Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/1888 E. 2022/1655 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1888
KARAR NO: 2022/1655
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/938
TALEP TARİHİ: 15/03/2022
ARA KARAR TARİHİ: 30/03/2022
Taraflar arasında görülen dava sırasında Davalı – Birleşen Dosya Davacı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur. Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi Davalı – Birleşen Dosya Davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresi içerisinde verilen istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Davalı-birleşen davacı … LTD ŞTİ temsilcisi tarafından dosyaya sunulan reddi hakim dilekçesinde özetle; Mahkeme Başkanı … (…) tarafından son derece açık kanun maddelerine ve Yüksek Mahkemenin konuya ilişkin yerleşik içtihadına aykırı olarak şirketlerinin mülkiyet hakkının telafisi imkansız şekilde ihlal edebilecek kararların ve kanun yolu kapalı olarak ara kararların tesis edildiğini, şirketinin reddedilen hakimden başka hiçbir merciye itiraz hakkı bulunmadığını, reddedilen hakimin dosyada tam bir taraf gibi hareket ettiği, verdiği kararların idare tarafından uygulanmaması halinde de devreye girdiğinden bahisle ilgili idareleri telefonla arayıp karara uygun işlem tesis edilmesini dikte ettiği belirtilerek hakimin tarafsızlığından şüphe edildiği ve bu kapsamda HMK 36.md gereğince reddi hakim talebinde bulunduğunu belirtmiştir. Hakimin reddi HMK’nın 36. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, HMK 36.maddesi hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde taraflardan birinin hakimi reddedebileceğini, hakimin de bizzat çekilebileceğini hükme bağlamıştır. Yine aynı maddede, davada iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması, davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği helde görüşünü açıklamış olması, davada tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hakim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması davanın dördüncü derece de dahil yan soy hısımlarına ait olması, dava esnasında iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması hallerinde hakimin reddi sebebinin varlığının kabul edileceği düzenlenmiştir. Yukarıda belirtilen red sebepleri sınırlı olmayıp, HMK 36.maddesinde belirtilmeyen ancak hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren başka sebeplerin de hakimin reddini gerektireceği açıktır. HMK 41.maddesi red sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemiş ise red talebinin, reddi istenen hakim tarafından geri çevrileceğini düzenlemiş olup, hakimin reddini talep eden tarafın red sebebine ilişkin mutlak bir ispat vasıtası olarak delil göstermesi zorunlu olmayıp, red sebebine ilişkin emareler de yeterlidir. Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. (Anayasa m.9) Hakimler görevlerinde bağımsızdır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bu nedenle hakimler önüne gelen uyuşmazlıkları kanuni çerçevesinde çözmek zorundadırlar. Bu işlemi yaparken hakim bir olay ile ilgili kuracağı hükümle tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp hedefleyerek çalışmalı, kanunlardan aldığı güçle hareket etmelidir. Hakim tarafların geçerli ve kanuni delillere dayanmayan soyut iddiaları karşısında başkalarına ve kendisine yabancı kalarak hukukun ne dediğini söyleme yetkisini kullanıp, yargılama işlemi ile yargı kararlarının kişisel görüş, inanç ve duyguların aracı olamayacağını, aksine hakimlerin yansız ve kanunlardan aldığı güçle adaleti sağlamaya çalıştığını davanın taraflarına inandırmalıdır. Yargılama sırasında, taraflardan birinin mahkeme hakimi hakkında şikayette bulunması veya aleyhine dava açması veya mahkeme hakiminin davanın taraflarından biri hakkında şikayette bulunması (suç duyurusunda bulunması) HMK.nın 36/1-d maddesindeki “davalı olmak” anlamında yorumlanamaz. Suç duyurusunda bulunulması hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep olarak da düşünülemez. Dosya kapsamına göre; tasfiye heyeti tarafından ihale edilen taşınmazlara ilişkin kapora yatırma sürecindeki belirsizlik ve bir kısım nedenlerle mahkemeden süre uzun talep edildiği, mahkemenin gerekçesiz reddettiğini, başkasına yapılan ihale nedeni ile …Ltd.Şti. Payının bulunmasından dolayı tapuda devrin yapılamayacağın mahkemeye bildirildiği, mahkemece adı hakimin reddini talep eden şirketin muvafakati olmadan devir yapılamayacağına ilişkin müzekkere yazılması yönündeki talebe rağmen tapu müdürlüğünün devrin yapılıp yapılmayacağı yönündeki görüş isteme yazısına mahkemece olumlu görüş bildirildiği, ara karardan rücu talebinin de reddedildiği, ayrıca nihai karar olmaksızın tapunun telefonla aranarak devrin yapılması yönünde görüş bildirildiği, usul ve yasaya aykırı ihale, satış ve tescil ile kanun yoluna başvuru imkanı tanınmadan kararlar verildiğini, hakimin tarafsız davranmadığı, mahkeme hakimin şikayet edildiği gerekçelerinin somut olayda HMK’nın 36. Maddesinde öngörülen hakimin reddi sebeplerinin bulunmadığı, red sebebi olarak ileri sürülen hususların işin esası yönünden isitinaf ve temyiz sebebi olup hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren neden olarak değerlendirilmeyeceği, yapılan yargılamadan önce var olmayan ve derdest yargılama sırasında dava açılması, Cumhuriyet Savcılığına veya HSK’ya şikayette bulunulmasının HMK’nın 36/1-d maddesi uyarınca davalı olarak yorumlanamayacağı, mercice verilen ret kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla bu hususa ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir.İlk derece mahkemesince HMK’nın 42/4 maddesi gereğince davalı- birleşen dosya davacısı aleyhine para cezasına hükmedilmişse de, tüm dosya kapsamına göre avalı- birleşen dosya davacısı red talebini kötü niyetle yaptığına ilişkin bir olgu veya bilgi söz konusu olmadığından avalı- birleşen dosya davacısı para cezası ile tecziyesi yasaya uygun değildir. Bu husus yeniden yargılamayı gerektiren bir eksiklik olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında aşagıdaki şekilde yeniden hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca; BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2017/938 esas sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Davalı Birleşen dosya davacının reddi hakim talebinin reddine, 3-HMK’nın 42/4 maddesinde öngörülen koşullar mevcut olmadığından davalı – birleşen dosya davacısı hakkında disiplin para cezası tayinine yer olmadığına, 4Davalı Birleşen dosya davacısının tarafından yapılan istinaf giderinin Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 14/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere