Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/306 E. 2022/2794 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/306
KARAR NO: 2022/2794
KARAR TARİHİ: 11/11/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2021
NUMARASI: 2021/610 2021/819
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davada İstanbul 6. Asliye Ticaret ve Gaziosmanpaşa 5. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, alacak istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, dava konusunun tarafların ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ticari işten kaynaklı bir dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “…TTK’nun 4/1. maddesi kapsamında iş bu alacak davası mutlak ticari dava değildir. Nisbi ticari dava yönünden yapılan incelemede ise, Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 04/10/2021 tarihli yazı cevabı dikkate alındığında davacı TTK’nun 11/2. Maddesinde bildirilen esnaf işletme sınırını aşmamaktadır. Zaten davacı dava dilekçesinde bakkal işlettiğini işletme hesabına göre defter tuttuğunu da açıkça bildirmiştir. Yani davacı taraf esnaftır ve bu kapsamda esnaf işletmesi bulunmaktadır. Davacı tarafın tacir olmaması ve bu kapsamda ticari işletmesinin de bulunmaması dikkate alındığında TTK’nun 4/1. Maddesi uyarınca iş bu davanın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmadığı ve nisbi ticari dava mahiyetinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkememizce belirlenen tüm bu hususlar dikkate alındığında davada genel nitelikteki Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiştir. T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre defter tutanlardan, iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. Somut olayda, Kağıthane Vergi Dairesi Müdürlüğünün 04/10/2021 tarihli cevabi yazısından, davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu, Vergi Usul Kanunu’ nun 177. Maddesinde belirlenen sınırları aşmadığı bildirilmiş olup, bu haliyle davacının tacir olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve esnaf olarak kabulü gerektiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Gaziosmanpaşa 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE11/11/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere