Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2021/520 E. 2021/1756 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/520
KARAR NO: 2021/1756
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/01/2021
NUMARASI: 2020/724 2021/15
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, itirazın iptaline ilişkindir. İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesince, “… taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 6502 sayılı Kanun kapsamı dışında kaldığı, Mahkemelerinin görevinin kamu düzenine ilişkin olup bir dosyada görevli olup olunmadığının yargılamanın her aşamasında re’sen nazara alması gerektiği gözetilmek suretiyle, mahkememizin görevsizliğine ve dosyaya bakma görevinin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kanaatiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekmiş …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “… dava konusu aracın sadece “kamyonet” olmasına dayanılarak, üstelik kullanılma amacı “hususi” kullanıldığı halde aracın ticari araç ve davalının da tacir olduğu kabulü ile verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırıdır. (Ankara BAM. 22. Huk. 2018/109 E. 2018/785 K.) Bu nedenlerle karşı görevsizlik kararı verilerek …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. Dava, ZMSS poliçesi gereği dava dışı 3. kişilere ödeme yapan sigortacının, ödediği bedelin kendi sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili talebiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. 28/11/2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır. 6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83.maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Taraflar arasındaki ilişki akde dayalı olup, davalının sorumluluğunun kaynağı davacıyla yaptığı trafik sigorta sözleşmesine aykırılıktır. Uyuşmazlığa hangi mahkemenin bakacağına ise sigorta sözleşmesine konu aracın niteliğine ve davalının sıfatına göre karar verilmesi gerekmektedir. Davalının tüketici olması halinde, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3.ve 73.maddeleri gereğince davaya tüketici mahkemesi tarafından bakılacaktır. Ancak davalının tacir olması halinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4-(1).maddesi gereğince, davaya ticaret mahkemesi tarafından bakılması gerekecektir. Bu nedenle de, sigorta sözleşmesinin karşı tarafında olan kişinin tacir mi tüketici mi olduğunun tespiti önemli hale gelmektedir. Somut olayda, Emniyet müdürlüğünce gönderilen dosya içerisindeki ruhsat kaydına göre araçın ticari mi hususi mi olduğu yönünde bir şerhin bulunmadığı ancak poliçe ruhsat bilgisinde kamyonet olduğu bildirilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen poliçede de kullanım şekline ilişkin belirleme olmadığı ancak kamyonet olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, dava konusu araç niteliği itibari ile sırf ticari amaç ile kullanılabilecek bir araç değildir. Pick up tipi hafif ticari araçların farklı kullanım şekillerinin bulunduğu, ticari amaç dışında, özel amaçlarla ve gündelik bireysel ulaşım ihtiyaçlarını karşılamak için de kullanabildiklerine rastlanmaktadır. Mahkemeler tarafından gerekli araştırma ve inceleme yapılmaksızın, dava konusu aracın sadece “kamyonet” olmasına dayanılarak, aracın ticari araç olduğu kabulü ile verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırıdır. Davalının beyanlarında kendisinin memur olduğu beyan edilmekle, tacir olduğu hususunda da dosyada bir delil mevcut değildir. Bu kapsamda, davacı sigorta şirketinin dava dışı 3. şahıslar için ödediği hasar tazminatının davalı sigortalıdan tazmini istenmekte olup, dava 26/12/2016 günü, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Bu nedenle davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlanması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere