Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/3784 E. 2023/2268 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/3784
KARAR NO: 2023/2268
KARAR TARİHİ: 20/09/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/11/2022
NUMARASI: 2022/724 2022/638
DAVA: İtirazın İptali (Satış Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davada İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul 40. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, itirazın iptaline ilişkindir. İstanbul 40. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… Davalı ise davacı aralarında cari ilişki bulunduğu, davacıya farklı tarihlerde senetler verildiğini cevap dilekçesinde beyan etmiştir.Taraflar arasındaki ilişkinin esnaf boyutunu aşan düzeyde bulunduğu,davalının iştigal alanının motorlu araç parçaları toptan satış işleri olduğunun bildirilmiş olduğu, bu halde davalının esnaf boyutunu aşan ticari faaliyette bulunduğu, davacının ticaret şirketi olduğu, uyuşmazlık konusu ilişkinin bütününün esnaf boyutunu aştığı, davanın her iki tarafın tacir bulunması halinde dava nispi ticari dava olarak kabul edileceği anlaşılmakla davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “… davacını tedarikçi olarak satış yapan şirket konumunda olduğu, davalı ise davacıdan satın aldığı malları kullanarak araç tamir ve bakım hizmeti veren işletme sahibi olduğu, esnaf faaliyetinin emeğin sermayeden daha yoğun sarf edildiği faaliyet türü olduğu, davalının ticari şirket kaydının bulunmadığı, davalının esnaf odasına kayıtlı olduğu ve kaydının devam ettiği, davalının işletme esasına göre defter tutmakla yükümlü olduğu, TTK.nun 11.maddesinde bir işletmenin ticari işletme sayılabilmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olduğu ve ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınırın, Cumhurbaşkanlığınca çıkarılacak kararnamede gösterileceğinin düzenlendiği, dosya içerisinde bulunan Maslak Vergi Dairesi’nin 22.07.2022 tarihli yazısından davalının gelir hacmi itibariyle VUK 177/1 maddesinde belirtilen gelir hacmine ulaşmadığı, VUK 176. Maddesi kapsamında olduğu yani faaliyetinin esnaf faaliyeti sınırı içerisinde kaldığı tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalının tacir olmadığı, icra takibinin satış sözleşmesine dayalı ilamsız takip olmasına göre uyuşmazlığın, genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğinden …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde , bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. Maddesinin ikinci fıkrasında , bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. Maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. Maddesinde , “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir. TTK’nın 14. Maddesine göre ” bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. Maddesi hükmünce de ; iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkar, ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. Maddesinde de önce 17. Maddeye gönderme yapılarak , Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardar aşağıya gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. Maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. 19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar. Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir. Somut olayda, dava konusunun TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılan davalardan yani mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, Maslak Vergi Dairesi Müdürlüğünün 22/07/2022 tarihli cevabı yazısına göre de davalının işletme esasına göre defter tuttuğu, gelirin belirlenen sınırı aşmadığı, ayrıca tacir kaydının da bulunmadığı, esnaf odasına kayıtlı olduğu, bu nedenle davanın nispi ticari dava niteliğinde de bulunmadığı anlaşılmakla, davanın İstanbul 40. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 40. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 20/09/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere