Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/3802 E. 2023/2195 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/3802
KARAR NO: 2023/2195
KARAR TARİHİ: 15/09/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2022
NUMARASI: 2022/803 2022/1076
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki davada İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul 9. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, itirazın iptaline ilişkindir. İstanbul 9. Tüketici Mahkemesince, “… davacının tacir olmadığı ancak davalı nezdinde yaptığı işlemleri yatırım amacıyla kullandığı, yapılan işlemlerin niteliği göz önüne alınarak bu hali ile davacının tüketici sayılmayacağı kabul edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi’nin 2021/2308 Esas, 2021/1819 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketici işleminden kaynaklanmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın HMK’nın 2.Maddesi gereğince ticaret mahkemelerinde bakılıp sonuçlandırılması gerektiğinden Mahkememizin görevsizliğine …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “… Dava her ne kadar verilen görevsizlik kararı üzerine mahkememize tevzi edilmiş ise de davalının bireysel bir yatırımcı niteliğinde olduğu, bu haliyle tacir sayılmasının mümkün olmadığı, sözleşmeye konu meblağ ve icra takibine konu meblağ dikkate alındığında davalının birikimini değerlendirme gayesiyle hareket eden bir tüketici olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-22 E 2018/1102 K 16.05.2018 tarihli karar içeriğinde de belirtildiği üzere; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinde tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”yi, sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, satıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır. Anılan Kanunun 73/1. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Tüketici sözleşmesinde iki taraf mevcut olup, zıt amaçların güdülmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla satıcı ve sağlayıcı tanımında da yer verildiği gibi satıcı ve sağlayıcının işlem yaparken ticari veya mesleki amaçlarla hareket etmesi, karşısında yer alan kişinin ise bunun tersine bir amaçla yani ticari veya mesleki olmayan amaçla (kâr elde etme amacı olmaksızın) hareket etmesi gerekir. Tüketici mahkemesinin görevli olması için öncelikle uyuşmazlığın bir tüketici işleminden kaynaklanmış olması gerekir. Hangi tür uyuşmazlıkların tüketici uyuşmazlığı olduğu ise dava konusu işlem veya uygulamanın taraflarından birinin tüketici, diğerinin ise girişimci/satıcı/sağlayıcı olmasına göre belirlenmektedir. Hâl böyle olunca, davacının hizmeti davalı yatırım şirketinden finansal işlemler için aldığı, hizmetin alınma amacının öncelikle göz önünde bulundurulması gerektiği, davacının bu ticari amacı karşısında tüketici sayılması mümkün değildir. (İBAM 14. H.D. 2020/1840-1368 E. Ve K.) Her ne kadar Dairemizin önceki kararlarından 6502 sayılı Yasanın 49. Maddesi gereğince bu tür davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düşünülmüşse de; Hukuk Genel Kurulu ve ilgili BAM Dairesi kararları uyarınca görüş değişikliğine gidilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/09/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere