Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2780
KARAR NO: 2023/1088
KARAR TARİHİ: 11/04/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/06/2022
NUMARASI: 2022/365 2022/439
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasındaki davada İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, itirazın iptaline ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı, nispi ticari dava niteliğinin bulunup bulunmadığı hususunda ise; her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması kriterinin bulunması gerekmektedir. Mahkememizce Gelir İdaresi Başkanlığına müzekkere yazılarak, davalının kazanca esas kayıtlarının celp edildiği, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 15/02/2022 tarihli cevabi yazısında; …’ın faaliyetinin ticari olduğunu, işletme esasına göre defter tuttuğu ve vergiden muaf olmadığı bildirildiğinden davalının tacir sıfatının bulunduğu, bu sebeple eldeki davanın nispi ticari dava olduğu anlaşılmakla, …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “… davalının İstanbul yahut ikametgahı olan Samsun Ticaret Sicil Müdürlükleri ve Ticaret Odaları nezdinde tacir kaydı bulunmamaktadır. Bununla birlikte vergi dairesi cevabı dayanak gösterilerek mahkeme gerekçesinde yer verilen davalının vergiden muaf olmadığı ve işletme hesabına göre defter tuttuğuna göre tacir olduğu gerekçesi de yerinde görülmemiştir. Davalı her ne kadar vergiden muaf değil ise de dosyaya sunulan vergi kayıtlarının incelenmesinden Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen ve Vergi Usul Kanunu’ nun 177. Maddesi ile düzenleme altına alınan sınırın altında geliri olduğu, burada sayılan hadleri aşmadığı, buna göre esnaf ve küçük sanatkar sayılması gerektiği açıktır. Öyle ki kayıtlara göre davalı faaliyette olduğu sürede sürekli olarak zarar beyan etmiştir. Sonuç olarak davalının tacir olduğu ve davanın mutlak ticari dava olduğu yönündeki tespit mahkememizce yerinde görülmemiştir. …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. maddesinin ikinci fıkrasında, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir. TTK’nın 14. maddesine göre “Bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. 19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar. Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir. Somut olayda, davalı …’ ın esnaf kaydının bulunmadığı, Beylikdüzü Vergi Dairesi Müdürlüğünün 15/02/2022 tarihli cevabi yazılarından, davalının 04/11/2013 ila 31/12/2014 tarihleri arasında mükellef kaydının bulunduğu ve işletme hesabına göre defter tuttuğu, gelirin de Vergi Usul Kanunu’ nun 177. Maddesinde belirlenen sınırları aşmadığı, yapılan araştırmaya göre davacının dava tarihinde tacir olmadığı, bu nedenle davanın nispi ticari dava niteliğinde bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın mutlak ticari dava niteliğinde de bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın, Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/04/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere