Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2021/2024 E. 2022/1063 K. 15.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2024
KARAR NO: 2022/1063
KARAR TARİHİ: 15/04/2022
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/06/2021
NUMARASI: 2021/175 2021/523
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, rücuen tazminat talebine ilişkindir. İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesince “..Davacının talebinin İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapılan takibe yöneltilen itirazın iptaline ilişkin olduğu, kazaya karışan araçların ticari faaliyet amacı ile kullanılan araçlar olduğu, araç maliklerinin tüzel kişi tacir olduğu, tarafların her ikisinin Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine göre kurulmuş ticaret şirketi olduğu, davacı sigorta şirketinin halefiyet kuralları gereğince sigortalısının haklarını kullanabileceği göz önünde bulundurularak her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren uyuşmazlığın çözüm yerinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu,…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “… davaya konu … plaka sayılı aracın ticari niteliklere haiz olmayan hususi nitelikte bir araç olduğu, davacı sigortanın sigortalısına yaptığı ödeme sebebiyle sigortalının haklarına halef olarak iş bu davayı açtığı görülmüştür. Sigortalısının haklarına halef olan davacı sigortanın haksız fiil neticesinde meydana gelen zarar sebebiyle olan taleplerini 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 2. Maddesinde düzenlenen “dava konusu değer ve miktara bakılmaksızın malvarlığına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu” …” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44′ üncü maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.01944 tarih ve 37 E. – 9 K. R. G. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. Somut olayda, uyuşmazlık, 6102 sayılı TTK’nın 1472. maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, trafik kazasının meydana gelmesinde kusurlu bulunan araç malikinden rücuan tahsili isteminden kaynaklanmaktadır. Davacı sigorta şirketi ile halefi olduğu … araç malikinin ve davalının tüzel kişi tacir olduğu, uyuşmazlığın tacirler arası haksız fiilden kaynaklandığı anlaşıldığından davanın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 15/04/2022 gününde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere