Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2021/144 E. 2021/1308 K. 15.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/144
KARAR NO : 2021/1308
KARAR TARİHİ: 15/09/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DAVA: Menfi Tespit (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki davada İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi ile İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, menfi tespite ilişkindir.
İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesince, “… görüldüğünden mahkememizce verilen bu kararın istinaf yoluna başvurmaksızın kesinleşmesi halinde İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi ile mahkememiz arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğacağından bu durumda merci tayini için dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesi gerektiği …” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesince ise, “… 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, aynı maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiş olması, yargılamaya konu icra takibi davacının yapmış olduğu kuyumculuk işi dolayısı ile verilen bedellerin iadesine yönelik açılmış bir takip olmasından dolayı 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5. maddelerinde değişiklik öngören 6335 sayılı Yasa gereğince açıkça bu tür işlerde Ticaret Mahkemesi yetkili kılındığından görevsizlik …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra, anılan Kanunun 5.maddesinde Ticaret Mahkemeleri’nin kuruluşu ve hangi mahkemelerin Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Somut olaydaki uyuşmazlık, davalı alacaklı, kumculuk yapan davacılardan satın alınıp onlara emanet olarak bırakılan altınların iade edilmemesinden dolayı icra takibi yapıldığını, menfi tespit talep eden davacının ise alacaklı olan davalıların iddialarını kabul etmeyip borçlu olmadığı yönünde tespit talebinin bulunduğu, dosyada taraflar arasında görev hususunu belirleyecek nitelikte ticari vedia sözleşmesine ilişkin delil bulunmadığı; dava konusunun mutlak ticari davalardan olmadığı, davalıların tacir olduğuna dair dosyada delil bulunmaması ve bu nedenle davanın nispi ticari dava olarak da değerlendirilemeyeceği anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 24.Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 14/09/2021
gününde oy birliğiyle karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere