Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2021/175 E. 2021/518 K. 05.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/175
KARAR NO: 2021/518
KARAR TARİHİ: 05/04/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2020/485 2020/486
DAVANIN KONUSU: Reddi Hakim/Hakimin Çekinmesi İncelemesi
Tarafları arasında görülen dava sırasında davacı vekili tarafından reddi hakîm yoluna başvurulmuştur.
Ret talebinin reddine dair verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi istenilmiş olmakla, süresi içerisinde yapılan istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü,
KARAR Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı vekili tarafından sunulan ret dilekçesinde özetle; davalılar aleyhine açmış oldukları Mahkememizin 2019/196 esas sayılı dosyasında 07/02/2020 tarihinde dava konusu taşınmazda yapılan keşfin ardından dosyanın bilirkişilere tevdi edilmesine rağmen, aylar sonra 05/10/2020 tarihinde rapor düzenlenebildiğini, bilirkişilerin sekiz ay gibi çok uzun bir süre boyunca bir raporu hazırlamadığını ve sekiz ayın sonunda da bizzat yükleniciler tarafından dahi kabul edilen ayıplar hiç yokmuş, her şey yolundaymış gibi dava konusu taşınmazda hiçbir ayıp ve eksik imalat bulunmadığına yönelik rapor düzenlendiğini, mezkur davada davalı yüklenicilerin İTÜ’den bir öğretim üyesinden 10/04/2020 tarihli bir belge aldıklarını ve bu belgeyi 20/05/2020 tarihinde, bilirkişilere ulaştırılmak üzere mahkemeye ibraz ettiklerini, bu hususun taraflarında, bilirkişilerin oluşa ve gerçeğe uygun rapor verebilecekleri ve tarafsızlıklarını yitirdikleri endişe ve şüphesi oluşturduğunu, bu endişe ve şüphelerini 01/06/2020 tarihli bir beyan dilekçesi ile Mahkemeyle paylaşmalarına rağmen Mahkemenin bu konuda hiçbir şey yapmadığını, herhangi bir müdahalede bulunmadığını, dosya ellerinde bulunan bilirkişilerin, üç ayı aşkın bir zaman mevcut fiziki durumu tespit ve rapor edebilmeleri mümkün olabilecek iken, davalıların beyanlarına kadar beklenmiş olması davalıların da 10/04/2020 tarihinde rahat bir şekilde İTÜ’den belge almaları ve bu belgeyi yine rahat bir şekilde 20/05/2020 tarihinde bilirkişilere ulaştırılmak üzere mahkemeye ibraz etmelerinin kabul edilemez olduğunu, zaten keşif esnasında davalıların 50 kişiden fazla bir şekilde keşif mahallinde bulunmaları ve keşfin sağlıklı bir şekilde yapılmasına engel olmaları, Mahkemenin davalıların bu agresif ve saldırgan tavırlarına sessiz kalmak suretiyle itiraz etmemesinin tarafsızlığını yitirdiğini açık ve net bir şekilde ispatladığını, bilirkişi raporunun aylar geçmesine rağmen dosyaya sunulmaması üzerine 09/07/2020 tarihli duruşmada bu hususu dile getirmeleri üzerine Mahkemenin, 1 nolu ara karar ile “Dosyanın bilirkişi heyetinde olduğu anlaşılmakla bilirkişi heyetine raporun en geç bir ay içinde sunulması için muhtıra gönderilmesine,” karar verdiğini, ancak bu muhtırayı dahi bilirkişilere göndermediğini, bu durumda Mahkeme’nin tarafsız ve bağımsız bir şekilde yargılamayı yürüttüğünü kabul etmenin mümkün olmadığını, 05/10/2020 tarihinde oluşa, gerçeklere ve hukuka tamamıyla aykırı rapora karşı itirazlarını dosyaya sunduklarını ayrıca mezkur raporu hazırlayan bilirkişiler hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/174046 Sor. Sayılı dosyası ile şikayette de bulunduklarını, mahkemenin 26/11/2020 tarihindeki duruşmasında, İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde görevli üç profesör tarafından hazırlanan ve dava konusu binanın otoparkının hem projeye hem de standartlara aykırı olduğuna ilişkin Teknik Raporu ile İstanbul Anadolu 19. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/1308 E. Sayılı dosyasından alınan 16/11/2020 tarihli bilirkişi raporunu sunarak verdikleri mücadele neticesinde bilirkişi raporuna itirazlarını kabul ettirebildiklerini, mahkemenin nihayetinde yeniden keşif yapılması ve rapor alınması hususundaki taleplerini kabul ettiklerini, ancak “pandemi sürecinde olunduğu dikkate alınarak hastalığın etkisinin azalması ihtimaline binaen” şeklinde, son derece mantıksız bir gerekçe ile aylar sonra 19/02/2021 tarihinde keşif yapılmasına karar verildiğini ve duruşmanın 15/04/2021 tarihine ertelendiğini, mahkemenin taleplerini izah etmelerine müsaade etmediğini, Ticaret Mahkemelerinde yazılı yargılama esas olmasına karşı davalılar vekilinin tüm talep ve sözlerine sessiz kalındığını, kendilerine asla söz verilmediğini, mahkemenin taraflı davrandığının artık çok açık olduğunu ve bu mahkemenin müvekkilinin haklarını elde etmesine engel olmakta olduğunu, aynı taşınmaza ilişkin olarak, taşınmazın arsa sahibi … AŞ tarafından, diğer bir müvekkili … aleyhine açılan davalarda derhal tensip yapılıp çok daha erken tarihlere duruşma günü verilirken taraflarınca açılan işbu dava dahil diğer müvekkiller lehine açmış olduğukları davalarda da takınılan bu tutumun bilinçli olduğunu taraflarına maalesef ki düşündürtmekte olduğunu, tüm bu nedenlerle hakimin bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybettiği aşikar olduğunu, yargılama sürecine güvenlerinin sarsıldığını beyan ederek reddi hakim taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Reddi istenen hakimin mütalaasında istemin reddine karar verilmesini istemiş olup, dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hakim talebinin reddine ilişkin verilen karar, davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme hakiminin tespiti kolay olan delilleri tespit etmediğini, yargılamayı uzattığını, davalıların siyasi bağlantısı olduğunu ve hakiminde bunların etkisinde kaldığını, yargılamanın tüm aşamalarında haksızlıklara karşı sessiz ve taraflı davrandığını, reddi hakimin talebinin reddine karar veren mahkemenin reddi hakim kanununu yanlış yorumladığını, bilirkişilerin oluşa ve gerçeğe uygun rapor verebileceklerinden ve tarafsızlıklarından şüpheye düştüklerini ve bu durumu mahkemeye bildirdiklerini ancak mahkemenin bu konuda bir yaptırım uygulamadığını, bilirkişilerin ellerinde dosyanın bulunmasına karşın üç ayı aşkın bir süre davalı tarafın beyan verene kadar fiziki durumu tespit ve rapor edemediğini, aynı taşınmaza ilişkin emlak sahibi … AŞ tarafından diğer bir müvekkil … aleyhine açılan davalarda derhal tensip yapılıp çok daha erken tarihlere duruşma günü verildiğini, taraflarına takılan bu tutumun taraflı olduğunu gösterdiğini, tüm bu sebeplerden ötürü reddi hakim taleplerinin kabulüne karar verilmesini yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Hakimin reddi HMK’nın 36.ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, HMK 36.maddesi hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde taraflardan birinin hakimi reddedebileceğini, hakimin de bizzat çekilebileceğini hükme bağlamıştır. Hakimin reddi için ileri sürülen sebepler yargılama sırasında itiraz, işin esası yönünden ise istinaf ve temyiz sebebi olup, HMK’nın 36. maddelerinde tanımı yapılan sebeplerden değildir. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin reddi hakim talebinin reddine ilişkin kararı hukuka uygundur. Davacının buna ilişkin kararın kaldırılmasına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/485 D.İş Esas 2020/486 D.İş Karar sayılı kararına karşı istinaf başvuru talebinin REDDİNE, 2-Kararın yerel mahkemece taraflara tebliğine, 3-İstinaf eden davacı tarafça yatırılması gereken 59.30TL istinaf karar harcının eksik yatırılan 4.90TL’sinin istinaf eden taraftan alınarak hazineye irad kaydına, 4-İstinaf giderlerinin istinaf edenin üzerinde bırakılmasına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. Maddesi gereği talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere