Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/814 E. 2020/1429 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/814
KARAR NO : 2020/1429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/11/2019
NUMARASI : 2019/268 2019/269
Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur.
Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davacı tarafından istenilmiş olmakla, süresi içerisinde verilen istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Taraflar arasında görülen dava sırasında davacı tarafından sunulan ret dilekçesinde özetle; Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, işbu dosyama dair bilirkişi incelemesini dava dilekçemde ve duruşma gününde T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu’nda yapılmasını istememe rağmen, Adlı Tıp Kurumu’na dosyamı göndermemiştir. T.C Adalet Bakanlığı ile yazışmalarımdan bahsederek bir de T.C. Adalet Bakanlığı, kurum hakiminin Personel Dairesi ile işbirliği yaparak, T.C Adalet Bakanlığı Adlı Tıp Kurumu’nda, işbu dosyamı da kapsayan “ihtisas artırımının artık gerçekleştirileceği yönünde yoğun bir çalışmayı; T.C. ADALET BAKANLIĞI yapmaktadır. Belgelerimden biri dilekçem ekindedir.Bugün yine Adalet Bakanlığını telefon ile aradım. Yukarıda bahsettiğim talebim yönünde çalışmaların yoğun bir şekilde sürdüğü bilgisini aldım. Yukarıdaki açıklamalarımı 2, Fikri ve Sınai Haklar Hukuk mahkemesine sunup talebim yönünde resen karar verilmesini istememe rağmen, bu mahkeme benim talebimi bile değerlendirmeyerek bildiğim ara kararı yeniden şahsıma tebliğ etmiştir…” şeklinde belirterek ret istemlerinin kabulü ile davalarının başka bir hakim tarafından görülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davaya bakan hakim Mustafa Akkuş tarafından 19/11/2019 tarihli görüş yazısında ” Hakimin red sebeplerinin düzenleyen HMK 36/1-D maddesinde “dava esnasında, iki taraftan biri ile davası veya … halinde taraflardan biri hakimi reddedebileceği gibi hakim de bizzat çekilebilir.” hükmünün yer aldığı, açılan dava sebebiyle dosya hakimliği yapmamda tarafsızlığımdan şüphe duyulabileceği kanaati ile Mahkememizin 2017/348 E. Sayılı dosyasından çekilme yönünde kanaat oluşmuş olup, davacının hakimin reddine yönelik talebi de açılan dava dikkate alındığında takdir inceleme makamında olmak üzere yerinde olduğu, yönünde görüş belirtilmesi üzerine, dosyayı inceleyen merci tarafından hakimin çekinme talebinin kabulüne, reddi hâkim talebinin reddine, 3000,00 TL disiplin para cezasına hükmedilmesine ilişkin verilen karar, davacı tarafından istinaf edilmiştir.Hakimin reddi HMK’nın 36. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, HMK 36.maddesi hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde taraflardan birinin hakimi reddedebileceğini, hakimin de bizzat çekilebileceğini hükme bağlamıştır. Yine aynı maddede, davada iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması, davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği helde görüşünü açıklamış olması, davada tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hakim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması davanın dördüncü derece de dahil yan soy hısımlarına ait olması, dava esnasında iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması hallerinde hakimin reddi sebebinin varlığının kabul edileceği düzenlenmiştir.Yukarıda belirtilen red sebepleri sınırlı olmayıp, HMK 36.maddesinde belirtilmeyen ancak hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren başka sebeplerin de hakimin reddini gerektireceği açıktır.HMK 41.maddesi red sebebi ve bu sebebe ilişkin inandırıcı delil veya emare gösterilmemiş ise red talebinin, reddi istenen hakim tarafından geri çevrileceğini düzenlemiş olup, hakimin reddini talep eden tarafın red sebebine ilişkin mutlak bir ispat vasıtası olarak delil göstermesi zorunlu olmayıp, red sebebine ilişkin emareler de yeterlidir. Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır. (Anayasa m.9) Hakimler görevlerinde bağımsızdır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bu nedenle hakimler önüne gelen uyuşmazlıkları kanuni çerçevesinde çözmek zorundadırlar. Bu işlemi yaparken hakim bir olay ile ilgili kuracağı hükümle tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp hedefleyerek çalışmalı, kanunlardan aldığı güçle hareket etmelidir. Hakim tarafların geçerli ve kanuni delillere dayanmayan soyut iddiaları karşısında başkalarına ve kendisine yabancı kalarak hukukun ne dediğini söyleme yetkisini kullanıp, yargılama işlemi ile yargı kararlarının kişisel görüş, inanç ve duyguların aracı olamayacağını, aksine hakimlerin yansız ve kanunlardan aldığı güçle adaleti sağlamaya çalıştığını davanın taraflarına inandırmalıdır. Yargılama sırasında, taraflardan birinin mahkeme hakimi hakkında şikayette bulunması veya aleyhine dava açması veya mahkeme hakiminin davanın taraflarından biri hakkında şikayette bulunması (suç duyurusunda bulunması) HMK.nın 36/1-d maddesindeki “davalı olmak” anlamında yorumlanamaz. Suç duyurusunda bulunulması hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep olarak da düşünülemez.Somut olayda, red dilekçesinde hakimin tarafsızlığını yitirdiğine ilişkin ileri sürülen sebebler, hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren neden olarak değerlendirilemeyeceği gibi, dilekçede belirtilen sair hususlar işin esası yönünden istinaf ve temyiz sebebi olup, HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir. Merci kararı reddi hakim talebi yönünden usul ve yasaya uygundur. Ancak çekilme talebinin kabulüne ilişkin karar usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. Şöyle ki, Mahkeme hâkiminin çekilmesi HMK’nın 36. maddesi gereğince kendi kendinin reddi niteliğindedir. Yargı yetkisi Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır (Anayasa madde 9). Hâkimler görevlerinde bağımsızdır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Bu nedenle, hâkimler önüne gelen uyuşmazlıkları, yasal çerçevesinde çözmek zorundadır. Bu işlemi yaparken hâkim, bir olayla ilgili kuracağı hükümle, tarafların adalet duygusunu zayıflatacağını değil, güçlendireceğini düşünüp, hedefleyerek çalışmalı, yasalardan aldığı güçle hareket etmelidir. Maddî bulgu ve delillerle desteklenmeyen soyut iddiaların hâkimlerce duygusallıkla karşılanıp davadan çekilmelerine neden olunması, ileride giderilmesi mümkün olmayacak zararlara yol açacağından kabul edilemez. Aksi halde bir yerde görev yapan hâkimlerin, aynı yöntemle davadan çekilmeleri sağlanarak, tabiî hâkim ilkesinin zedelenmesine yol açılacağı unutulmamalıdır.İlk derece mahkemesince davalı HMK’nın 42/4 maddesi gereğince Davacı aleyhine para cezasına hükmedilmişse de, tüm dosya kapsamına göre davalının red talebini kötü niyetle yaptığına ilişkin bir olgu veya bilgi söz konusu olmadığından davacının para cezası ile tecziyesi yasaya uygun değildir. Bu husus yeniden yargılamayı gerektiren bir eksiklik olmadığından ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında aşağıdaki şekilde yeniden hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
HÜKÜM:1-HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca; İSTANBUL 1. FİKRİ VE SİNAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİNİN 2019/268 D.İş Esas ve 2019/269 D. İş sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Davacının reddi hakim talebinin reddine, 3-Hakimin çekilmesi talebinin reddine, 4-HMK’nın 42/4 maddesinde öngörülen koşullar mevcut olmadığından davacı hakkında disiplin para cezası tayinine yer olmadığına,5-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL karar ilam harcı ve 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacı üzerinde bırakılmasına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. Maddesi gereği yatıran tarafa iadesine,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 30/06/2020 günü oy birliği ile karar verildi.