Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/625 E. 2020/1184 K. 08.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/625
KARAR NO: 2020/1184
KARAR TARİHİ: 08/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2019/718 2019/787
TALEP: Hakimin reddi talebinin incelenmesi
Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur. Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi davalı tarafından istenilmiş olmakla, süresi içerisinde verilen istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Taraflar arasında görülen dava sırasında davalı tarafından sunulan ret dilekçesinde özetle; Dava dosyasında dosyanın bilirkişiye tevdii edildiği, dosyanın bilirkişiden dönüşünün beklenmesine dair ara karar verildiği ve hakim tarafından duruşma tutanağına kaydedildiğinin öğrenildiğini, dosyanın bilirkişiden döndüğünü, raporun tebliğ edildiğini, dosya kaleme teslim edildiği için, dosyanın fiziki olarak incelendiğini, dosyadaki bilirkişi teslim tutanağından dosyanın bilirkişiye tevdi tarihinin 23/08/2019 olduğunu 16/07/2019 tarihli duruşma gününden 40 gün sonra bilirkişiye teslim edilerek raporun dönmesinin beklenmesi durumuna gelindiğini, dosyanın mahkeme kaleminde olmasına karşı dosyanın bilirkişiden dönüşünün beklenmesi şeklinde gerçek dışı bir ara karar verildiğini, 26/03/2019 tarihli 9. Celsede verilmiş olan 1 ve 2 sıra numaralı ara kararlarda;”1-Davacı vekiline dava dışı şirketin müvekkili şirkete düzenlediği faturanın ödendiğine ilişkin dekontu sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, 2-Mahkememizce alınan bilirkişi kök ve ek raporu, taraf itiraz ve iddia ve savunmaları değerlendirilmek suretiyle davalı tarafından işin tam olarak yapılıp yapılmadığı, eksik yapıldı ise eksik yapılan kısma ilişkin bedelin tespiti, davacı tarafın eksik kalan işi dava dışı bir şirkete yaptırdığı iddiası karşısında eksik kalan işle dava dışı 3.şahsa yaptırılan işin paralel olup olmadığı, dava dışı 3.cü şahıs tarafından düzenlenen fatura bedelinin yapılan işle uyumlu olup olmadığı, davacının talep edilen alacağı kadar alacağı olup olmadığı hususunun tespiti amacıyla 2 makine mühendisi ve 1 sözleşme hesap uzmanından bilirkişi raporu alınmasına, bilirkişiler için ayrı ayrı 600,00 TL ücret taktirine, bilirkişinin celbi için 42,00 TL, raporun taraflara tebliği için 28,00 TL olmak üzere toplam 1.870,00 TL delil avansını yatırması için davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, 2 haftalık kesin süre içerisinde delil avansını yatırmadığı takdirde söz konusu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına (ihtar yapıldı)” şeklinde ara karar oluşturulduğunu, 16.07.2019 tarihli duruşmanın öncesinde bu ara karardan “Davacının iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesine yönelik talebine rağmen, bu talebin çok ötesinde davacıya ve bilirkişilere yön gösterecek nitelikteki, davayı geldiği aşamadan mümkün olmayan bir maddi olgunun tespiti davasına dönüştürdüğünü, kanıt olarak kabul edilmesi mümkün olmayacak yeni bir bilirkişi raporunun alınmasına yönelik 2. Nolu ara kararından dönülmesine karar verilmesi” Hâkim’den istendiği halde dosya duruşma salonuna getirilmediği için bu taleplerinin tutanağa geçirilerek bu konuda karar verilmesi zorunluluğu ortadan kaldırdığını, 27.03.2019 tarihli oturumun 1 nolu ara kararı “banka ödeme dekontunun sunulması yönünde iken” herhangi bir hukuki değeri olmadığı halde davacı tarafından sunulmuş yeni belgelerin Hâkim tarafından incelenerek tutanağa geçirilmesi zorunluluğunu da ortadan kaldırdığını, hâkim banka dekontunu istemiş olduğu halde sunulan servis fişi ve ödeme makbuzu gibi belgeleri duruşmada değerlendirmekten, tutanağa kaydettirmekten kaçındığını ve dosyanın bilirkişilere verilerek yeni bir delil üretebilme-delil ürettirebilme çabasına açıkça ortak olduğunu, bu incelemeye muvafakatlarının olmadığını daha öncede yazılı olarak bildirdiklerini, dosyanın bilirkişilere verilmesine dair ara karar ile verildiği tarih arasında 5 aylık bir süre bulunduğunu, arada bir duruşma yapıldığını, dosya bilirkişiye verilmediği halde bilirkişide imiş gibi işlem yapıldığını ve dosyaya sunulan belgeler incelenerek yasal gereklilikler yerine getirilmediğini, bu kadar uzun bir sürede dosyayı inceleyecek bilirkişilerin belirlenmemiş olması durumu davacı taraf taleplerine uygun görüş içeren rapor yazabilecek bilirkişilerin uzun süre arandığı, fakat bulunmakta güçlük çekildiği için bu kadar zaman geçirildiği yaklaşımının haklılığına ve dosya da duruşma salonunda incelenmeyerek; davalı tarafından sunulmuş dava konusu ve tarafları ile ilgisi olmayan, davacı ve dava dışı 3. kişi arasındaki ticari ilişkiye ait, kanıt olarak kabul edilebilmesi açısından (fatura, servis fişi ve ödeme makbuzu) bile iki tarafın ticari belge, ticari defter ve banka kayıtlarını üzerinde yapılacak araştırılma sonrasında değerlendirilmesi mümkün olan, dava konusu iddiayı kanıtlayabilecek delil olabilme niteliği ve değeri olmayan belgelerin davacı lehinde değerlendirilmesi için bu şekilde bilirkişiye verildiği şüphesini güçlü bir şekilde ortaya çıkardığını, banka dekontunun sunulmasının kesin süre vererek istendiğini, dekont sunulmadığının görülmesine karşın tutanak altına alınmamasının hâkimin tarafsızlığını yitirdiğini gösterdiğini beyanla, hakimin reddedilmesini talep etmiştir. Reddedilen hakim tarafından, istemin reddinin gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine, dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin reddine ilişkin verilen karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İncelenen dosya kapsamına göre, red dilekçesinde hakimin tarafsızlığını yitirdiğine ilişkin ileri sürülen sebebler hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren neden olarak değerlendirilemeyeceği gibi, dilekçede belirtilen sair hususlar işin esası yönünden istinaf ve temyiz sebebi olup, HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf başvuru talebinin REDDİNE 08/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere