Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/2483 E. 2023/1178 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2483
KARAR NO: 2023/1178
KARAR TARİHİ: 14/04/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2022
NUMARASI: 2022/140 2022/473
DAVA: Menfi Tespit (Haksız Eylemden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü cevabi yazısı ekimde gönderilen araç ruhsat bilgilerinin incelenmesinde; davacıya ait … plakalı aracı kullanım amacının ticari ve kullanım şeklinin yolcu nakli olduğu, davalıya ait … plakalı aracı kullanım amacının ticari ve kullanım şeklinin yolcu nakli olduğu görülmüştür. … Sigorta Şirketi cevabi yazısının ekinde gönderilen hasar dosyasında davaya konu her iki aracın renkli fotoğrafları gönderilmiş ve her iki aracın sarı renkte ticari taksi olduğu ve ruhsat bilgilerindeki kullanım şekli ile aynı olduğu görülmüştür. Tüm bu açıklamalar neticesinde davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın (haksız fiilin) tarafların ticari aracından kaynaklanması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine, görevli ve yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar vermek gerekmiş …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “… davacı ve davalının tacir araştırması kapsamında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığına yazılan müzekkerelere verilen cevaplar ile tacir olmadıklarının anlaşıldığı, taraflara ait araçların taksi olmasının tek başına tarafları tacir haline getirmeyeceği, bu hali ile söz konusu davanın mutlak ticari dava olmadığı, taraflar tacir olmadığından mahkememizin söz konusu davaya bakmakta görevli olmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla, HMK’nun 114/1-c ve 20. maddeleri uyarınca mahkememizin görevsizliğine …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde , bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. Maddesinin ikinci fıkrasında , bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. Maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. Maddesinde , “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir. TTK’nın 14. Maddesine göre ” bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. Maddesi hükmünce de ; iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkar, ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. Maddesinde de önce 17. Maddeye gönderme yapılarak , Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardar aşağıya gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. Maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. 19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar. Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir. Somut olayda davacı, taraflar arasında gerkçekleşen trafik kazasına dayalı olarak alacak talebinde bulunmuş olup dosya kapsamına, ticaret sicil müdürlüğü ve vergi dairesinin yazı cevaplarına göre tarafların tacir sıfatının bulunmadığı, faaliyetinin esnaf boyutunda olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14/04/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere