Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/23 E. 2020/823 K. 01.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/23
KARAR NO : 2020/823
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/07/2019
NUMARASI : 2019/530 2019/566
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
Taraflar arasındaki davada İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Dava, kasko sigortasından kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesince, uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, “… Davacı sigorta şirketi olup, uyuşmazlık haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Ayrıca davalılar gerçek kişidir. Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir. Dava, 6102 sayılı TTK’nun yürürlüğe girmesinden sonra açılmıştır. Uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği …” gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir.Somut olayda; davacı vekili davalı tarafların sürücüsü ve işleteni oldukları … plakalı aracın, karayolu üzerinde seyretmekte olan müvekkili şirket nezdinde sigortalı olan … plakalı araca arkadan çarptığını ve kazanın oluşumunda davalı tarafın %100 kusurlu olduğunun anlaşıldığını, söz konusu kaza sebebiyle hasara uğrayan müvekkili şirket nezdinde Kasko Sigortası kapsamında sigortalı … plakalı araç için 10/08/2016 tarihinde 9.836,10 TL tutarında hasar tazminatının müvekkil şirket tarafından ödendiğini ve bu ödeme ile müvekkili şirketin T.T.K’nın 1472 maddesinde yer alan halefiyet hükmü uyarınca sigortalısının haklarına halef olduğunu, söz konusu tazminatın anılan halefiyet ilkesi uyarınca sorumlu davalıdan rücuen tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını fakat borçlunun itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, söz konusu itirazın iptal edilerek takibe devam edilebilmesi için itirazın iptali davasının açılmasının gerektiğini, davalı taraf aleyhine başlatılan icra takibinde faizin başlangıç süresi olarak dava dışı sigortalıya Kasko Poliçesi kapsamında ödeme yapılan tarihin esas alındığını, faizin başlangıç tarihinin müvekkil sigorta şirketi tarafından ödeme yapılan tarih olarak kabul edilmesi gerektiğini ve mahkeme tarafından ödeme tarihi faizi başlangıç tarihi olarak kabul edilmezse de sigortalıya gönderilen rücu mektubunun tebliğ edildiği tarihin faiz başlangıç tarihi olarak kabul edilmesini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına davalı tarafından yapılmış haksız ve hukuka aykırı borca itirazın iptali ile takibinin devamını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine yükletilmesini talep ve dava etmiştir. TTK m. 1301’de düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK’nın 1301. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. – 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 gün ve 1970/2 E. – 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da, sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise, o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44′ üncü maddesine (TBK m.52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.3.01944 tarih ve 37 E. – 9 K. R. G. 3.7.1944 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır.Dosya kapsamına göre, uyuşmazlık davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalı araca, davalının kullanımında bulunan aracın çarpması nedeniyle, 6102 sayılı TTK’nın 1472 (6762 sayılı TTK’nın 1301) maddesi uyarınca sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, davalıdan rücuan tahsili isteminden kaynaklanmakta olup, davacı, sigorta şirketi ise de davalı tacir olmadığından meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklanan rücuan tazminat davasının, haksız fiil hükümlerine göre İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 01/06/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.