Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/2932 E. 2023/1411 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2932
KARAR NO: 2023/1411
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2021
NUMARASI: 2021/300 2021/1120
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, İtirazın İptali ne ilişkindir.İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… davacı tarafın şirket olması, sözleşme gereği kiracılık ilişkisi kurulmasına aracılık etme hizmet sözleşmesine dayanması, arabuluculuk müessesesinde herhangi bir sonuç alınamaması ve icra takibine konu komisyon sözleşmesi alacağı olması ve ticari sözleşmenin feshi yönünde karar verilecek olması hususu nazara alınarak Ticaret Kanunu hükümlerine tabi anlaşmazlığı Ticaret Mahkemesi’nde çözüleceği …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “… TTK’nın 4.maddesinde yazılı davalar mutlak ticari davalardır ve görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleridir.TTK’nın 5 .maddesinde yazılı davalar ise genel hukuk davalarıdır.Bu davaların ticari dava sayılabilmeleri için her iki tarafında tacir ve davanın, tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olması gerekir.Bir tarafın tacir olması o işi ticari iş haline getirse de ticari dava haline getirmez. Eldeki somut uyuşmazlıkta davacı taraf tüzel kişi tacir sıfatını haiz davalı ise gerçek kişidir. Her ne kadar sözleşmeye konu yerler dükkan vasfında olsa da bu husus eldeki davayı ticari dava vasfına kavuşturmayacaktır. Buna ek olarak davacı taraf tacir olsa ve kendi ticari işletmesi ile ilgili bir iş yapıyor olsa da bu taraflar arasındaki ilişkiyi ticari iş haline getirebilir fakat ticari iş ile ticari dava kavramları farklı kavramlar olup bu davayı ticari dava haline getirmeyecektir. Yukarıda arz ve izah olunan gerekçeler ile mahkememizin görevsizliğine dair karar verilmiş ve İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nın 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580. maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olayda, davacı komisyonculuk sözleşmesine aykırı hareket eden davalıdan komisyon ücretin tahsilini talep etmişse de; dava konusunun TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılan davalardan yani mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı, davacı tacir ise de davalının tacir olduğuna dair usulüne uygun araştırma yapılmadığı gibi beyan ve delillere göre davalının tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, bu nedenle nispi ticari davanın da söz konusu olmadığı; kiralamaya konu olan üç dükkanın komisyonculuk sözleşmesine konu edilmesi nedeni ile davalının tüketici sıfatıyla değil mesleki veya ticari amaçla bu sözleşmeyi imzaladığı ve 6502 Sayılı Kanunun 3.maddesi kapsamında tüketici kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 18/05/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere