Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/2076 E. 2021/960 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/2076
KARAR NO : 2021/960
KARAR TARİHİ: 11/06/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2020
NUMARASI : 2020/59 2020/289
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki alacak davasında İstanbul 21. Asliye Ticaret ve İstanbul 8. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R – Dava, taraflar arasında akdedilen “Kaldıraçlı Alım Satım Alım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesinine” aykırılık nedeniyle ile uğranılan maddi ve manevi zararın tazminine ilişkindir.İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesince; “… Davacı tacir olmadığı gibi uyuşmazlık da davacının ticari işletmesinden kaynaklanmamaktadır. Bu durumda, mahkememiz dava konusunda uyuşmazlığa bakma konusunda görevli olmayıp, uyuşmazlığa bakma görevi Tüketici Mahkemesine ait olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.İstanbul 8. Tüketici Mahkemesince ise; “…Somut olayda, davacı ve davalı arasında forex işlemleri yapılmak üzere sözleşme düzenlendiği, sözleşmenin 1. maddesine göre ticari amaçlı olarak alım satım işlemleri yapılacağının düzenlendiği buna göre mesleki ve ticari faaliyet kapsamında hareket eden davacının tüketici sayılamayacağı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-2348 esas ve 2019/82 karar sayılı ilamının da bu yönde olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerektiği …” gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-22 E 2018/1102 K 16.05.2018 tarihli karar içeriğinde de belirtildiği üzere; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesinde tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”yi, sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, satıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır. Anılan Kanunun 73/1. maddesinde; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Tüketici sözleşmesinde iki taraf mevcut olup, zıt amaçların güdülmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla satıcı ve sağlayıcı tanımında da yer verildiği gibi satıcı ve sağlayıcının işlem yaparken ticari veya mesleki amaçlarla hareket etmesi, karşısında yer alan kişinin ise bunun tersine bir amaçla yani ticari veya mesleki olmayan amaçla (kâr elde etme amacı olmaksızın) hareket etmesi gerekir. Tüketici mahkemesinin görevli olması için öncelikle uyuşmazlığın bir tüketici işleminden kaynaklanmış olması gerekir. Hangi tür uyuşmazlıkların tüketici uyuşmazlığı olduğu ise dava konusu işlem veya uygulamanın taraflarından birinin tüketici, diğerinin ise girişimci/satıcı/sağlayıcı olmasına göre belirlenmektedir. Hâl böyle olunca, davacının hizmeti davalı yatırım şirketinden finansal işlemler için aldığı, hizmetin alınma amacının öncelikle göz önünde bulundurulması gerektiği, davacının bu ticari amacı karşısında tüketici sayılması mümkün değildir. (İBAM 14. H.D. 2020/1840-1368 E. Ve K.) Her ne kadar Dairemizin önceki kararlarından 6502 sayılı Yasanın 49. Maddesi gereğince bu tür davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düşünülmüşse de; Hukuk Genel Kurulu ve ilgili BAM Dairesi kararları uyarınca görüş değişikliğine gidilmiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11/06/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.