Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi 2020/203 E. 2020/1234 K. 09.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
37. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/203
KARAR NO: 2020/1234
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2016/869
TALEP: Reddi Hakim
Taraflar arasında görülen dava sırasında Davalı-Karşı davacı vekili tarafından reddi hâkim yoluna başvurulmuştur. Ret talebini inceleyen merci tarafından verilen kararın Bölge Adliye Mahkemesince incelenmesi Davalı-Karşı davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, süresi içerisinde verilen istinaf dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R Davalı-Karşı davacı vekili 30/10/2019 tarihli reddi hakim dilekçesi ile; davacı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası kapsamında alacak iddiası talebinde bulunulduğunu, itirazları üzerine takibin durduğunu ve davacının Mahkememizin 2016/869 E. sayılı dosyası kapsamında itirazın iptali davası açtığını, cevap dilekçesi ile birlikte karşı dava dilekçesi sunduklarını ve karşı dava ikame ettiklerini, 15.05.2018 tarihli duruşmada; mahallinde keşif kararı verildiğini, 27.11.2018 tarihli duruşmada; “Geçen celse 1 nolu ara karar gereğince dava ve karşı dava yönünden keşfen bilirkişi incelemesi yapılmasına, ara kararın aynen geçerli olmasına, bilirkişi ücretlerini yatırmak üzere davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde ücret yatırılmadığı taktirde dosyanın mevcut halinde karar verileceğinin ihtarına (ihtar edildi), 08/02/2019 günü saat 14.00 da keşif yapılmasına” şeklinde kararı verildiğini, davacının ara kararı yine yerine getirmediğini, bunun üzerine 21.01.2019 tarihli dilekçeleri ile; karşı davanın tefriki ile esas davanın reddine ve karşı davanın kabulüne karar verilmesine ilişkin dilekçelerini mahkemeye sunduklarını, 07.05.2019 tarihli duruşmada; davacının celse arasında sunduğu 26.11.2018 tarihli dilekçesi ekindeki 22.12.2015 tarihli yeni delil olarak sunulan fotokopi belgeye istinaden şirket yetkilisi dava dışı …’un isticvabına karar verildiğini, anılan duruşmada; davacı tarafın dosyada mevcut deliller ile karar verilmesini talep ettiğini, kendilerinin ise davacı-karşı davalının 26/11/2018 tarihli dilekçe ekinde sunduğu belgeyi süresi içerisine delil listesinde sunmadıkları için kabul etmediklerini ve sunulmasına da muvafakatlarının olmadığı, imzalayanın şahıs olduğu ve davanın ise şirket aleyhine açıldığını belirttiklerini, buna rağmen “Davacı-karşı davalı vekilinin dosyaya sunduğu, 22.12.2015 tarihli Teslim Tutanağı’nın bir örneğinin eklenerek, bu belge altına atılan imzanın, 30.10.2015 tarihli sözleşmeden kaynaklanan işlere ilişkin olarak verilip verilmediği ve atılan imzanın şirket yetkilisi olarak kendisinden sadır olup olmadığı hususunda beyanda bulunması için duruşma gün ve saatini bildirir şekilde, mahkemeye davet edilmesi, mahkemeye davet edilen şirket yetkilisi …’ün belirtilen gün ve saatte mahkeme salonunda hazır bulunmadığı taktirde kendisine tebliğ edilen belgedeki yazı ve imzayı ikrar etmiş sayılacağının hususunun ihtaren isticvap davetiyesine yazılarak isticvap davetiyesi tebliğine,” kararı verildiğini, 20.05.2019 tarihli dilekçeleri ile; “Her ne kadar Sayın Mahkemece isticvap davetiyesi tebliğine karar verilmiş ise de; isticvap gerekçesi olarak gösterilen karşı tarafın sunduğu 22.12.2015 tarihli teslim tutanağının aslı ya da aslı gibidir şerhli bir suretinin mahkeme dosyası içerisinde bulunmadığı, işbu sebeple isticvaptan önce davacı-karşı davalı vekilince 26/11/2018 tarihli dilekçe ile ekinde 22/12/2015 tarihli davaya konu işlere ilişkin teslim tutanağı olduğu iddia edilen evrakın aslı gibidir şerhli bir suretinin ve sonrasında ise evrakın aslının ilgililerce dosyaya sunulmasına karar verilmesi ve bu yönde bir ara karar oluşturulması” talep edildiğini, bunun üzerine davacı karşı davalı vekiline “07/05/2019 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararına konu 22.12.2015 tarihli teslim tutanağını evrak aslının 2 haftalık süre içerisinde Mahkememiz sunulması ihtaren tebliğ olunur.” şeklinde tebligat gönderildiğini ve fakat belge aslının dosyaya sunulmadığını, 22.10.2019 tarihli duruşmada; fotokopi üzerinden yapılan isticvapta; …, 22.12.2015 tarihli teslim tesellüm tutanağı ve tutanağındaki imzanın kendisine ait olmadığını, belgeyi ilk defa gördüğünü, kendisinin imzalamadığını beyan ettiğini, duruşmada; isticvap konusu tutanağın aslının sunulması için davacı yana süre verilmesine rağmen sunulmadığı, ayrıca bilirkişi ücreti yatırılması için verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücretinin de yatırılmadığı bu nedenle esas davanın reddi, karşı davanın da tefrikine karar verilmesi talep edildiğini, fakat bu taleplerinin yine değerlendirilmeyerek tanıkların dinlenmesi için davetiye çıkarılmasına karar verildiğini, davacı dava dilekçesi ve delil dilekçesinde “isticvap” deliline ve “22.12.2015 tarihli Teslim Tutanağı” deliline dayanmadığını, HMK.nın 140/5 maddesi gereğince, toplanması gereken delillerin sadece taraf dilekçelerinde yer alan deliller olduğunu, bu aşamada taraflara yeni delil sunma olanağının prensip olarak tanınmadığını, karşı tarafça sonradan sunulan 22.11.2015 tarihli tutanağın, bir fotokopi olarak sunulduğunu ve mahkemece evrak aslının sunulması istenmesine rağmen asıl evrakın sunulmadığını, belgenin sahteliğinin ortaya çıktığını, fakat Mahkeme Hâkimi tarafından buna ilişkin hiçbir işlem yapılmadığını, mahkeme Hakimi’nin tarafsızlığını yitirdiği düşünüldüğünden reddi hakim taleplerinin kabulü ile davaya başka bir hakimin görevlendirilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Reddedilen hakim tarafından, istemin reddinin gerektiği yönünde görüş belirtilmesi üzerine, dosyayı inceleyen merci tarafından reddi hâkim talebinin reddine, ilişkin verilen karar, davacı tarafından istinaf edilmiştir. İncelenen dosya kapsamına göre, red dilekçesinde hakimin tarafsızlığını yitirdiğine ilişkin ileri sürülen diğer sebeblerde hakimin tarafsızlığından şüphe edilmesini gerektiren neden olarak değerlendirilemeyeceği gibi, dilekçede belirtilen sair hususlar işin esası yönünden istinaf ve temyiz sebebi olup, HMK’nın 36. maddesinde tanımı yapılan sebeplerden değildir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle istinaf başvuru talebinin REDDİNE 09/06/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KANUN YOLU: Kesin olmak üzere