Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2022/1185 E. 2022/3140 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1185
KARAR NO: 2022/3140
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2022
NUMARASI: 2021/1023 2022/107
Dava: Tazminat (haksız Fiilden Kaynaklanan)
Dava Tarihi: 03.06.2021
Taraflar arasındaki davada Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, tazminat istemine ilişkindir. Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… Davanın sübjektif açıdan kapsamına TTK 4. Maddesi kapsamında kaldığı gibi, alacağın güvenceye alınmasına özgülenen davanın, eş zamanlı olarak TTK 19. Maddesinin ilgi alanında olduğu her iki halde, yasa yapıcının görevli Mahkeme olarak Asliye Ticaret Mahkemesini tayin ettiği sabittir. Özellikle dava dilekçesinin ikinci sayfasının, ikinci paragrafında davacı uyuşmazlık konusu taşınmazı, ticari kazanç elde etmek maksadıyla dava dışı üçüncü kişiye kiraladığını devamında da davalının yapı kayıt belgesi temin yükümlülüğünü yerine getirmediğinden ötürü işletme ruhsatı alınamadığını beyan etmektedir. Böylelikle sıfatlarından kaynaklanan görevin şirketin dava konusu taşınmazı ticari faaliyeti kapsamında kiralaması ile pekiştiği değerlendirilmektedir. Dolayısıyla bu ilişkiden kaynaklanan yükümlülüklerin de ticari borç olarak nitelendirilmesi önünde bir engel bulunmamaktadır. Gerek davacının sıfatı gerekse davalının davalı ile hukuki ilişkisinin kapsamına davalı tacirin ticari borçlarını alması uyuşmazlığı hem öznelerin sıfatı hemde hukuki ilişkinin niteliği üzerinden TTK 19. Maddenin objektif kapsamına dahil etmektedir. TTK 19/2 maddesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözüm yeri hiç kuşkusuz Ticaret Mahkemeleridir. Görev kurallarını düzenleyen bu hükümler, kamu düzenini koruyan düzeneğin bileşeni olarak; zaman, mekan ve öznelerden ötürü mahkemece gözetilmesi zorunludur. Davanın, ait olduğu mahkeme nezdinde tartışmaya açılması, HMK 114/1/c ve 114/2 maddeleri gereğince, davanın esastan görülebilirlik koşuludur ve bu olumlu koşul tahakkuk etmediği sürece dava görülebilir olmaktan çıkar. Anılan sebeplerden ötürü, bu dava TTK 4/1, 5/1, 19/2, HMK 114/1/c ve 115/2. Maddeleri gereğince, görevsiz mahkemede açıldığı için görülemez niteliktedir. Koşulun ikmali de olanaklı olmadığına göre, dava red dilmeli, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosya HMK 20. Maddesi gereğince dava görevli Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine hükmedilmeli, tali hükümler hakkında karar ittihazı görevli mahkemeye bırakılmalıdır…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “… Dava konusu uyuşmazlıkta her ne kadar davacı taraf tacir sıfatını haiz ise de yapılan araştırmada davalı tarafın tacir sıfatının bulunmadığının anlaşıldığı, taraflar arasındaki protokole konu taşınmazın arsa vasfında olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığından işbu dava açısından ticaret mahkemelerinin görevli olduğundan bahsedilemeyeceği, bu durumda HMK’nın 2.maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde genel görevli mahkemeler olan asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla; davanın görev şartı yokluğundan reddi ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar vermek gerektiği, dosyanın daha önce Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı ile mahkememize gönderildiği ve iki mahkeme arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğu nazara alınarak dosyanın mercii tayini için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Türk Ticaret Kanununun 4. Maddesinde , bu kanundan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, aynı Kanunun 5. Maddesinin ikinci fıkrasında , bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin vazifesi içinde bulunan ve bu Kanunun 4. Maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ticaret mahkemesinde bakılacağı hususları düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. Maddesinde , “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesi getirilmiştir. TTK’nın 14. Maddesine göre ” bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Kanunun 17. Maddesi hükmünce de ; iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkar, ister gezici ister sabit bir mekanda bulunsun, Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkar meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. Maddesinde de önce 17. Maddeye gönderme yapılarak , Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardar aşağıya gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. Maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. 19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinde “Birinci Sınıf Tüccarlar” sayılmış olup bu maddedeki birinci sınıf tacirlerle ilgili şartları taşımayanlar ise ikinci sınıf tacir sayılırlar. İkinci sınıf tacirler ise ticari işletme hesabına göre defter tutarlar. Bir hukukî işlemin veya fiilin TTK’nın kapsamında kaldığının kabul edilmesi için kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen bu kanunda düzenlenen hususlar ile bir ticari işletmeyi ilgilendiren bir hukukî işlemin veya fiilin olması gerekir. Somut olayda davacı, davalı taşınmaz satışına ilişkin yapılan protokol gereğince alacak talebinde bulunmuş olup dosya kapsamına, ticaret sicil müdürlüğü ve vergi dairesinin yazı cevaplarına göre davalının tacir sıfatının bulunmadığı, ticari işletme kaydının bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bakırköy 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 22/12/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere