayı davalının haksız olarak elde ettiği karı talep etmektedir. İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararında; uyuşmazlığın 6102 Sayılı TTK. nun 595. maddesinde düzenlenen limited şirketlerde pay devrine ilişkin olduğu nitelendirmesi yapılarak, davanın TTK’nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca mutlak ticari dava olduğu belirtilmişse de gerek dava ve cevap dilekçelerinde yer alan iddia ve savunmalar, gerekse dava dilekçesi ekinde yer alan TTSG sureti ve 01/02/2016 tarihli ‘ANTLAŞMA’ başlıklı belgeler incelendiğinde; davalı …’in şirketle bir bağının olmadığı, şirkette hisse sahibi olmadığı, hisse devri işleminde taraf olmadığı görülmüştür. Zira iddia ve savunmalarda da davalı ile davacı arasında hisse devri yapıldığına dair bir beyan bulunmamaktadır. Dilekçeler ve belgeler bir bütün olarak incelendiğinde, taraflar arasındaki ilişkinin ve uyuşmazlığın, inançlı olarak davalıya temlik edilen bir taşınmazın, anlaşmaya aykırı olarak üçüncü kişiye devri nedeniyle haksız olarak elde edilen kara ilişkin alacak istemi olduğu anlaşılmakla, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında kalmadığı anlaşıldığından mutlak ticari dava olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Ayrıca davalı … tacir olmadığı gibi, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olduğu hususunda da dosya kapsamında herhangi bir bilgi belge bulunmadığından, nispi ticari dava olarak nitelendirilmesi de mümkün değildir. Bu nedenle eldeki davaya bakmaya Mahkememiz görevli olmadığından davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar vermek gerekmiş, Mahkememiz kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde daha önce İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verildiğinden olumsuz görev uyuşmazlığının halli merci tayini için dosyanın HMK 22/2 maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine gönderilmesine …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Somut olayda, şirket pay sahipleri arasındaki hisse devrine teminat olarak, şirket ortaklarından olmayan davalıya teminat amaçlı inançlı temlik yolu ile devredilen taşınmazın sözleşmeye aykırı satışı nedeni ile bedel tahsili talep edilmiş olup; davalının şirket ortağı olmaması, hisse devrinde taraf olmaması ve hukuki uyuşmazlığı inançlı temlik işlemine aykırılık olması, taraflar arasındaki inançlı temlik işleminin mutlak ticari davalardan olmadığı, davalının tacir olmaması nedeniyle davanın nispi ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşılmakla, davanın İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 27/09/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere