Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/1597 E. 2023/591 K. 01.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1597
KARAR NO: 2023/591
KARAR TARİHİ: 01/03/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2020
NUMARASI: 2019/109 2020/800
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, tazminat istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesince, “… davalı ve davacı taraflardan hiçbiri tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadıklarından, taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı yasa kapsamı dışında kaldığı, 6102 Sayılı TTK 19/2 maddesinde açıkça belirtildiği gibi “taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” Yine 6102 Sayılı TTK 3. Maddesi “Bu kanunda düzenlenen hususlarda bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir” hükmünü, 4. maddesi “Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır” hükmünü içermektedir, eldeki davada taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflardan hiçbirinin tüketici vasfına sahip olmaması nedeniyle Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamı dışında kalması ve Türk Ticaret Kanunu kapsamında olması nedeniyle davaya bakma hususunda Tüketici Mahkemelerinin Görev alanına girmeyip Asliye Ticaret Mahkemeleri görevlidir. HMK’nun 114/1-c maddesinde davanın görevli mahkemede açılması dava şartı olarak sayılmış olup aynı kanunun 115/1. maddesinde ise dava şartlarının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağı belirtildiğinden dava dilekçesinin görev yönünden reddine …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “… Davacı tarafça eldeki dava dosyası ve birleşenleri gözetildiğinde toplam 7 adet bağımsız bölüm için dava açmış olduğu, İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi tarafından belirtilen sayıda bağımsız bölüm sahibinin tüketici sıfatına haiz olmayacağı değerlendirilerek asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu kanaatiyle dosya mahkememize gönderilmiş ise de; esas ve birleşen dosyaların içerisinde yer alan zarar tespit formlarında Şırnak İli Merkez … Mahallesi … Sokak no:… olan binanın farklı kat ve dairelerinin hasara uğradığına yönelik tespit işleminin yapıldığı, bağımsız bölüm sahibi olarak …, …, …, … isimli kişiler adına göründüğü, kira bölümünün boş olarak bırakıldığı yani kiracı bulunduklarına dair ibarenin bulunmadığı yine dosya arasında bulunan davacı aile nüfus kayıt örneğinden …, …, …’in ,davacı …’in çocukları oldukları, hasarlanan ve dava dosyalarına esas poliçe konusu binanın aile apartmanı niteliğinde bulunduğu, Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2020/346 esas, 2020/446 karar nolu ilamında da aynı davacının taşınmazında 4 adet daire ve 1 garaj bulunduğu, dosyamız konusuyla aynı olay nedeniyle açılan davanın tüketici mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlandığı, görev yönünden aksi karar verilmediği, dava dayanağı poliçe konusu bağımsız bölümlerin sermaye amacının bulunmadığı, aile binası olduğu, ticari kazanç unsurunun bulunmadığı, UYAP tan alınan takbis raporunda davacı adına sekiz adet taşınmaz kaydının bulunduğu ancak dava konusu poliçelerin düzenlenmiş olduğu bir tanesinin arsa- kargir ev mahiyetinde bulunduğu, diğer yedi taşınmazın yol veya tarla olarak gözüktüğü, davacının bağımsız bölümlerle ilgili ticari kazancının bulunmadığı, dolayısıyla taraflar arasındaki poliçe ilişkisinin tüketici işlemi mahiyetinde olduğu, dolayısıyla davaya bakmakta tüketici mahkemelerinin görevli olduğu tespit edilmiştir. …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. 28.11.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Somut olayda; davacı kendilerine ait apartmanda bulunan daireler için ayrı ayrı ev sigorta poliçesi ile davalı şirket ile sözleşme düzenlediği, söz konusu dairelerde kendilerinin ve çocuklarının oturduğu, buna ilişkin hasar tespit dosyaları ve beyanların bulunduğu, davacının tacir olmadığı, sigortalanan taşınmazların konut olduğu, ticari iş yeri olmadığı, söz konusu sigorta poliçelerinin düzenlenmesinde davacıların, ticari veya mesleki amaçla hareket ettiğine dair dosyada delil bulunmadığı, davacıların tüketici kapsamında değerlendirilmesi gerektiği değerlendirilerek, uyuşmazlığın İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 01/03/2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere