Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2021/641 E. 2021/1751 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/641
KARAR NO: 2021/1751
KARAR TARİHİ: 10/11/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/01/2021
NUMARASI: 2020/208 2021/34
DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, tasarrufun iptali talebine ilişkindir. İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… Davacı şirket tarafından davalı şirketler aleyhine mahkememize açılan iş bu davada dava dilekçesinde iddianın ileri sürülüş şeklinden de anlaşılacağı üzere iptale konu tasarrufların davalı şirketler arasında gerçekleştirildiği anlaşılmış olup yukarıda zikredilen yasal düzenlemeler de dikkat-i nazara alınarak ve tarafların sıfatı ile aralarındaki temel ilişki de tarafların tacir olduğu ve tacirlerin işlemlerinin de ticari olmasının asıl olduğu hususu da gözetilerek nispi ticari dava mahiyetindeki iş bu davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla bu hususta mahkememizce görevsizlik kararı vermek gerekmiş olup,…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “… davacı yüklenici, alt işveren olan davalılardan … şirketine yapmış olduğu işlerin bedelinin tahsili amacıyla takip başlatmış olup yapmış olduğu takipten hemen önce davalı … şirketinin aldığı taşınmazı takip sırasında diğer davalıya sattığını ve bu satışın muvazaalı olduğunu iddia ederek alacağını teminini sağlamak için TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması suretiyle muvazaalı işlemin tespitini ve toplam alacağı kadar haciz ve satış isteme yetkisi verilmesini, mahkemece muvazaa iddiasının kabul edilmemesi halinde İİK.277 vd. maddeleri gereğince tasarrufun iptali talebinde bulunmuştur. Davada davacı ve davalı … şirketi arasında eser sözleşmesi yapılmış olup taraflar arasında ticari bir ilişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişki değil, davalı … şirketi ile diğer davalı şirket arasındaki taşınmaz satış işleminin muvazaalı olduğunun tespiti ya da ilgili tasarrufun iptalinin istenildiği işlemdir. Tasarrufun iptali davası ve TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından mahkememizde açılan dava, 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kaldığından Mahkememizin görevsizliğine …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Somut olayda; dava, İİK’nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali niteliğindedir. Bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz sayılması ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasıdır. Böylece ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsili amaçlanır. Davada alacaklı ve borçlu olan şirketler arasında ticari bir alım satım ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Ancak davaya konu edilen taraflar arasındaki bu alım satım ilişkisi değil, davalı şirket ile diğer davalı 3. kişi arasındaki muvazaalı olduğu ve iptali istenilen işlemdir. Özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 19 gereğince İİK’nin 283. Maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır. Bu tür davalar, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olduğundan ve mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından, bu niteliği itibarıyla asliye ticaret mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına göre, uyuşmazlığın İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. (T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu ESAS NO : 2014/17-2389 -KARAR NO : 2016/129)
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 32. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 10/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere